Feminizm ve Kadına Şiddet Varlık Sancısı

Çok Eşlilik ve Us

21 Ekim 2020

Yazı: Çok Eşlilik ve Us | Yazan: Hüseyin Küçükkelepçe

Çok eşlilik her daim taze gündemdir. Metaforik söylemlere (metafizik, mitoloji gibi…) danışmadan şahit olduğum somut olaylardan kendi usumun çıkardığı sonuçlarını yazacağım.

Çok eşlilik doğamızda, özümüzde mi var? Zamanda yolculuk yapamayacağımıza göre gelişmemiş sürümümüz olan hayvanlara bakmak bir fikir verebilir. Yaban hayatı belgesellerinin ana konularından biri cinsellik için verilen mücadeledir. Kavgalar erkekler arasında olur. Uçan, sürünen, koşan, atlayan, zıplayan, yüzen fark etmiyor. Birçoğumuzun dünyasında olduğu gibi hayvanlar âleminde de devinimin motoru cinselliktir. Yaban keçileri, maymunlar, aslanlar, kurtlar… Bu türlerin belgesellerinde lider erkeğin haremi vardır ve bunun için her daim savaşır. Kavgayı kazanan haremin yeni sahibi olur. Kavgalarda kazananın başat ödülü seks yapma hakkıdır.

Milyonlarca Yıllık Evrimi Bir Saniyede Yapmak

Bu durumda doğamızda çok eşlilik var mı diyeceğiz? Us yoksa evet. Harem varsa us yoktur. Usa göre insan cinsiyete göre sınıflandırılamaz. Usa göre insan bir bütündür. Usa göre (empati değil) insanın şerefi, haysiyeti ve asaleti vardır. Us yoksa erkek-dişi (kadın değil) ayrımı hayatın merkezinde yer alır. Us, adaleti olmazsa olmaz kabul eder.

Kadınlarla ilgili ağlak, övücü şeyler yazmak istemiyorum. -Bu da bir ayrımcılıktır- Bir zamanlar popüler olan bir türkücünün durumuna düşecekmişim gibi geliyor. İki de bir “Bütün kadınlar çiçektir” deyip kurduğu haremde sadist zevklerini tatmin için kadınları dövüyordu. Benim usuma göre bir erkek annesine bakarsa milyonlarca yıllık evrimi bir saniyede yapar.

Baş Tanrı Erkektir

Türümüzün tarihine bakıldığında da pek iç acıcı örnekler yok. Tarihimizi çağlara, coğrafyaya, kültürlere göre ayırmadan total (pek adaletli değil ama) bir bakış açısıyla değerlendirirsek kadının insan dahi sayılmadığı görülür. Antik Yunan’da baş tanrı erkektir. Erkek tanrıların sesi daha gür çıkar. Erkek tanrıların güçleri daha fazladır. Sıradan Yunan toplum hayatında da kadın erkeğe yardımcı bir ara tür olarak görülür. Köle, cariye, harem fantezileri, bir mal gibi alınıp satılması diye devam eden süreci hepimiz biliyoruz. En merhametlisi ‘kadıncağız’ diye başlar söze.

Feodalitenin Konuşmayan, Yemeyen Kadınları

Günümüze bakarsak cinsiyet ayrımının gittikçe silikleştiği görülüyor. Kendi usum doğaya aykırı bulsa da kadın-kadın; erkek-erkek evlilikleri yaygınlaşıyor. Üretim şekilleri, iletişim olanakları insan bilincinin de everilmesine yardımcı oldu. Örfler, yerel davranış kalıpları ortadan kalkıyor. Benim çocukluğum feodal, tutucu, bağnaz bir toplumda geçti. Kadınlar yedi yaşını geçen erkekleri gördüğünde ayağa kalkardı. Erkeklerin yanında yemek yemezdi. Kocasına adıyla seslenmezdi. Kocasının babasının yanında konuşmazdı. Hikâye uzun. En iyisi başka bir yazıda anlatayım. Ne çileler çekildi. Bizleri hayvanlıktan (aşağılama değil) uzaklaştıran, usa yaklaştıran herkesi saygıyla anıyorum.

Kadınlar da Harem Kursun

Sistemde tam bir adalet olduğunu, işi bozanını bizler olduğuna inanlardanım. Us da bunu kabul eder. Geriye, maddeye yani çok eşliliğe dönmek isteyenler varsa en azından kadınlara da aynı hakkı tanımalıdır. Kadınlar da harem kurabilmelidir. Çünkü us çağındayız. Fakat bir sorun var. Bir düşünce deneyi yapalım. Her insanın harem kurmak istediğini varsayalım. Varsayım diyerek geçmeyelim. Bilim bu varsayımlarla epey yol almıştır. Her eksiye karşıt aşağı yukarı bir artı var. İstatistik bilimi gezegende bunun mümkün olmadığını söylüyor. Us varsa çok eşlilik yoktur, dedik. Uslu insanların ortaya çıkardığı bilim de bunu diyor. Uslanmaz içgüdülerine uyarak yaşam sürenler sahneden çekilmek zorunda. Yoksa us ile uslanmayanın hakkı kötektir demek zorunda kalacaktır us.

Hüseyin Küçükkelepçe

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 21 Ekim 2020 at 15:19

    “Kadınlar da harem kursun.”
     
    😁😁😁
     
    Bir fikir bir cinse yanlış ise o zaman diğeri için de yanlış olmalı; birine haksa diğerine de hak olmalı. Bu kadar basit aslında. Elbette ikimiz de harem kurmanın propagandasını yapıyor değiliz. Fakat eğer kadın için “yasak” diye kestirilip atılıyorsa, aynısı erkek için de geçerli olmalı; ha eğer erkek için normal ise o zaman kadın için de normal olduğunu söylemek zorundayız 😉 Çünkü insan doğası her ne kadar insanlar bunun tersini iddia etse de iş bu konulara geldiğinde çok da farklı değil, sadece kadına öğretilen ve baskıyla zihinlerine kazınmış, kendilerinin bile doğru sandığı dogmalar var.

  • Yanıtla Hüseyin Küçükkelepçe 22 Ekim 2020 at 14:14

    Değerli yorumun ve katkın için çok teşekkür ederim. Selamlar, sevgiler…

    • Yanıtla Zeynep Mete 24 Ekim 2020 at 13:23

      Hüseyin Bey
       
      Güzel yazı, kaleminize sağlık. Üstelik yazdıklarınızın büyük bölümüne katılmayacak US sahibi de pek azdır diye umuyorum. Ancak sizin de belirttiğiniz gibi daha alınması gereken çok yol var, üstelik bu yolu önce kadınların yürümesi çok önemli çünkü nihayetinde hepimizi yetiştiren kadınlar değil mi? O halde önce kadınlar gelişmeli, onlar insan yetiştiriyor, sorumlulukları çok ağır. O halde beyinlerinin loplarını sonuna kadar zorlamak için gayret etmeliler. Son zamanlarda sık sık karşıma çıkan bir araştırma sinapsların okuma, araştırma, deneyimleme ve farklı ortamlarda bulunmayla arttırılabileceği en azından bağlantı noktalarının çoğaltılabileceği yönünde. Bir kısmımız tarla (aman yanlış anlaşılmasın 😉 kadının üretimdeki yerine karşı değilim), ev, komşu; diğer bir kısmımız sosyal medya, AVM, güzellik merkezleri, estetisyenler arasında mekik dokurken (aman yanlış anlaşılmasın!!! Bakımlı hanımlara da karşı değilim 😉) sanırım sözünü ettiğimiz gelişmeler için daha çokkkk köprüler ve köprülerin altından akacak çokkk sular gerekecek.
       
      Saygılarımla

  • Yanıtla Hüseyin Küçükkelepce 25 Ekim 2020 at 14:59

    Merhaba Sayın Hocam
     
    Değerli katkın için çok teşekkürler. İkinci hatta üçüncü eş olmaya razı birçok genç kız var. Vücutlarını meta aracı yapan kadınlar var. Olabilir. Kadınların hepsi çok yüksek bir bilinç seviyesinde değil elbette. Cinsiyetin çok yüzeysel bir fark olduğunu, kavrama inildiğinde hepimizin insan olduğu idrak edildiği zaman bu konudaki bütün haksızlıklar tarihin çöp sepetine atılacaktır. Öncelikle toplum olarak soyutlama yapmayı başarmamız gerekir diye düşünüyorum.
     
    Selamlar, saygılar…

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan