Bunca keşmekeşin üzerine zor elbet, muntazam düşler kurmak, Dünyanın dört yanı yanarken cayır cayır. Sayıklarken insanlık, benlik arayışıyla… Kaybetmişken çocuklar oyunlarını, oyuncaklarını, hayatlarını. Kaybolmuşken analar, babalar çaresizliğin karanlığında. Hem de çok zor, muazzam şiirler yazmak.…
Evrenin parlak yüzü Ve dön dolaş bitmez gibi değil mi? İçinde en şerefli mahlukatlar, Dağlar, denizler Nehirler, okyanuslar İçinde koşturmaca, savaş Gayret, heves ve sonsuz telaş…
Fikrin vardı, daha güzel bir dünya için. Şiirlerle, şarkılarla, kimi zaman haykırışlarla söylerdin. Söylemekle kalmaz, emeğini amade ederdin o fikirlere. Duruldun ya da durdurdular. Yoksa biz bilmiyoruz da aklını, hayallerini mi çaldılar? Neredesin?…
Güç, kirli kalplerin zehirli bakışlarında değildir. Yalan makinesi dillerin söylediği, ben derdine düşenlerin yinelediği, yapay kibir dağlarının yankıladığı sözlerde de değildir. Güç dediğin yalan atmak zorunda kalmadığın, başkası olmaya çalışmadığın hayata sahip olmaktır.…
pençe duranların karşısında, böbürlenen bakışların içinde bolca hesapların olduğu, avuçları kızartan alkışların peşinde değilim. Adım yazmasa da olur yüksek yerlerde. Makam arabası, unvan savaşı, övgüler sıralaması, şöyle iyiydi, böyle güzeldi, parlak lafların, renkli düşlerin, birilerinin gözünde büyümenin peşinde değilim.…
Seni hatırladığımda 2023, önce şubat gelecek aklıma. Şubatta çaresiz kalan onca şehir. Uykusunda yakalayıp yürekleri; sarsıcı, unutulmaz, yıkıcı, yeryüzünü sarsan, gökyüzünü patlatan, yerin yarıldığı, göğün delindiği o gece. Yıkılan umutlar, kaybedilen hayatlar ve çaresizlik gelecek aklıma. Aklıma gelecek ve aklım yerinde zorla duracak!…
Şehirlerin en zoru ve en güzelinde nasip olmuş dünyaya gözlerimi açışım. Hem de kışın en sert vaktinde, huzur kokulu, küçük bir evde. Sonra henüz ilk yaşımda vedalaşıp şehirle batıya gitmişim. Batı beni büyütürken şair olmam için onca sebep oluşmuş. Yüreğimle bakmışım hayata her zaman…
Üzeriniz pırıl pırıl. Çok yakışmış kıyafetleriniz, saçlarınız uçuşuyor dans edercesine ve görüyorum ki pek fazla alkış alıyor büyük büyük sözleriniz. Başarmış olmanın halleri var tavırlarınızda. Ama... Ama… Ama işte ama çok belirgin ayan beyan, aşikâr ve yani aleni görünürde her şey tamam ama kalp…
Bazen bir şarkı, bin yıllık bir ağrıyı hatırlatır. İşte yine öyle bir şarkı dinledim. Ve yine geçmiş zamanlarla meşgul şimdi kalbim. Çocukluğumun kahramanları, ütopik ama saf hayallerim, içine asla kir bulaşmamış duygularım, kudretini gerçek sevgilerden alan o efsuni duruşum… Kendimle ve dünyayla barışık, her…
Kaybetmeye mahkûmuz. Bir film gibi seyredip parçalanan hayatları. İçerken kahvemizi sıcacık yuvamızda. Hiçbir şey olmamış gibi devam ederek hayatımıza. “Bana ne!" dedikçe başkasının acısına kaybetmeye mahkûmuz.…