Dünya çapında tanınan bir performans sanatçısı Şükran Moral.
Doğru bildiğini söylemekten korkmayan, farkındalığı ve duyarlılığı yüksek, özgür, asi bir ruh. Sansürlenmiş, olumsuz eleştirilerin odağı olmuş, yıpratılmış ancak yıldırılamamış bir eylem insanı.
İzlediğim her Şükran Moral performansından sonra aynı sözcükler dökülüyor dudaklarımdan; “Helal olsun!”
“Espulsa”
Şükran Moral erkek egemen toplumun dayattığı kuralların acısını derinden hisseden biri olarak baskıya hiçbir zaman boyun eğmedi.
Gitmeyi çok sevdiği açık hava sineması için “Kız çocuğusun sen, gidemezsin artık” dendiğinde çareyi erkek kılığına girmekte buldu. Henüz hayata dair bildiği pek az şey varken aile içi şiddet nedeniyle 18 yaşında evden kaçtı.
Ömrünün büyük bir kısmını İtalya’da geçirdi. Öğrenci olduğu dönemde İtalyan bir erkekle evlenmezse sınır dışı edileceğini öğrendi. Evlilik ve aile kurumuna olan inancı bir kez daha sarsıldı. Bunun üzerine üç erkekle birden evlendiği bir performans gerçekleştirerek durumu alaya aldı.
Yaşadıklarından yola çıkarak “Kovuldun, istenmiyorsun” anlamına gelen “Espulsa” adını verdiği işler üretti.
“Evli, Üç Erkekle”
En etkileyici performanslarından biri Mardin’in Yukarı Aydınlı köyünde gerçekleştirdiği davullu zurnalı geleneksel düğün oldu. Bu defa köy meydanında üç erkekle evlenen Şükran Moral, bekâretin simgesi olarak kullanılan kırmızı kuşağı erkeklerin beline taktırmayı ihmal etmedi. Kadının cinselliğiyle ilgili tabuları eleştirmekten geri durmadı.
Freud “tabu” kavramının “kutsal” yönünü açıklarken, aynı zamanda “tehlikeli, yasak, kirli” olduğundan bahseder. Peki kutsal olan aynı zamanda nasıl kirli ve tehlikeli olabilir?
Şükran Moral, “aile” kavramının dokunulmazlığının gölgesine yerleşmiş tecavüz, baskı, şiddet ve istismarın karşısında sessiz kalamıyor. Kadının ezildiği, hor görüldüğü, yok sayıldığı her yerde sesini yükseltiyor. Üç maymunu oynayanlara ateş püskürüyor. Sanatçı namus ve ahlâk kisvesi altındaki ikiyüzlülüğün karşısında dağ gibi dikiliyor.
Sen sussan, ben sussam… Kim konuşacak?
“Türkiye’ye Hoş Geldiniz”
Çocuk gelinlerin dramını gözler önüne serdiği, tüyleri diken diken eden enstelasyon ve video çalışması hafızalardan silinmeyecek işleri arasında. 2014 yılında gerçekleştirdiği sergide, çocuk gelinlerin yer aldığı videoyu izleyebilmek için gelenlere diz çöktürdü; özür diletir gibi. Acı gerçeklere yüz çevirenlerin ödemesi gereken ufak bir bedeldi bu yalnızca.
Duyarlı sanatçı her defasında sanatıyla izleyiciye okkalı bir tokat atıyor. Kendinizi acının tam ortasında buluyorsunuz. Konfor alanınızdan çıkmaya zorluyor sizi; görmezden gelinen hayatlara şahitlik etmeye mecbur bırakıyor.
Evlilikle birlikte kadınların köleleştirilmesi, erkeğin malı olarak görülmesine karşı çıkıyor. Eşitliğe hayatını adayan sanatçı, kadınların kendilerini gerçekleştirmelerini istiyor. Onu en çok ataerkil düzeni meşru kılan hemcinsleri yaralıyor belki de.
“Satılıktır”
Şükran Moral performanslarını beklenmedik mekânlarda gerçekleştiriyor. Akıl hastanesi, hamam, mezbaha, morg ve genelev sanatçının sıra dışı tercihlerinden.
Güncel toplumsal sorunlara dikkat çeken sanatçı, performanslarında kendi varlığını ortaya koyuyor. Sanatsal üretiminin merkezinde olan bedeni ifade aracına dönüşüyor.
Yapıtlarıyla izleyiciye rahatsızlık vermekten çekinmeyen Şükran Moral, bu sayede zihinsel uyarım yarattığını dile getiriyor.
Ses getiren bir diğer çalışması 1997 yılında Yüksek Kaldırım’da gerçekleştirdiği, genelev anlamına gelen “Bordello” isimli performansı oldu. Genelevde çalışan bir kadın kılığında, üzerinde “Satılıktır” yazan bir kağıt ile yoldan geçenlerin ilgisini üzerine topladı. Kadının metalaştırılmasını, aşağılanmasını ve değersizleştirilmesini eleştirdi. Kendi tabiriyle bir “sanatsal deşifre performansı” gerçekleştirdi.
Performansı gerçekleştirdiği mekânın önüne “Çağdaş Sanat Müzesi” yazdı. Sanat müzelerinin genelevle ortak bir özelliklerini yansıtıyordu; erkek bakışının nesnesi olan kadını.
Şükran Moral ile Tabuları Yıkmak
Korkusuz mu? Hayır, o da korkuyor bence. Doğru bildiğini söylemekten değil de adaletsiz düzenin değişmemesinden. Sağlam duruşu ve sergilediği özgüven ise başkalarını korkutuyor.
Kıymetli sanatçımızın toplum tarafından anlaşılması, dile getirdiklerinin ve tartışmaya açtıklarının hazmedilmesi kolay olmuyor ve olmayacak da. Değişimin sancılı bir süreç olduğunun bilincinde olan Şükran Moral her türlü zorluğa rağmen asla pes etmiyor.
Hayalini kurduğu ve uğruna savaş verdiği toplumda tahammülsüzlüğün, kenara itilmiş bireylerin, ötekileştirilmiş grupların yeri yok. Farklılıklara saygı duyan ve kucak açan, tabuların olmadığı, kadın ve erkeğin bir arada eğlenebildiği bir toplum var. Sözde değil, özde eşitlik üzerine kurulmuş değerler sistemi.
Türkiye’de performans sanatının öncüsü olduğu, her daim konuşma cesaretini gösterdiği için kendisine şükran borçluyuz.
Pelin Erem
Editör Notu:
Dergimiz yazarlarından Zeynep Mete‘nin bu yazının konularından biri olan çocuk gelinler üzerine kaleme aldığı öyküsüne göz atmak isteyebilecek okurlarımız için linkini ekliyoruz: Ruh Üşümesi
15 YORUMLAR
Her zamanki etkileyici üslubunla sanatçıyı ve sanatını bizlerle buluşturdun, teşekkürler.
Annecimmm çok teşekkür ederim <3
Hayran oldum Şükran Moral’a ve protest duruşuna. Ne kadar haklı bir isyan ve ne kadar etkileyici bir ifade yöntemi 👏🏻👏🏻👏🏻
Ve sen sevgili Pelin ne kadar harika bir iş yapıyorsun okurlarımıza böylesi olağanüstü sanatçıları tanıtarak. Dergimizde yazdığın her yazının ardından yeni bilgiler katıyorum dimağıma. Hep yaz kuzum 🙏🏻😘
Didem ablacım çok teşekkür ederim güzel sözlerin için. Şükran Hanım’a hayran olmamak elde değil <3
Gerilla Kızlar gibi Şükran Moral yazını da çok ayrı bir gözle okudum Pelin’cim.
Patriarkal düzene ses çıkarmak başka ama bunu bir de sanatla yapabilmek bambaşka. Bu anlamda Şükran Moral’ın cesur, gözünü budaktan sakınmayan duruşuna ve bunu sanatına yansıtmasına hayran oldum. Ve tabi her zamanki gibi senin harika aktarımın ile de ortaya su gibi okunan bir kültür & sanat yazısı çıkmış.
Kalemine sağlık canım 👏👏👏👏
Beril ablacım çok teşekkür ederim güzel yorumun için. Şükran Hanım gerçekten hayranlık uyandıran bir sanatçı <3
Bu yazıdan önce varlığından haberim yoktu. Kötü bir eğitimin ürünleriyiz ne yazık ki. İkiyüzlülüklerimize, sahte yaşamlarımıza, travmalarımıza ayna olan böyle bir insanı tanıttığınız için sonsuz teşekkürler.
Yazınızdan sonra bir röportajını izledim:
– “Çocuk gelinlerle evlilikler, evlilik adı altına gizlenmiş tecavüzlerdir.”
– “Bizim erkeklerimizle Norveç erkekleri arasında bir fark yok. Kimse doğuştan kötü olamaz. Farkı yaratan eğitimdir.”
– “Kadın için ölürüm, mölürüm diye arabesk dinliyorlar. Ondan sonra gidip kadın dövüyorlar, kadın öldürüyorlar. Bu korkunç ikilemler tamamen yetiştirme tarzından.”
– “Beş yüz liraya Suriyeli küçük kızların satın alınıp evlenildiğini biliyorum. Kadınlar o kadar metalaşmış ki beş yüz lira verip bir köle alıyorsun.”
– “Göçmenler çağımızın köleleridir.”
– “Haksızlıklara dikkat çekmek için üç kişiyle evlendiğim performansı yaptım.”
– “Yüksek kaldırıma gittim. Bir sanatçı olarak kadınların bir seks kölesi yapıldığı yeri deşifre etmek istedim.”
– “Yüksek kaldırımda kanserden bir göğsü alınan kadın çalıştırılıyordu.”
– “Burada çalıştırılan kadınlar asla orada çalışmayı seçmiyor. Günlerimiz hoş geçsin diye bu aptalca liberal saçmalıkları maske yapmayalım.”
Ben teşekkür ederim, paylaşmış olduğunuz cümleler tam da bahsetmiş olduğum o okkalı tokatı atıyor insanın yüzüne.
Sevgili Hüseyin,
Bu değerli katkın için sana da çok teşekkürler. İnsanın gerçekten Şükran Hanım’ı daha da çok okuyası, izleyesi geliyor…
Umarım biyografi tadında uzun bir söyleşi de okuma fırsatı buluruz Sen ve Ben sayfalarında.
Selamlar, sevgiler…
Ne güzel olur! 🙂
Pelin, harika bir yazı olmuş. Sayende Şükran Moral’le tanışmış oldum. Kalemine sağlık!
Çok teşekkür ederim, ne mutlu böyle güzel bir tanışmaya vesile olmak 🙂
Pelin, yazıya ve anlatımına bayıldım. Şükran Moral’ı bu yazı sayesinde tanıdım ve ilgimi çekti. Sanatının çıkış noktası beni büyüledi.
Çok teşekkür ederim, aynı büyülenme hissini ben de yaşamıştım. <3