– Halaaaa!! – Efendiiiiim Ömer Efe?! Sonra hınzır bir gülüş. Unutamadığım anılar var onunla. Eveeeet, zaman makinamıza atlayıp bir zaman yürüyüşüne çıkalım. Bakalım hangi anımıza denk geleceğiz… Sene 2016 olmalı. Bursa’nın Gündoğdu tepesinde kurulu bir köydeyim. Büyük teyzemin denizle karşılıklı göz göze, diz dize,…
Lise sıralarından bu yana bağımın sürdüğü dostum Aysun’un oğlu, Ozan. Ozan 6.5 yaşında. İlkokul 1. sınıf, mini minilerinden. Ozi bu! Güleryüzlü ve özgüveni yüksek bir çocuk. “Gardaşım” dediği Poyraz’la sıkı kankalar. Yemek yemeyi sever ama keyfini çıkararak yer. Hatta bazen Aysun’a derim ki; “Bi’…
Ah bu çocuklar… Hastasıyım.. Hepsi birbirinden renkli pamuk şekeri. Ve hayatımın “Yaş 35 yolun yarısı eder”li dönemlerine doğru ilerlerken çocukları sadece sevmekle yetiniyorum ve terapi gibi geliyor. Biz büyüklerden farklı bir tarafları var ki masum ve temiz duygularla hissetmeyi bilmeleri. Arkadaşlarım evlenip barklanıp anne…
Bugünlerde stres tavan! Her şeye yetişme çabasından stresin oldukça olduğu iki hafta geçirmek durumunda kaldım. Arada plansız hortlayan kıl, tüy ama bazen devasa meseleler! (Ağzını bozma Merve! Mübarek ay!) Haftanın sendromlu pazartesi gününde ofiste çalışırken, diğer taraftan radyoda bangır bangır şarkı söyleyen Gülşen bana…
Gecenin Karanlığında Bir Küçük Fındık Faresi Cafer Sene bilmem kaç… Net olarak hatırlamıyorum. Ama hatırladığım tek şey o sene şubat ayı idi ve dışarıda deli gibi kar yağıyordu. Bütünleme sınavlarının “merhaba canım” dediği dönem. Kaldığım yurtta hatta kampüs içinde neredeyse öğrenci namına pek kimse…
Üniversite yılları belki de öğrenciliğin en keyifli dönemlerinden biridir. Farklı arkadaşlıklar, güzel anılar derken geriye dönüp baktığımda tatlı mı tatlı dostlar edindiğimi bir kez daha anlıyorum. Üniversite hayatına hemen adapte olamayışım ise ailemden ilk defa kaldığım içindi belki de. Kampüs hayatımız ise doğa ile…
Annem bu defa cevap vermedi. Güzel annem… Yanı başında ilaç kutuları. Gözleri kapalı. Babam çıldırmış halde sağa sola amaçsızca koştu, sonra bir an kendine gelerek ambulansı aradı hemen. Ambulans tam on beş dakika sonra geldi ve annemi hastaneye götürmek için sedyeye koydukları an çocuk…
Evet.. Annem… Bu bir rüya olmalıydı.. Ya da… O an anladım ki ben ölmüştüm. Ölmüş olduğum gerçeği ile yüzleşmeye çalışırken bir ses daha işitti kulaklarım. Bu defa birinci şoku atlatamadan ikincisi karşıma çıkmıştı. Babam mutfağa girmişti. Her zamanki soğuk ve gri yüzüyle.. Eğer bu…
“Olmaz, gerçek olamaz bu yaşadığımız, ya sanrı ya da sanrıya çok yakın bir şey.” – A. İlhan – Hadi! Bana iyi bir şey söyle. – Söyleyeceklerim bu kadar. Fazla kurcalamak iyi değil. – Konuuuş!! Konuşmalıyız. Mecburuz. – Hayır! Değiliz. En azından ben artık değilim.…
Meslek ah bu meslek!! Çok seviyorum ama bir o kadar da kafa yorgunluğu. Atamadık şu yorgunluğu nedense. Dünya halleri, sıkıntıları, o’su, bu’su, şu’su, tokası, tırnağı, derdi, tasası derken en sonunda ruhen kayıplara karışacağız. Babamın bir sözü vardır, nedense o geldi aklıma. Artık her ne…
8 Mart. Sana uzak bir diyardan yazıyorum. Aslında yazmak istediğim çok şey var. Sil baştan diyorum tekrar karalıyorum. Dikkat ediyorum; özen gösteriyorum. Önceden verilmiş kıymetli sözlerim var. Birer hediye gibi sarıp sarmaladım özenle hepsini. Sana sakladım. Bırakma onları.. Bırakmayasın.. Hikayeme baştan başlayacağım. Bu mektubu…
* “Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olmasın” yazı dizisinin birinci bölümü için tıklayabilirsiniz. Çalışmalara hızla ve büyük bir keyifle devam ederken konsere tam 1 hafta kalmıştı. Sahne heyecanı bir yana asıl endişem kıyafetti. Saç ve makyaj halledilirdi de elbise durumu fenaydı. Birkaç kıyafet denemem…
Müzik Sadece ruhun sadece gıdası değil, vitamini de. Hatta en bezgin ve yıkık anlarda dahi bir müzik açtığım an nedense iyi gelir, yemek yemiş kadar mutlu olurum! (Mideye sinyal vermeden dikkatli yaz Merve!) – Merve, ya sen 5 yıldır korodasın. Ya ne güüzeeel! –…