Her şeyden önce bu bir “fiziksel sağlık yazısı” değildir, hem de hiç.
Ekmek yemeli
Bir de derler ki “Yok efendim, ekmek yemeyiniz, ekmek şöyle zararlı, ekmek böyle zararlı.” Gerçekten öyle mi? Ekmek mi zararlı, yoksa sırf ekmekle beslenmek mi? Ekmek mi zararlı, yoksa ülkede neredeyse yok olmuş olan doğal buğday (ki yavaş yavaş ekiliyor olsa da çok pahalı genellikle unu, buğdayı da pahalı; fırıncının suçu yok ki) yerine glüten deposuna çevrilmiş yeni buğdayları fırıncılara, yurttaşlara, çiftçilere dayatanlar mı? Asıl konu bu değil tabii ama yine de daha çok fırın ekmek yemeliyiz, hem de çok!
Toprak Ana
Yukarıdaki gibi, toprak ananın bize verdiği doğal ya da değil buğdaydan mı söz ediyoruz canlar? Toprak, anadır; Gökyüzü, baba. Ve göğün korumasının altında, toprağın üzerine basa basa yaşarız da gıkı çıkmaz anamızın. Yine de her gereksinimimizi sağlar göğün ışığıyla, sıcağıyla, yağmuruyla beslenerek ve her gereksinimimizi üzerinde karşılarız bizler de, yine gıkı çıkmaz, gülümser ara ara bize. Bazen kızar gibi gelir bizlere ama bu kızmaların bir kısmı onun doğasının bir parçası olsa da çoğu bizlerin suçudur, ne ettiysek biz ettik Toprak Ana’ya, Gök Baba’ya. Anadır bağışlar, dedik ama kendi türümüzden olanlara bile ettiklerimizden sonra…
92 yaşındaydı
92 yaşındaydı Hanım Ana, “Hanım” idi adı ve o adla yaşadı belki de adın sorumluluğunu taşımanın zorluklarını omuzlarında duyarak, kim bilir? 92 yaşındaydı ve gündüzleri elindeki üçlü işareti göstere göstere, kasıla kasıla yürüyen, hamâsetten başkasını konuşamayan 20’li yaşlarında bir utanmaz türüdü (7 Mart’ta yazıldı bu yazı, Artvin günü! Artvin’de kızıldığında söylenen bir sözdür türüdü/turudi/türüt!) 92 yaşındaki Hanım Ana’ya şehvet duydu, gereksinmesini diyeceğim ama, iblisliğinin gereksinmesini karşıladı, öldürdü bıraktı Hanım Ana’yı.
Affet
Utanması olan kaldıysa utansın! “O da mini etek giymeseymiş!”, “O saatte dışarıda ne işi varmış?”, “Kadın mı kız mı bilmem?!”, “Kızlı-oğlanlı…”; öyle mi? Mini etek mi giyiyormuş evinde 92 yaşındaki Hanım Ana? Gece gezmesine mi çıkmıştı 92 yaşındaki Hanım Ana? Kadın mıydı, kız mıydı Hanım Ana? 90’lı yaşlarındaki arkadaşlarıyla kızlı oğlanlı partide miydi Hanım Ana?
Evinde oturuyordu kendi kendine Hanım Ana!
Daha çok fırın ekmek yemeli, hem de çok! Fırıncının suçu yok, o da elinden geleni yapıyor, eminim ve ciddiyim ama ne etsin yurttaş da! Bulabilirse yiyecek o da ekmeğini ama vicdan!… Vicdan hangi ekmekle gelişir, yetişir?
Ah Toprak Ana, ah Hanım Ana! Bir kadına yardım etmeye çalışan o oğlan ceza aldıktan sonra kimse kimseye yardım da etmez oldu çoğunlukla. Affet bizi!…
Sevi ve ışık ile, kaldığı kadarıyla!…
Atakan Balcı
4 YORUMLAR
Canım Atakancım, gurur duyuyorum arkadaşın olmaktan, aynı dergide yazıyor olmamızdan. Nasıl güzel bir anlatım; simge ve gerçeği iç içe aktarmışsın. Bayıldım 👌🏻
“Kadın” konusundaki daimi duyarlılığın ise “eşitlik arzu eden”, “düzenin yanlış olduğuna inanan” erkeklerin varlığına umudumu arttırıyor. “Yanlış” olanı kadın ve erkek birlikte düzelteceğiz, inanıyorum buna. İyi ki varsın.
Sevgiler canım 🤗
Çok yorucu bir ortam ama teslim olunca yitirirsin savaşımı yalnızca. Umut var ya da yok ama bizler varız, var olacak ve umudu doğuracağız.
Sevgiler canım, teşekkürler!…
“Toprak Ana” nazlanmaz, yüksünmez, karşılıksız verir de verir. Onun için “ana”ya benzetilmiştir. “Cennet annelerin ayaklar altındadır” buyurdu kutlu peygamber. Biz sakız çiğner gibi tekrarladık dıurduk; “Nereyi, neyi işaret ediyor?” diye düşünmedik. Akıl dumura uğradı.
“… O aklını kullanmayanları pisliğe mahkum eder.” – Yunus Suresi, 100. Ayet
Olanlar bunun tezahürüydü.
Değerli hocam ne güzel hatırlatmışsın. Belki kafalara dank eder. “Biz” olmaya ve birbirimizden emin olmaya ne çok ihtiyacımız var.
Saygılar
Güven, en çok da karşılıklı güven yara aldı mı o toplumu ayakta tutmak fazlasıyla zorlaşır. Öyle değil mi? Çok teşekkür ederim yorum ve değerli anımsatmalar için hocam!