Babaannesi Alice’in elini tutuyordu. Richard ne söyleyeceğini bilmiyordu. Ne kadar üzgün olduğunu tanımlayacak hiçbir kelime yoktu. Her şeyden bıkmıştı. Yaşadıklarından, karısının hastalığından, stresten, korkudan, sakinmiş gibi davranmaktan, Alice’i korumaktan bıkmıştı.…
Çoğu insan gibiydi William. Siyah, biraz dalgalı genellikle düz saçları kahverengi gözlerini kapatıyordu. Al yanakları, bembeyaz suratındaki tek hoş renkti. Ne fazla yakışıklı ne de fazla çirkin, ortalama birisiydi. Herkes gibi kusurları vardı elbette. Ama biz şimdi sadece tek bir kusura odaklanacağız; kendinden nefret…
Her şeye farklı bir açıdan bakmaya, herkesin düşündüğü gibi düşünmemeye çalışıyordum. Çünkü herkes gibi olmak istemiyordum. Bana ucube densin istiyordum. Garip olmak istiyordum. Onlar gibi olunca deliriyordum. Sandığım kadar garip ve zeki olmadığımı düşündüğüm anlarda kafayı yiyordum. Bu duygu beni yiyip bitiriyordu. Kendimi her…
Arkadaşımın daveti üzerine gittiğim gece kulübünde çok sıkıldığımdan dolayı eve dönmeye karar verdim. Deri ceketimi alıp, kimseye hoşça kal demeden dışarı attım kendimi. Berbat müzik başımı ağrıtmıştı. Hava çok soğuktu. Bu yüzden de taksi beklerken deri ceketime iyice sarılmıştım. Yaklaşık yarım saat geçmiş olmalıydı.…
Sınavın son dakikalarıydı. Son sorudaydım. Tabi ders matematik olunca bayağı bir zorlandım. Deneme sınavı için kurdukları alarma bakıp bakıp duruyordum. Sözel bölümde ve fen bilimlerinde o kadar zaman harcamasam belki de daha fazla vaktim kalabilirdi. Ama kalmamıştı. Bu nedenle kalemim, filmlerdeki bilgisayar korsanlarının klavyede…
Beş yaşındaki bir çocuğun hikayesi bu. Aç değil, susuz ya da evsiz değil. Peki, neden acıklı bir hikâyeye başlar gibi başladım? Çünkü en yakın arkadaşını daha küçücükken kaybetti. Çok utangaç biri olduğumdan pek fazla arkadaşım yoktu. İnsanlarla konuşmak istiyordum. Ama fazlasıyla çekingen biriydim. Bir…
Dershaneye başladığım ilk günlerde şöyle bir olay yaşandı; Türkçe dersindeydik ve eş anlamlıları öğreniyorduk. Öğretmen tahtaya, “Akıllı ve uslu eş anlamlıdır” yazdı. Bilmediğimden dolayı ben de “Akıllı ve uslu eş anlamlı mıydı öğretmenim?” diye sordum. Öğretmen cevap veremeden arkadan bir ses yükseldi, “Tabi ki…
Uzun uzun yıllar önce, Keloğlan’ın annesi daha onun beşiğini sallarken… Tabii ki böyle ana sınıfı temalı bir giriş yapmayacağım. Küçük burunlu, kahverengi gözlü, sırf bir iddia sonucu hiç istemese de siyah saçlarının ucunu kırmızıya boyatan bir üniversite öğrencisi Nova. Dur daha bitmedi. Herkes gibi…
Senden özür dilerim. Nim Muzlim Mağara, Işıltılı Taşlar, veeee… Ve 3. bölüm yok. Seninle Şehrazat oyunu oynadım, sana yalan söyledim. Artık devamını sen getirirsin. Hiç Kimseye Güvenme. “İşte bana yazdığı son şey bu,” diyerek; Teresa’dan bana gelen son mesajı her ne kadar istemesem de…
“Şu bahsedip durdukları ‘Nim Muzlim Mağara’yı çok merak ediyorum. Bir mağaradan bu kadar parlak bir ışık nasıl gelebilir ki? Oraya gitmek istediğimi ağabeyime her söylediğimde şu yanıtı alıyorum:”Gözem, sen bir kızsın, aptal hayalleri bırak! Kendini öldürteceksin!” Aptal hayal mi? Asıl, hayallere aptal demek son…