“Canım, bi’ tanem, görüşmeyeli bir haftanın içinde neler oldu bilsen?” “Seni de hiç boş bırakmaya gelmiyor kuzucuğum. Ne gülüyorsun, gül hadi gül de rahatla, senin sinirlerin…” “Ay, ay durduramıyorum kendimi.” “Ah yavrucuğum, akıllı kadındın, ne oldu sana böyle? Şaka şaka. Hadi istediğin gibi gül,…
Gökyüzünü delip geçen bir ışık gemisinin içindeyim. Sarsılmadan yükseliyoruz. Camdan gelen yansımalar gözümü alıyor. İsteğim algılandı, tiz bir sesle açıldı kapı. Bana ayrılan bölmeye geçiyorum. Koltuk, kulaklık ve düğmeler. Hepsi beni bekliyor. Hiçbirine yabancı değilim. Küçük bir kutlama mesajı beliriyor ekranda. Hoş geldin kendi…
ASLI, yataktan kalkar kalkmaz komidinin üzerini düzeltmeye girişip sonra vazgeçti. Mutfağa doğru yürürken girişe astığı aynada kendisine dil çıkardı. Nedense bu aynaya her baktığında karşı dairede oturan yazar arkadaşını hatırlıyordu. Salonda açık kalmış müzik sesine doğru ilerledi. Müziği kapatıp telefonundan sabah saatleriyle uyumlu Gandharva…
Suyun yüzeyinde canlanan ışık yansımalarının belirginleştirdiği dalgacıklarla gittikçe gümüşi bir yüzeye dönüşüyor deniz. Her bir su zerresi hiç durmadan oynaşıp, yanıp sönüyor. Su ve ışığın ahenkli birleşimiyle görünür oluyor hayat. Sessizleştikçe göğsümdeki nefes daha çok anlıyorum yaşadığımı. Işığın gücüne yenik düşmüş dalgalara gözlerimi ekiyorum.…
Merdiven basamakları onlar, değil mi? Ne kadar değişik. Gerçekten bunlar merdiven basamakları. Üzerlerine basarak iniyorum. Bir sağ ayak, bir sol ayak. Ah! Affedersiniz kusura bakmayın görmedim. Günaydın! Günaydın Efendim! İyi yürüyüşler. Tanıyorum onu. Yüzü hiç yabancı değil. Betonun üzerindeki delikler gibi. Bir sağ ayağım,…
Bankadan çıkarken duvara asılı fotoğraflara takıldı gözü. Gülümseyen yüzler vardı, onlara baktı bir süre. Çıktığında yavaş adımlarla yürüdü, acelesi yoktu. Vitrin camlarında oldukça büyük, sarı, yuvarlak bir emoji gördü; gülen yüz. O da gülümsemeyi denedi ama yapamadı. Yola devam etti. “Merhaba, Halil Ağa.” “Kim?…
Bir incirin bana rehber olacağı aklıma gelmezdi. Rehber dediysem bir çeşit yol gösterici anlamında. Nereye gideceğimi bilmezken bir elin, elimi tutup beni bir yere götürmesine benzer bir durum. İnciri buzdolabından çıkarıp elime aldığımda ikimiz de (!) bundan habersizdik. Olgunlaştıkça çatlamış kabuğunun arasından tatlı suyu…
Vakti gelince olur her şey. Tırtılın kelebek olması gibi zamanını bekler yaprağın ömrü. Beni aramaz oldu, bak telefon da açmadı günlerdir. Yüreğim titrek bir kuş kanadı. Bir şeyler değişti, değişiyor. Hiçbir şey aynı kalmıyor gülüm. Dağlar bile ayrılıyor birbirinden. Denizler kavuşuyor. Yerin üstündekiler altındakiyle…
Kalbimin tam direğinde, ışıkların telaşları dayanılmaz bir sevgiyi ellerinde tutuyorlar. Bana ulaşmaları an misali. Çiçeklerle bezediğim ruhumun en ince teli gülümserken ağlıyor için için. Unutulmanın burukluğu ah! O çoşkulu sevinçlerimin. Unutulmanın burukluğu çoşkulu sevinçlerim.…
Genç adam elindeki mikrofonu arkasında duran arkadaşına verirken bir saygı gösterisinde bulunmak ister gibi öne doğru eğilerek kıza gülümsedi ve “Hayır, tabii ki bitmedi” diye karşılık verdi. “Konuşmayı kesmek istemezdim ama belki devam ederken daha serin bir ağaç altı bulabiliriz diye düşündüm” dedi ve…