Vazgeçip giderken, fırtınaları peşimde, eteğimde sürüyerek, dudaklarımı ısıran martılar, dulaklarımı ısıran çığlıklar, içimden yükselen öfkeyi, hıçkırığı kim duyar? Kim bilir, gülen yalancı dudaklarımın ardında zehir kusan nefesimi, ellerimi kelepçeleyen bu özlemi?…
Bazen yazdıklarımı hatırlamıyorum. Nasıl hapsettiysem kendimi içime, deli gibi içmeden dökemiyorum. Cehennemin kapıları, arkadaş, her dakika açılmaz. O Lucifer var ya o Lucifer, Boğaz’da sandala atılmaz.…
Gör de gözüm. Görme. İnanma yüzüm. Sesim duymasın seni. Yalanların çok Uzaktan seslenen biri gibi. Kedilerim ayaklarımda, gözyaşlarımı sindiriyorlar, ağlayarak benimle.…
Sana sonsuzluğu, sana ölümsüzlüğü vaat ediyorum. Sana gittikçe yükselen, hiç inmeyen bir nefes vaat ediyorum. Sana senden öte olanı, içinde çağlayanı seriyorum. Sana hep gülen bir çocuğu, hiç ağlamayan bir kadını, hiç solmayan bir çiçeği sunuyorum.…
Kimse olamaz yarama merhem, benden gayrı. Bilirim, bilirim de… Hep o salak masallar mevzusu. Bir bakış ki gözlerimin içine, bir gülüş, bir tutuş. Bir yalan, bir süzüş. Bir aşkı, bir düzüşe döndüren o çamur döngüde kaybolur giderim. Bilirim, bilirim çare benim çünkü hasta benim,…
Bir Gece Yarısı | Yine, Yeni, Yeniden İnsan kendini kaç kez aldatır? Nasıl bir yalnızlıktır bu? Nasıl bir arayış? Nasıl bir serzeniştir her dönüşte çarptığım? Nasıl bir çaresizlik; nasıl bir sızıdır, bitmez? Ağlamak ağlanmaz, kızmak kızılmaz; sessiz sedasız kabulleniş bu. Bu ancak bir mutlak…
Sen geldin. Ben buradaydım. Sabah mıydı ki? Belki bir akşamüstüydü. Belki gece. Yıldız mıydı ortalık, güneş miydi ısıtan, neydi? En büyük üzüntüm ısınan, yanan ellerimi kendim yerine sana uzatmamdır. Ne aşk yaşattım kendime senin nezdinde. Yandım, yandım, döndüm yine yandım. Adın geçmeyen tek nefesim…
Başka başka gözler Süzer bedenimi Kafalarında ince sorular Bu kadın bana verir mi? Olsa n’olur? Olmasa n’olur? Geç bunları Geç kardeşim, canım ciğerim Geç Yürü, dön önüne yürü Durmak geri kalmaktır Yürü Mehtap Uğur…
Öyle Çıplak Gel Gel de gör yalnızlık ne Bir güçlü görünme sevdası S.kti.imin dünyasında Yalnızlık öyle ağır Sanki sana değil Yalan Hepsi yalan Ben ne kadar çıplaksam Sen o kadar Ben ne kadar haykırırıyorsam Sana Hayata Boğaza Kahpe İstanbul’a Hepsi yalan Öyle isyan Öyle…
Neresi Acıyan? Kendi nefesimi izliyorum Usul usul iniyor, kalkıyor göğsüm İçini merak ediyorum İniyor gözler Arterlere, kapaklara Bu mu acıyan? Neresi Bekleyen Gözleyen, özleyen, özleten? Çılgınca atan kanı oradan oraya Bekleyen kim? Usul usul nefesler İner kalkar ciğerler Soluksuz Kim, kimsin? Mehtap Uğur…
Yalandan Elbise Bir dolu elbisem var dolabımda Anne Kadın İş Evlat Senin? Ya senin? Çıplak kalsam yanında Çırılçıplak Sade ben olsam Yıkasam güzel yüzünü çıplak yalnızlığımla Taşıyabilir misin? Dayanabilir misin? Sen, Sen güzel insan Neresindesin? Tutabilir misin Annenin dizinden Babanın Komşunun ötesinden Elimi? Mehtap…
Gönülden kopan bir sonbahar yaprağı. Usul usul süzülüyor. Seyrediyorum. Güneş sıcak. Yakıyor yüzümü. Kılım kıpırdamıyor. Yakıyor. O yaprağın bir adı var elbet. Gidişini izliyorum. Bırak rüzgarı, en ufak bir esinti bile yok. Kımıltı yok. Kendi halinde, kendiliğinden kopup, yaprağın hafifliği, yükünün ağırlığıyla aşağıya, toprağa,…
Boşluk Salınan boş bir salıncak Baş dönmelerine gebe Mide bulantısı ve fenalık hissi Dön dolaş, kaç gel Aynı yerdesin Yüksel, umutlan, gülümse Müjdele herkese Dön Aynı yerdesin Oku, çalış, kız, kıskan Durma, bir ümit Aynı yerdesin Boş, fenalık hissi Baş dönmesi, kusma Buradayım Umut…