Büyük, aydınlık bir yolda, ara sıra karanlık noktalar olur. Yolu aydınlık kılan, hiç karanlık noktalar içermemesi değildir ki zâten. Ak örtülü, kandırmacalarla yüklü karanlık noktalar, kararlılığını aşamaz aydınlık yolun yolcusunun. Bu imgeler, tüm imgesel artı elbette gerçek yönleriyle, tûfanlarla, gökçe pamuklarla doludur ve yine…
Câhiller ve câhillik en önemli sorunumuz gibi görünüyor, her yön ve açıdan hem de, değil mi? Bilmeyen câhillik bir sorun; bildiğini söyleyen, ısrâr eden câhillik ise başka ve dev bir sorun. Peki bunun ne gibi yönleri var? Hiç dikkate almadığımız bir yön var mı?…
Çiçekler içinde bir defne dalı vardı, rûhu çiçek ki onun. Ne güzel, rengârenk açardı, yeşil, yeşil ve yine yeşil. Kimi yeşil mor, kimi yeşil zümrüt, kimi yeşil aldı, rengârenk yemyeşil açardı gönlü çiçek. Çiçekli yüzüyle hep Güneş’e bakardı, göklerde güneşti seviyorum, eşsizdi duyuşu, duyuruşu…
Bizler kamu çalışanlarıyız. Bizler sizlerin beter ettiğiniz her pisliği temizlemek zorunda değiliz ama temizliyoruz. Çünkü bizler iyiyiz, çünkü ülkemizi seviyoruz, çünkü yeryüzünü seviyoruz. Çünkü yaşamı seviyoruz. Bu yüzden umursuyoruz, bu yüzden çalışıyoruz, bu yüzden temizliyoruz her türlü pisliğinizi. Temizlemek sizin işiniz, pisletmemek sizin işiniz.…
Kadar ile geçti dağların arasından atlar, “argımak attar” (arı/soylu atlar)! Yolun bir kısmı çamurluydu ve çamurlukları yoktur arı atların. Kimi duldur, kişi kardeşini yitirmiş, kuyruğu kesiktir onların. Çamur bacaklarının alt yönünü/baldırlarını sarar, kalçalarına “kadar” ulaşır arı atların yolda kimi anlarda. Arı atlar, arılıklarından bir…
Işığa uyanış, karanlığa doğmakla başlar, ışığa uyanış karanlıkta yürümekle sona erer. Artı sona ermesi olası mıdır peki? Yürümek durmaktır, durmak ise yürümek değildir. Işığa uyanış, bir duruş biçimidir. Çoklu bir evrenler bütününde bir virgül ve eviren/ejderhâ olmaktan onur duyan bir su damlasının alçak gönüllü…
Olanlar için kimseyi suçlama. Tek suçlu sensin. Belki bir takım anlar için başkaları da ortak görünebilir suçuna ancak o durumlarda bile asıl suçlu sensin. Hadi oradan! “Asıl” sözcüğünü “asil”le aynı görüp Türkçe asıllı olmadığını savlayan Yeni Türk Dil Kurumu’nun asil(!) çocukları, siz de aynı…
Sırçalarla işlenmiş pencerelerden, sırçalarca içlenmiş yüreklerden dışarı bakıyor algımın dış çeperleri. Kalan yağmur damlasının al sıcağı kızıla dönüyor. Al yanaklar değil, kızıl bayraklar gibi yakarken elleri sımsıcak bir esenlik duyuyor içinde damlanın, seviyorum. Taştan örülü duvarlara yasladığım sırtım ağrıyor, çok kötü ağrıyor. Taştan duvarlara…
Bir çalışmadaydım, pozitif bilimlerle ilgili olması gereken projeler içeren ve nedense sosyal bilimler de içinde olmak üzere tüm ders öğretmenlerinden katılım istenen ülke çapında bir bütüne bağlı bir çalışma. Neden? Neden, neden, neden? Aylar boyunca süren bir çalışma ardından, başlangıçtan beri işin içinde olan…
Adım atmadan piyangoyu kazanamazsın. Neden ölmedi sanıyorsun kentdaşım Temel? Karadeniz’in dağlarında bir uçurumun kıyısında alkışladı/duâ etti/haykırdı Tanrı’ya: “Ey Ulu Yaradan! Bunca yoksulluk çektim, çekiyorum. Dilerim senden ki bir piyango kazanmadan çıkmasın yaşam tenimden.” Gökyüzü duyar mı, duymaz mı kentdaşımı, bilinmez ve böyle on yıllar…