Boş, bomboş bir gün. Hep aynı. Kalk, sil akşamdan kalma rimelleri, bak aceleyle dolaba, eşarbı dolayıp boynuna fırla, stilettolar ayağa. Arabada yak sigarayı, kırmızı ışıkta kapa radyoyu, aç yüksekten bir şarkı. İşe gidene kadar. Akşama kadar al gülüm, ver gülüm. Bugün ilk defa çemkirdim…
Minnaklığın ellerimde kuzum. Hayâllerin önümde düpedüz. Yaşı filan ellemesem de güzlüğün sessiz sinsiliği üzerimde. Hani ağlarken yarınki sınav için isyanla önümde, çaresizce sinirlenip susuşum var ya ve derin nefesle yanına uzanıp özür dileyişim. Hep senden ötürü. Hep aşktan kuzum, hep aşktan. Seninle başladı bu…
Kendimle kaldığım mı desem, kendimden kaçtım mı? Sonu başı aynı, aynı rüya, aynı gerçek, aynı ses. Kime benziyor bu hayat? Bana mı? Hayaletler mi içimde koşturan? Düz yazıya niyetlenip şiir gibi özet geçen metaforlara şizofrenelen yine kim?…
Vazgeçip giderken, fırtınaları peşimde, eteğimde sürüyerek, dudaklarımı ısıran martılar, dulaklarımı ısıran çığlıklar, içimden yükselen öfkeyi, hıçkırığı kim duyar? Kim bilir, gülen yalancı dudaklarımın ardında zehir kusan nefesimi, ellerimi kelepçeleyen bu özlemi?…
Bazen yazdıklarımı hatırlamıyorum. Nasıl hapsettiysem kendimi içime, deli gibi içmeden dökemiyorum. Cehennemin kapıları, arkadaş, her dakika açılmaz. O Lucifer var ya o Lucifer, Boğaz’da sandala atılmaz.…
Gör de gözüm. Görme. İnanma yüzüm. Sesim duymasın seni. Yalanların çok Uzaktan seslenen biri gibi. Kedilerim ayaklarımda, gözyaşlarımı sindiriyorlar, ağlayarak benimle.…
Sana sonsuzluğu, sana ölümsüzlüğü vaat ediyorum. Sana gittikçe yükselen, hiç inmeyen bir nefes vaat ediyorum. Sana senden öte olanı, içinde çağlayanı seriyorum. Sana hep gülen bir çocuğu, hiç ağlamayan bir kadını, hiç solmayan bir çiçeği sunuyorum.…
Kimse olamaz yarama merhem, benden gayrı. Bilirim, bilirim de… Hep o salak masallar mevzusu. Bir bakış ki gözlerimin içine, bir gülüş, bir tutuş. Bir yalan, bir süzüş. Bir aşkı, bir düzüşe döndüren o çamur döngüde kaybolur giderim. Bilirim, bilirim çare benim çünkü hasta benim,…
Bir Gece Yarısı | Yine, Yeni, Yeniden İnsan kendini kaç kez aldatır? Nasıl bir yalnızlıktır bu? Nasıl bir arayış? Nasıl bir serzeniştir her dönüşte çarptığım? Nasıl bir çaresizlik; nasıl bir sızıdır, bitmez? Ağlamak ağlanmaz, kızmak kızılmaz; sessiz sedasız kabulleniş bu. Bu ancak bir mutlak…
Sen geldin. Ben buradaydım. Sabah mıydı ki? Belki bir akşamüstüydü. Belki gece. Yıldız mıydı ortalık, güneş miydi ısıtan, neydi? En büyük üzüntüm ısınan, yanan ellerimi kendim yerine sana uzatmamdır. Ne aşk yaşattım kendime senin nezdinde. Yandım, yandım, döndüm yine yandım. Adın geçmeyen tek nefesim…