Çamurdan heykeli, azıcık hocaya pot kırarak da olsa, kazasız belasız teslim etmiştim birinci dönem. Fine Art – 1 yazımdan ilk dönemki projeyi okuyabilirsiniz. Geldik ikinci döneme ve ikici proje olan taştan heykel yapmaya. Daha dikkatli, özenerek ve “İnşallah bu seferki sunumu rezil olmadan atlatırım,”…
Geldi mi askerlik zamanı?! Ne güzel takılıyorum, her şey mis gibi gidiyor hayatımda derken babam bir gece dedi ki; “Git de gel, şu holding’i sen yönet artık.” Şaka şaka, holding filan yok ama gerçekten önümde büyük engel askerlik. Muhteşem bir yaz akşamı babam yemekte…
Yapacak bir şey yok bunu anlatmadan olmazdı. Ünlü yazlığı artık hepiniz biliyorsunuz; bir çok yazım ya orada geçiyor ya da orada tanıdığım dostlarımla ilgili oluyor anlattıklarım genelde. O yaşlarda kurulan dostluklar bilirsiniz oldukça sağlam temellere sahip olur. Bugünkü hikayenin baş kahramanları da hâlâ hayatımda…
Çok sevgili editörüm, biliyorum elinde 6 tane yayınlanmamış yazım var ama sanki hiç yokmuş veya olur da onlar bitene kadar yeni yazı hazırlayamam diye oturdum gene bilgisayarın başına. Görev bilinci ve uykusuzluk beni iyice yazmaya alıştırdı 😉 Ne yazsam, bu gece geçmişten hangi anıyı…
Amerika’da onca arkadaşım oldu ama Murat’ın yeri ayrıdır. Özellikle o dönem, onun adına yer vermeden anlatabileceğim neredeyse hiçbir anım yok. Gurbette başlayan ve her geçen gün sağlamlaşan dostluğumuz elbette İstanbul’a dönüşte de kopmadı. Sanırım dosttan da öte kardeş olarak addedebileceğim ender insanlardan biri benim…
Üniversite sınavının ardından geçirdiğimiz yaz tatiline götürüyorum sizi bu yazıda, yani 1994 yazına… Biz gene ünlü Yalıkent, Selimpaşa’daki yazlıktayız tüm kadro. Sınavı kazanan bir iki arkadaşım aileleri tarafından araba hediyesiyle taçlandırılınca, bir gece, her zamanki gibi sahilde Mermerler’de bira içme rutinimizin dışına çıkabileceğimizi düşündük.…
Dil kursunun ve İstanbul tatilinin ardından Amerika‘ya dönmüş üniversite birinci sınıf derslerimi seçme zamanım gelmişti. Fakat ne dersler hakkında bir fikrim ne de o dersleri anlayacak -dil kursuna rağmen- yeterli İngilizcem vardı. Hadi hayırlısı deyip önce zorunlu dersleri aldım. Geriye kredi doldurmak için kaldı…
Amerika yazı dizisine bu haftalık ara verip dil kursunda üstün performans sergileyişimin ardından tatil için İstanbul’a geldiğim dönemde bir gece başıma gelenleri anlatayım. Malum kış ve tabii ki dostlarla kaldığımız yerden devam edeceğiz, hiç gitmemişiz gibi. O zamanlar Ortaköy mekanları çok popüler olduğu için…
Bir dakika yaa… Bana neler oluyor! Telefonda Instagram’da takılırken, ne ara yazı yazmaya başladım 🙄 Bu yazma olayı cidden rahatlatıyormuş Ateş 😉 2019 yılı çok değişik geçecek belli oldu. Bu sene balık burcuna giren girene olacak herhalde. Hastayım astrologların o yorumuna. Millet olarak girmiş…
Liseyi bitirdiğimde, birçok Türk babasının aklındaki Amerika hayali benim babamda da vardı ve sağ olsun beni Amerika’ya okumaya gönderdi ama ne Amerika… O zaman Amerika’da okumak çok moda ve bana da böyle bir şey kısmet olmuş, şahane di mi? Ama gel, bir de bana…