Sonrasında, annemin ve benim üzerimdeki kıyafetleri zorla çıkartıp ikimizi de çırılçıplak soydular. 3'ü annemi, 5'i de beni zaptederek defalarca tecavüz ettiler. İşleri bitince annemin her tarafını pala ile keserek işkenceyle öldürdüler. Bana sadece biri anal yoldan tecavüz etti ve Türkçe konuşuyordu. 'Sizi sike sike…
İnce sesli çığlıklarla bağırtıların arasında hızlı bot seslerinin zeminde çıkarttığı yankı sokak duvarlarından evin içine sızıyordu. Metallerin duvara çarpması ile çıkan cızırtı içinde çizikler oluşturuyordu Feraye’nin. Siyah perdenin ardında olanları gözle göremiyordu. Tek adımda perdeyi açabileceği uzaklıkta iken kenarda sesleri dinleyerek gönlünden görmeye çalışıyordu.…
Kadına dair iki çift güzel lafı, başka kadınları aşağılamadan söylemek mümkün değil mi? Her Anneler Günü’nde ya da 8 Mart’ta benzer tartışmalara girmekten yoruldum. O paylaşımları yapanlara bir şey anlatmanın mümkün olmadığını kabul ettiğimden beri de cevap yazıp sinirlerimi bozmuyorum artık. Ama zihnimde onlarla…
Tek eksiğin koca olduğu bir dünyada Tanrı’ya el açıp sadece ve sadece onu dileyen şarkıyla programımızı açtık. Şarkının hikâyesini araştırdım biraz. Belki bilenleriniz de vardır. Güzide şehrimiz İstanbul’da Hürmüz adındaki tazemizin altı kocasının üstüne yedinciyi almak istemesiyle başlayan olaylar zincirini konu olan tiyatro eserinden…
Kadınların oy hakkı tarihini araştırırken iki birbirine çok yakın terimle karşılaşıyoruz; Süfrajist ve Süfrajet. “Süfrajet” terimi, İngiliz gazetesi The Daily Mail‘in bu kelimeyi militan olan ve olmayanları ayırmak için aşağılayıcı bir şekilde kullandığı 1906 yılına kadar ortaya çıkmamıştı. WSPU’nun militan kadınlarının da bu terimi…
Ak bir karanlık içinde boğuluyor aydınlığımız. Bir ampulün ak ışığını tümümüzün gözlerine tutmuşlar, hipnotize olmuş gidiyor çoğumuz o ak karanlık içinde ve o karanlıktan çıkmak isteyenlere düşmanız olabildiğince. Ya diğerleri? Diğerleri ampulün ak karanlığından bağımsız mı gerçekten?…
Hayat da bu basamakları çıkmak kadar kolay olsaydı keşke. Biz her daim inen olduk. Şu merdivenlerin kiri de tam Fatma Hanım’ın ruhuna yaraşır. Senin için çok temiz gibi Latife, sen de sanki ak kaşıksın. Ak pak olaydın bu işleri yapmaya düşer miydin? Allah içinin…
Utanması olan kaldıysa utansın! “O da mini etek giymeseymiş!”, “O saatte dışarıda ne işi varmış?”, “Kadın mı kız mı bilmem?!”, “Kızlı-oğlanlı…”; öyle mi? Mini etek mi giyiyormuş evinde 92 yaşındaki Hanım Ana? Gece gezmesine mi çıkmıştı 92 yaşındaki Hanım Ana? Kadın mıydı, kız mıydı…
Pes etmez kadın, okur. Elinde diplomasıyla der ki bu hayat benim. Kendi ayaklarım üzerinde duracağım artık. İş dünyası der ki “Sen öyle san.” Gelişmeni istemeyen bir sürü meslektaş, emeğini sömüren patron, senden daha fazla maaş alması gerektiğini savunan iş arkadaşların -tek nedenleri kadın olmandır-,…
Kollarımdan sıkıştırılıp duvardan duvara fırlatılalı henüz iki saat geçmişti. Acil nöbetim vardı. Daha ne olduğunu bile anlayamadan koşturarak işe gelmiştim. Canım çok yanıyordu. Ama asıl alev alan ruhumdu. Acıdan ne yaptığımı bilmiyordum.…