Bastırdığı fotoğrafları 7. kez baştan sona inceledi Burak. Bariz bir belli ediş olmazdı bu değil mi? Dijital olarak gönderebileceği fotoğrafları üşenmemiş bastırmış, elden teslim etmek istiyordu Onur abisine.…
Onur abinin peşinden sürüklendiğim bir gün daha. Melek ablayla kabul edemedikleri inanılmaz çekimlerine artık dayanamayarak, ilan-ı aşk için kolları sıvamış durumda. Melek ablanın çalıştığı bara gidiyoruz. İşletme sahibiyle konuştu. Adam rastlanılması bence zor olan o babacan seküler film abisi. “Genç aşıklara her zaman yardım…
Hayatta en korktuğum afet, depremdir. Ne yaparsanız yapın, gelir çünkü. Dünyadaki rüyanızdan uyandırır sizi. Ama bu sefer farklı, başka. Uyuyamamıştım o gece. Uykunun gelip beni bulmasını bekliyordum. Öğrendiğim andaki şokumu, titreyen ellerimi unutamıyorum. Atılan yardım tweetlerini tekrar paylaşmaktan, yazmaktan, bir şekilde yardım ulaşmasını dilemekten…
Yollar var, gidilmesi gereken. Zorlu da olsa aşılması gereken. Giderken yaşanması, güldürmesi gereken. Herkesin yolculuğu doğduğu anda başlıyor, bir koltuk rezerve geliyoruz dünyaya. Çoğunlukla tek kişilik, sayı dönem dönem değişiyor. Bilmediği yollar çıkıyor insanın karşısına. Sudan çıkmış balığa dönüyor, ne yapacağını bilemiyor. Afallıyor insan,…
Hatırladınız mı? Genel olarak herkese yayılan, dışarıda insanların yüzünde, dükkanların camlarında gördüğümüz bir heyecan. Hem tarih de yakın, ne tatlı telaş olurdu o. Programlar sıraya girer, televizyona özel yayınlar hazırlanır, insanlar planlar yapardı hani. Şevk ve istek barındırırdı içlerinde. Şimdilerde o ruha da grilik…
Gecenin karanlığında dolunay aydınlatıyordu evin salonunu. Güzel bir bahar gecesiydi. Ilık rüzgâr tatlı tatlı oynatıyordu perdeyi. Yorgun argın işten gelen çift koltuklara yayılmış, akıp giden filme odaklanmışlardı. Rutin alışkanlıkları olmuştu bu. Koltuğa yayılıp film izlemek. İşten dönünce yemek yapmak veya dışarıdan söylemek. Karmaşık hayatın…
Her gün kullandığım yol. Her gün kullandığım metro. Her gün gördüğüm bir kedi. Metroyu ev bilmiş bir kedi. Güvenliğin, belediye çalışanlarının, yolcuların sahiplendiği bir kedi. Yürüyen merdivenlerin başında, metronun herhangi bir katının ucunda ya da ATM’lerin yanında sessizce uyuyan kedi. Hiçbir zaman görmedim kızdığını,…
Büyümek için can atardım önceden. Büyümenin ne anlama geldiğini bile bilmeden. Yaş almak, her sene mumları daha erken üflemek, hediyeleri toplamaktan ibaretti büyümek işte. Genç olmaktı, okulda, sıraların altında bulduğumuz üst sınıfların ders kitaplarında yazanları anlayabilecek olmaktı. Ehliyet alabilecek olmak, tek başına bir yere…
Son zamanlarda geçirdiğim en yoğun hafta sonundan selamlar. Şu sıkı günleri elbette yazıya döküp, kendi tarih günceme ebediyen bırakacağım ancak bugün bahsetmek istediğim başka bir konu var. Hepimiz İran’da yaklaşık 1.5 ay önce çıkan olayları ve kadınların özgürlükleri için canlarını feda ettiklerini gördük. Nitekim…
Bunları gözlerine bakarak söyleyebilmeyi çok isterdim, biliyor musun? Karşına geçip anlatmak isterdim içimden geçen her şeyi. Nasıl bir anda kalbimi kaptırdığımı, heyecandan uyuyamadığımı, tüm vücudumun bir anda nasıl buz kestiğini anlatmak isterdim. Korkaklığımı mazur gör ancak alacağım yanıtın üzücü etkisinin en hafifi için çabalıyorum.…