“Düşler zorlaştırır hayatı, bazen düşleri bir kenara bırakıp gerçeğe odaklanmalı insan.” – Hikmet Ahgeri Efendi “Yunanistan’a taşınmak zorunda kalan bir aile düşün. Her şeyi geride bırakmak zorunda kalıp giden bir aile. Selanik’ten bahsediyorum. Hani şu Atamızın doğduğu şehir. Tüm düzenleri alt üst olmuştu. Babaları…
En iyi dostlarım Elif, Ali ve Ömer’e… Kardeşinizin olmaması zordur. Hele de içe kapanık veya utangaç biriyseniz. Ben ne yazık ki hem içe kapanık hem de utangaçtım. Lise 1’e başladığımda insanlardan daha da uzaklaşmıştım. Sınıfa girer; okul bitene kadar hiç çıkmaz ve öğle yemeklerini…
Neden böyle bir şey olmak zorunda! Neden? Sadece bir cevap istiyorum. Çocukken daha kolaydı her şey. Tek yaptığımız oyun oynamaktı. Tek sorunumuz (en büyüğü) istediğimiz oyuncağın alınmamasıydı. Ama şimdi… Şimdi çoğu şey sorun oldu bizim için. Ve ne yazık ki yardım edecek kişi sayısı…
Hiçbir şey yapasım yoktu. Sadece öylece yatmak istiyordum. Belki de üzgün olduğumdandı. Bir yerde okumuştum “Tembel değilsin, sadece üzgünsün ve üzgün insanlar hiçbir şey yapmak istemezler,” diyordu. O gün tam olarak öyleydim. Ve her zamanki gibi duygularımı yazarak yansıtmayı seçtim. Tam olarak niye üzgün…
Başlık garip geldi değil mi? Evet. Aslında insanın kendine “Ben neyim?” demesi garip ama “Ben kimim?” de çok sıradan kalmıyor mu? Birazcık garipseyin canım. Hem, eğer ben “Ben neyim?” yazmasaydım şu an burada bunu okuyor olmazdın belki de. Değil mi? Lafı çok uzattım. Ben…