Cadı Sanatı Feminizm ve Kadına Şiddet

Kadına Şiddeti, Kadını Aşağılayarak Mı Engelleyeceksiniz?

7 Ekim 2019

Yazı: Kadına Şiddeti Kadını Aşağılayarak Mı Engelleyeceksiniz? | Yazı: Didem Çelebi ÖzkanBir süredir köşe yazıları yerine öykülere ağırlık vermiştim. Sadece yazmadan sakinleşemeyeceğim durumlarda bu köşenin başına geçiyorum son zamanlarda. Bu satırları okuduğunuza göre gene şalterimin attığını tahmin etmişsinizdir. Beni en çok çıldırtan konu da daima “kadın” sorunları.

Eski yazılarımın birinde, bu konuda bu kadar hassas olacak hiçbir geçmişim olmamasına rağmen kendimi bildim bileli feminist olduğumdan bahsetmiştim. Hayatımın hiçbir döneminde ben “Didem” olarak, kadın olduğum için hiçbir eşitsizliğe maruz kalmadım. Ya da yakın çevremde şiddet uygulanan tanıdığım bir kadın olmadı.

Buna rağmen içimde nedenini çözemediğim dayanılmaz bir öfke var tüm kadınlar adına. Geçenlerde doktor bir arkadaşımla konuşurken o nedeni öğrendim. Yaşadığımız her haksızlık, şiddet, korku, aşağılama, adaletsizlik karşısında hissettiklerimiz kuşaklar boyunca genlerimiz aracılığıyla bir sonraki nesle aktarılıyormuş. Ben bu hissettiklerimi sonraki nesillere aktarmak istemiyorum!

İnsanlık tarihi boyunca belki de kadın en çok bu yüzyılda bu kadar özgür, erkekle eşitliğe bu kadar yakın. Bu yeterli mi peki? Elbette değil. Her konuda tam eşitlik sağlanmadığı sürece ben ve benim gibi kadınlar huzur bulamayacağız.

Son yıllarda toplumun her kesiminden kişi -sanatçılar, iş insanları, politikacılar- tarafından kadına uygulan maddi/manevi şiddeti engellemek amacıyla sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiriliyor. Bu harika. Konuya ne kadar çok farkındalık oluşturulur, ne kadar çok tepki çekilirse değişim şansı o kadar fazla olacaktır.

Kaş Yaparken Göz Çıkartanlar

Geçenlerde gene bu amaçla filme alınmış bir paylaşıma rastladım Instagram’da. İzlemeye başladım. Videoda saniyeler ilerledikçe şaşkınlığım ve sinirim arttı.

Videoyu paylaşan hesaba bakıyorum, entellektüel kimliği üstlenmiş kurumsal bir hesap; beğenilere bakıyorum hesabın diğer paylaşımları kadar yüksek sayıda olmasa da beğeni var ve bu beğenilerin sahipleri çoğunlukla kadın. Bilmiyorum belki de seyretmeden beğendiler. Umarım öyledir. Öyle olduğuna inanmak istiyorum.

Video genç, güzel bir kadının yakın plan çekimiyle başlıyor. Bu kadına önce doğadan kopartılmış birkaç papatya, ardından çiçekçide hazırlanmış büyükçe bir buket çiçek veriliyor. Kadın mutlu. Belli ki aşk var. Çiçeklerin ardından bu sefer de bir tek taş sunuluyor kadına. Ama ne tek taş. Kim Kardashian’ın yüzüğü yanında ufak kalır. Anlıyoruz ki evlilik gerçekleşti. Sonrasında kadının ifadesi mutsuzlaşmaya başlıyor. Birkaç saniye sonra yüzünde önce ufak sonrasında gittikçe artan darbe izleri görüyoruz.

Kadın her seferinde morlukları, çürükleri makyajla kapatıp sonra dev tek taşını öpüyor. Döngü böyle devam ediyor. Dayak, kamufle ve tek taşı öpme.

Şimdi bir saniye oturup düşünelim, olur mu? Bu izlediklerimiz bize ne anlatıyor? O dev tek taş neyi simgeliyor? Evliliği mi, aşkı mı? Aşkı veya evliliği uğruna dayağa katlanan bir kadın mı görüyoruz? Dayağa katlanmanın her hangi bir ulvi nedeni zaten olamaz ama bu mu izlediğimiz?

Hayır, değil!

O boyutta bir tek taş sadece maddiyatı temsil eder. Belki düz bir alyans kullansalardı bu kadar rahatsız olmazdım ama o koca tek taşı kadının her öptüğünü gördüğümde midemde bişeyler düğümlendi. Bu maddi çıkarlarından/rahatından/konforundan vazgeçmemek adına dayağa katlanan bir kadının videosu! Başka bir halt değil. Ve bence iğrenç!

Kadını yediği dayak konusunda suçlu gösteren bir çekim mi “kadına şiddet”e farkındalık getirecek?

Videoyu çeken belki iyi niyetli. Bilmiyorum. Umarım öyledir. Kadının sevgisi uğruna her şeye katlandığını anlatmaya çalışıyordur. Ki bence bu bile yanlış bir mesaj. Bu toplumun katlanan değil, şiddetten giden kadın imajına ihtiyacı var.

Simgesel, sembolik anlatım oldukça zor bir öyküleme tekniği. Kullandığınız simgenin neyi temsil ettiğinin farkında olmazsanız işte böyle rezalet bir sonuç çıkar ortaya.

Tepki Verin

Ben bu boyutta saçmalamalar karşısında susma taraftarı asla olmadım. “Aman gerizekalılar, ne istiyorlarsa yapsınlar” diyemedim ömrünce.

Bu videoyu kendi hesabında paylaşan profile doğrudan mesaj (DM) yolladım. Sonra aslında keşke paylaşımların altına yazsaydım diye düşünmedim de değil. Böyle iğrenç bir videoyu paylaştıkları için hedef haline getirmek istememiştim açıkcası. Bu yüzden herkesin görebileceği şekilde değil özelden yazmıştım. Sonuçta benim sorunum birilerini linç etmek değil, doğruya birlikte ulaşmak. Paylaştıkları videonun nasıl hissettirdiği fark ettiklerinde kaldıracaklarını düşünmüştüm.

Sonuç ne oldu, bilmek istersiniz sanırım.

Cevap dahi vermediler. Videoyu kaldırmadılar. Bir haftadır gururla yayında bu deha paylaşım. Ve beni takibi bıraktılar 😂

Beni takip etsinler, etmesinler hiç önemli değil. Hatada ısrarcı insanları ne ben takip edeyim ne de onlar beni takip etsin zaten. Sorun bu değil.

Sorun;

・ Kadına şiddeti engellemeye çalışırken kadını aşağılamaları.
・ Ne yaptıklarının dahi farkında olmamaları.
・ Uyarılmalarına rağmen düzeltmeye yanaşmamaları.

Her şeyi bir yana bırakalım, videodaki o güzel kızın hani makyajı hafif dağılıyor, hafif morlukları falan oluyor ya, dayak yiyen kadın öyle gözükmez canım. Güzellik abidesi yüzüne bir iki morluktan fazlası olur. Dayak yiyen bir kadın yukarda paylaştığım fotoraftaki gibi gözükür, romantik komediden fırlamış gibi değil! Keşke durumun ciddiyetini anlayabilseler ve böyle komedi gibi işler çıkartmasalar ortaya.

Hep dediğim gibi bu ülkenin daha çok yolu var, kadına şiddeti önlemede. Daha aydın geçinenleri sorunun ne olduğunu göremiyor!

Didem Çelebi Özkan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

19 YORUMLAR

  • Yanıtla Hande S. Sinan 7 Ekim 2019 at 16:26

    Didemcim, videoyu seyretmedim ama ne yazdığını net algıladım canım.
     
    Öncelikle ben de senin gibi ne baba, ne erkek kardeş vb hiçbir erkek şiddetine maruz kalmadım ve tam tersi güçlü bir anne figürü yetiştirdi beni ve benim zihnimde hiçbir zaman kadın, erkekten aşağıdadır veya üstündür fikri de olmadı. Kadın ve erkeği hep eşit ve birbirini tamamlayan, hayatı birlikte göğüsleyen figürler olarak gördüm.
     
    Haksızlık karşısında olan bir insanın illa da zaten aynı durumu yaşaması gerekemez; tek önşart duyarlılıktır. Dolayısıyla yalnız değilsin. Benim de en ufak bir kadına şiddet vakasına karşı tahammülüm sıfır. Üstelik biz bunu yaşamadık bile. Belki de yaşamamış olmamız bizim fikirlerimizi daha kuvvetlice ve korkmadan söylememiz için önşart ve belki biz de sindirilmiş olsaydık bu kadar rahat bangır bangır konuşamaz ve buna uğrayan kadına “ayağa kalk kardeşim, bunu haketmiyorsun, buna karşı duralım” diyemezdik, kim bilir?
     
    Bunlara ilave eski bir reklamcı/pazarlamacı olarak bir iki laf etmek istiyorum. Toplum medya (filmler, şarkılar vb) dolayısıyla çok değiştirildi; bizim çocukluğumuzdakinden çok farklı mesajlar alıyor insanlar son 20 yıldır. Nitekim dünün çocukları, bugünün reklamcısı, pazarlama uzmanı, metin yazarı ve yönetmeni ve maalesef değiştirilen toplumun yansıması olarak fikri iyice irdelemeden ortaya atmak da var. Biraz da kuşak farklılığı… Bir fokus grup çalışması yapılsaydı geçmeyebilirdi belki ama ondan bile şüpheliyim.
     
    Mesela bir fokus grup çalışmasında yüzüğü öpme sahnesi birçok kişi tarafından aileye, evliliğe sahip çıkma olarak algılanmış olabilir çünkü son 20 yıldır tek taş yüzük aşkın simgesi ve bu da firmalar ve pazarlama stratejisi ile halkın aklına kazındı; ne yani tek ray bir yüzük alınca annemiz babamız aşık değil miydi? Meğer değillermiş.
     
    Keşke yüzüğü öptürmeselerdi de başka bir simge bulsalardı; diğer yandan simgeler çok çok değişti.
     
    Ben genel olarak bu video da dahil her şeyde bir yozlaşma ve basitlik görüyorum maalesef ve bu beni fena halde korkutuyor; pek çok şey anlamsız kalıyor; maddi simgeye indirgenmiş sonra diyorsun ki sen; bu videoda bunu çağrıştırıyorsunuz ve adam kabul etmiyor çünkü onu görmemiş, farklı düşünemiyor vs vs.  
    Daha bugün konuştuk toplumumuzda eğitim problemi çok büyük. Her şeyden önce kitap da okumadığımız için anlama ve algılamamız düşük, hayal gücümüz sıfıra yakın 😞 Sonra biri çıkıyor kampanya filmi çekiyor ve zaten algısı bozuk kitleler de alkışlıyor. En azından filmin üzerinde belki işte kadına şiddet kötüdür yazıyorsa onu algılıyor, zaman az, algılar bozuk ve derinleme düşünme olmadığından buna da şükür diyecek hale geliyoruz.
     
    Yine uzun uzun yazdım 🤣

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 7 Ekim 2019 at 16:38

      Vaoowww muazzam yazmışsın. Resmen bir yazı da sen çıkarmışsın konu üzerine ve harika tespitlerde bulunmuşsun. Okurken bir aydınlanma daha yaşadım sayende 🙃
       
      Seni çoookkkk seviyorum, seni sen yapan bu düşüncelerinden ötürü en çok da. Ve hep böyle uzun uzun yaz bebek. Bayıldım 👌🏻

      • Yanıtla Hande S. Sinan 7 Ekim 2019 at 18:09

        Ben de seni seviyorum Dido 💘
         
        Aklıma sonradan ne geldi biliyor musun?! Ben üniversitede feminizm ve feminist edebiyat dersi almıştım; beni çok etkilemişti. Her derste kadına dair annelik, kadınlık, hukuki haklar, çalışma hayatı, doğum ve cinsellik dahil birçok konuyu özgürce tartışırdık; hocamız Prof. Dr. Işıl Hitit bize bu şansı verirdi; ne şanslıymışız. En sevdiğim ve bana en çok bilgi katan ve farklı bakış açısı kazandıran son derece hayatın içinde bir dersti. Şimdi okullarda ne kadar derste tartışma yapıyor genç öğrenciler bilmiyorum; umarım çok tartışma yapıp zihinlerini açıyorlardır.
         
        Bu konuyu açman kesinlikle iyi olmuş çünkü algıların yanlışlığına değinmek gerçekten çok zorlu ama diğer yandan da başkalarını aydınlatan bir konu olmuş.
         
        Eline sağlık. İyi ki yazmışsın.

  • Yanıtla Demet Uncu 7 Ekim 2019 at 17:04

    Didemciğim, okurken benim içimde de bir şeyler taştı. Şu “en iyisini biz biliriz” tavrından ne zaman vazgeçebileceğiz acaba? “İnsan haklarına saygı” ne zaman “olmazsa olmazımız” olacak bilemiyorum. Sadece seçmiş olduğun fotoğraf bile derinden etkiliyor inan. Şiddet olayları arttı diyoruz ama; acaba hep bu kadar vardı da şimdi mi gün yüzüne bu kadar çıkıyor?
     
    Düşünecek bir sürü alt başlık çıktı yine.
     
    Kalemine sağlık …

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 7 Ekim 2019 at 19:56

      Hep vardı aslında. Sadece artık kadınlar, maruz kaldıkları şiddetten utanmaları gereken taraf olmadıklarının bilincinde durumu daha rahat haykırıyor. Ve elbette iletişim araçlarının her anımızda olması da büyük etken; dünyanın ömür ucunda olan bir vahşeti saniyeler sonrasında telefonlarımızda izleyebiliyoruz. “Peki bilmek değişimi sağlıyor mu?” diye sorduğundan eminim sevgili felsefeci arkadaşım 😉 Kafamızı toprağa gömüp sorunu yok saymaktan yeğdir bence. Sorunu tanımlayabildiğimiz ölçüde çözüme yakınız. Yukarda anlatmak istediğim de aslında buydu, sorunu yanlış tanımlayarak, çözümden iyice uzaklaştırmaları en büyük yanlış bence.
       
      Fikirlerini paylaştığın içn çooook teşekkür ederim canım. Kocaman öperim 😘

  • Yanıtla Funda Tekin 8 Ekim 2019 at 03:05

    Bir dayak da onlar atmış kadına. Çünkü kadın aşağılanabilir, hor görülebilir, hamur gibi yoğurulabilir ve hatta kedi gibi girdiği kabın şeklini alabilir.
     
    Çok üzgünüm izlediğiniz videoda gördükleriniz için..
     
    Evet eşitliğe çok yakın olduğumuz bir zamandayız, lakin ben kafaların her geçen gün daha kötüye gittiği kanısındayım; bu ve bunun gibi videolar, diziler, reklamlar, filmler bunun kanıtı niteliğinde.
     
    Ve biz kadınlar; bütün bunlar karşısında sesimizi daha çok çıkarmalıyız.
     
    Kaleminize, gönlünüze sağlık. Her kelimenin bir bir arkasındayım.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 8 Ekim 2019 at 08:18

      Hiç tanımadığım, sadece yazının dokunduğu insanlardan böyle harika dönüşler aldığımda inanın çok mutlu oluyorum. İçimdeki bu adaletsizlik duygusu ve öfke sadece beni yakmıyor, onu görüyorum gelen yorumlarla. Çok çok teşekkür ederim, hissettiklerinizi benimle de paylaştığınız için.
       
      Sevgiler

  • Yanıtla Günay Aydın 8 Ekim 2019 at 09:19

    Okudum. Valla anladığım, aslında kadından yana bir tavır takınır ‘gibi’ bir örtünün arkasında kadını savunmanın tersine, bir elestiriyi (kendilerince) dillendirmek, gözler önüne sermek istemiş gibiler. ‘E ama kadın da…’ türünden…
     
    Evet, aşağılanmış kadın. Bu gayet açık. Kadın düşmanlığı resmen. Rica etsem linkini paylaşır mısınız? İzleyip hakettikleri yorumu yapmak istiyorum.
     
    Duygular, düşünceler ne güzel akmış okuyucuya.
     
    Duyarlı kaleme tebrikler
    💖👏🌸🏵️🌹

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 8 Ekim 2019 at 09:57

      Günay Hanım çoook teşekkür ederim düşüncelerinizi paylaştığınız için 🤗
       
      Videonun linkini özellikle yazmamıştım çünkü bu hedef göstermek olacaktı. Fakat yazıyı okuyan arkadaşlarımdan öğrendiğime göre bahsettiğim videoyu birçok farklı hesap paylaşmış. Birisi Internet’e bir bomba bırakmış ve bu bombanın ne kadar tehlikeli olduğunu, fikre ne kadar zarar verdiğini anlayamanlar da onu kendi hesaplarında, akıllarınca “Kadına Karşı Şiddet”e karşı durduklarını göstermek amacıyla paylaşıyor.

  • Yanıtla Ilgın Cenkçiler 8 Ekim 2019 at 20:29

    O kadar güçlü ifade etmişsin ki kalemine sağlık 💜 Ne kadar üzücü ki toplumsal mesaj vermeye çalışan (kaldı ki yapamamış) bir firmasın ve muhatap almamayı marifet görüyorsun. Yazık, yazık…

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 9 Ekim 2019 at 15:29

      Şu dünyada tanıdığım/tanıyabileceğim en naif ruh, seni çoook seviyorum.

  • Yanıtla Şirin Ceren 9 Ekim 2019 at 15:18

    Kadına şiddet önlenemez, bu sadece evde eş tarafından uygulanan bir şey değil. Toplum bunu kabul etmiş. Talihsiz bir olay yaşamıştım haftalar öncesinde. Hâlâ canım yanıyor.
     
    Kurtarır biri diye çığlık çığlık o merdiven boşluğunda, sesim yabancı. Kimse yok, ordalar izliyorlar ama kimse yok.
     
    Ne cinsel saldırı, ne fiziksel, ne ruhsal… İnsanlar hepsine alışmış. Hatta kanunlar bile, ahlâk bile, hatta az kaldı ben bile alışacağım. Artık hissettiğim tek sey korku.
     
    Ama sevindim; yazmaya cesaret edişinizi sevdim, yok sayılan bu durumun var olduğunu söylemenize sevindim. Yüreğinize sağlık.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 9 Ekim 2019 at 15:27

      Şirin, yüreğim sıkıştı okurken. Ne diyeceğimi bilemiyorum, zaten teselli edebilecek bir cümle olduğunu da düşünmüyorum. Bunu yaşadığın, yaşaman engellenebilecekken durdurulmadığı için çok çok üzgün olduğumu söyleyebilirim. Ve ne kadar “korkuyorum artık” desen de inanılmaz güçlü bir kadın olduğunu düşünüyorum.
       
      Paylaştığın, birçok başka kadının da sesi olduğun için çok teşekkür ederim.
       
      Biz birbirimizi korumak zorundayız; başkası için harekete geçemediğimiz sürece hep beraber bu cehennemde yanmaya devam edeceğiz…

  • Yanıtla Yüksel Akcum 11 Ekim 2019 at 09:15

    Kadın sorununu derinlemesine irdeleyen kaç kurum var sosyal olma anlamında?
     
    Kadın kendini yeni yeni ifade etmeye başladı ancak siyasal yapı mevcut düzende en üst seviyeden kadını ötekileştirdi bir tek taşa eş tuttu. Kadınlar buna dur demedikçe değişim olmayacak.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 11 Ekim 2019 at 10:36

      Ben kendi adıma gönül rahatlalığıyla “dur” dediğimi söyleyebilirim. “Kadın” sorununun gerçekte ne kadar derinlere indiğini, algılarda normal olarak kabul edilenlerin aslında ana sorunu oluşturduğunu devamlı anlatıyorum. Cirmim nedir bilmiyorum ama ben ateşi yakıyorum. Işık, gücü yettiğince aydınlatsın.

  • Yanıtla Ferit Sağlam 23 Ekim 2019 at 02:24

    Kaş yapayım derken göz çıkaran insanlara o denli alışık ki bünyem; artık bu minvalde hiçbir şey kolay kolay şaşırtmıyor beni. Sosyal medyada zaman zaman benim de içine düşebildiğim bir tuzak aslında bu bir yandan: İçeriğin tamamına vakıf olmaksızın, benzer dünya görüşünde olduğumuzu bildiğim insanların paylaşımlarını yekten beğenip, sonra okumak.
     
    Bu hikayedeki en büyük sorun sanki sembolizmanın yanlış seçimi kaynaklı ve bu durum bir çuval inciri berbat etmiş zannımca.
     
    Doğru bildiğini, eğip bükmeden, direkt söyleyebilen insanların varlığıysa, özellikle çağımızda çok önemli. Ancak bu yolla, diğer güruh kendini sorgulamaya başlayabilir ve neticede aklıselim kazanabilir diye ümit ediyorum.
     
    P.S: TV’de sıkça dönen ve kadına şiddet göstermesi halinde dünyanın kendisine zindan edileceğinin (ülkemin konjonktüründe reel örneğine maalesef pek rastlandığını düşünmesem de) imgeleminden oluşan 15 saniyelik kamu spotu, sanırım çok daha başarılı bir çalışma. Fiili şiddete maruz kalan bir kadın gösterilmeden ve bir erkek gözüyle bakıldığında…

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 23 Ekim 2019 at 12:59

      Feritcim ne güzel ne kadar detaylı bir yorum, çok mutlu ettin beni 🤗 Ufak bir yazı da sen yazmışsın konu üzerine 😉 Çoook teşekkürler.
       
      Sevgiler

  • Yanıtla Atakan Balcı 1 Kasım 2019 at 12:42

    Tüm cinsiyetlerle el ele biçimde toplumca, cinsiyet eşitliğine “karşı” savaşım veriliyormuş gibi duyumsuyorum sıklıkla kendimi. Senin gibi, benim gibi bu konuda “eşitliği” gerçek anlamda savunmayı deneyen kaç kişi var, bilemiyorum doğrusu. Bir yandan cinsiyet eşitliği eylemlerine erkekleri sokmayanlar, bir yandan da “kadın” konulu ve hiç “kadın” konuk içermeyen bir tartışma yürütenler. Son söylediğim daha geçen gün “merkez” kabul edilen haber kanallarından birinde gerçekleşti. Senin verdiğin örnek korkunç bir örnek. Ama bu örneğin korkunçluğunu görebilecek kaç kişiyiz? Yine de biz vardık, varız, var olacağız!

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 5 Kasım 2019 at 11:54

      Canım benim, ne kadar doğru tespitlerde bulunmuşsun.
       
      Eşitlik konusunun kadın ve erkek bir arada yürütülmesi gerektiğine yürekten katılıyorum. Bu yüzden gerçek anlamda yanımızda olan oldukça az sayıdaki erkeklerden biri olduğun için çok teşekkür ederim.
       
      Sevgiler

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan