İktidarın yaşanan deprem karşısında elinin kolunun bağlı kalması, en hızlı şekilde getirmesi gereken yardımı yerine ulaştıramaması, çaresizliğine bahane bulmak amacıyla icat ettiği “yüz yılın felaketi” üzerinden 3 gün geçmişti. Her yerde bir can pazarı, her yerde acı ve endişe, her yerde bir uğultu, feryat…
6 Şubat 2023, saat 04.17’de Kahramanmaraş Pazarcık’ta 65 saniye süren 7.7 şiddetinde bir deprem olmuştu. Her yer toz duman, yer gök birbirine karışmış. Yeraltı tanrısı Telepuni uyanmış, 65 saniye icinde karanlık dünyanın tüm ruhlarını, ölüm tanrısı Santa’yı ve onun zebanilerini yukarı çağırmıştı. Zebaniler, ellerindeki…
Arkeoloji müzesinde Profesör Berutti’yi kutlamak üzere gelenler arasında Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürü Profesör Sema Işık ve iş adamı, Anadolu Kültür Mirası Koruma Derneği Başkanı Ulvi Işık da vardı. Yıllardır Didem Hoca ve Berutti ile arkadaş olan bu çiftten Ulvi Işık, Berutti’yi kolundan tutarak, “Akşama…
İstanbul Arkeoloji Müzesi toplantı salonunda, "Anadolu Medeniyetleri" hakkında yapılan panelde, İtalya'dan gelen Roma ve Bizans tarihi uzmanı, profesör Giullo Berutti, bir bardak su içtikten sonra konuşmasına Türkçe başladı. Herkesi selamladı ve buraya davet edildiği için teşekkür etti.…
Yıllar ne çabuk geçti; 50’li yaşlara geldim bile. Hayatım boyunca İstanbul içinde yaşadım. Finans sektöründe yıllarca stresli bir iş hayatım, başarısız bir evliliğim, birkaç başarısız da birlikteliğim oldu. Bu kadar başarısız ilişkinin yanında, oldukça başarılı bir iş hayatı ve sosyal çevre kurdum. Belki bugün…
Bembeyaz bir yatak odasının açık penceresinden Bostancı, Maltepe, Dragos manzarası ince bir sis arkasından silüet olarak görülüyordu. Deniz öyle lacivert değil de buzlu mavi rengine bürünmüştü. Sonbahar mevsiminin soluk renkleri uçuşan beyaz beyaz martılar ile pastel bir tablo olarak penceredeki görüntüyü tamamlıyordu.…
"Ceyda neredesin?" diye seslendi Nazmiye. Odasından cevap veren Ceyda'ya "İstanbul’a gitmeden önce Facebook ve Instagram hesaplarımı açacaktın, unuttun mu? Ben anlamıyorum bu işlerden. Nerede yemek yediğini; kiminle, nereye gittiğini oralardan görürüm en azından" diyerek yüksek sesle konuşmaya devam etti Nazmiye.…
Pazar günleri hariç her sabah saat 8.00’de bu kafeye geliyorum. Küçük bir kafe fakat tüm yazar ve yayıncı tayfası, gün içinde buraya mutlaka uğrar. Öğlen yemeği sonrası ve akşam altıdan sonra yer bulmak imkânsızdır. Ben emekli bir yazar olduğum için sabah sekiz oldu mu…
Ne biçim başlık bu, öyle değil mi? “Böyle şey olur mu? Demokrasi olmadan cumhuriyet mi olur” diye gelen soruları duyar gibiyim. Boşuna bu köşenin başlığı “Retorik Sorular” değil 😉 Makalelerimi yazacağım bu ana başlığı “sarışın” olan baş editörümüz de beğenmişti 😁 Haklısınız, demokrasi olmadan…
Bu öykü yazma işlerine bulaştığım günden beri insanları daha fazla gözlemliyorum. Neden yaşadıklarının farkındalar mı? Bu dünyaya gelme sebeplerinin ne oldukları hakkında bilgileri var mı? Mutlular mı? Cinsellik sorunları var mı? Eskiden beni ilgilendirmeyen bir sürü şeye dikkat eder oldum işte. Bir de konuyu…