Feminizm ve Kadına Şiddet Sentez

Yedi Kocalı Fazilet

7 Ocak 2022

Öykü: Yedi Kocalı Fazilet | Yazan: Özge Can

🎶

“Ey Tanrım bana ün tane, üç de yetmez beş tane beş de yetmez yedi tane ver ver ver ver ver Allah’ım ver!”
Sezen Aksu – Yalnız Kullar

Dertlerinizi unutmuş, kollarınızdaki bileziklerin şıngırtı sesi ile kahkahalarınızın birbirine karıştığı, kedinizin yumuşak karnında ellerinizi gezdirdiğiniz, saksınızda çiçeklerin göverdiği bir gün olsun sevgili dinleyenler.

Tek eksiğin koca olduğu bir dünyada Tanrı’ya el açıp sadece ve sadece onu dileyen şarkıyla programımızı açtık. Şarkının hikâyesini araştırdım biraz. Belki bilenleriniz de vardır. Güzide şehrimiz İstanbul’da Hürmüz adındaki tazemizin altı kocasının üstüne yedinciyi almak istemesiyle başlayan olaylar zincirini konu olan tiyatro eserinden kimler kimler etkilenmemiş ki? Film yapan mı ararsın, tiyatroda rol almak için saç baş yoluşanlar mı?.. Silsile hâlinde gelen bu dalgalanmaya müzik piyasası da dâhil olunca böyle muazzam bir şarkı çıkmış ortaya. Sizce neden bu kadar sevildi Hürmüz, sevgili dinleyenler? Siz bunu düşüne durun, ben de sizin için seçtiğim şarkıyı yolluyorum ardından.
 

🎶

“Erkekler de yanar hem de nasıl yanar yanmak çözüm değil bizi nikâh paklar.”
Nazan Öncel – Erkekler De Yanar

Döneminde dalgalanma yaratmış şarkılardan düşünmeye zorlayan anlamlar çıkartmaya çalışıyormuşum gibi olmasın sevgili dinleyenler. Bir önceki şarkımızdan devam edelim istiyorum. Düşündünüz mü neden diye? Benim fikrim var. Ekip arkadaşlarım pek ciddiye almasalar da fikrimi, ben onların “erkek!” bakış açısına yoruyorum bu durumu.

Başka bir hayâl dünyası açmıştır Hürmüz. Haremiyle meşhur olan kültürün içine tersten bir dünya hayâli kurdurmuştur. Empati kelimesinin dilde karşılığını bulmadığı zamanlarda kafalarına vurmadan yumuşak yumuşak güldürmüştür. Başkaldırı diyebilir miyiz? Belki. Neyse size bugün büyük büyük teyzem Fazilet’in Hürmüz gibi olmasa da yedi kocayla ömrünü geçirmesini anlatacağım. Eğlenceli mi, hüzünlü mü ona size karar verin.
 

🎶

“Yaylanmadan yürü, Yoksa günah bizden gider, Ye, ye, ye! Ye, ye, ye! Ye, ye, ye! Ye, ye, ye! Çıtır çıtır.”
Sezen Aksu – Seni Yerler

Fazilet teyzem on iki yaşındayken varıyor ilk kocaya. Adı ailede pek bilinen bir enişte değil. Üstüne yedi tane daha olunca kayıtlardan silinmiş. Sadece siyah perçemleri, bıyıkları olan, insan irisi biriymiş enişte. Fazilet teyzem beline ancak gelen ufacık bir kız çocuğu. İki yılda iki tane çocuk doğuran diğer çocuk. Kendine yetmeyen bedenine iki çocuk bir de kocanın yükü binince yerli yersiz bayılmaları peyda olmuş. O aralarda nasıl olduğu bilinmeyecek şekilde çocuklardan biri ölüyor. Öbürünü de bu bayılgan gelin öldürür diye Fazilet teyzemi babasının kapısına bırakıyorlar.

O zamanlar unvanı Dul Fazilet. Lanetin çevresinde kol gezdiği fikri hâsıl olmamış kimseye henüz. Tabii ki o yıllarda devlet nezdinde geçerli nikâh olmadığından kimsenin kaydında da değil Fazilet teyzem. Yedi kocadan biri böylece hane halkının kaydı da olmasa hiç olacak. Diğer çocuk ne olmuş derseniz o da çok sürmeden ölmüş. Lanetli Gelin unvanı enişte bey ailesinde nam salmıştır tabii o zamanlar.
 

🎶

“Yağmuru kim döküyor? Ünzile kaç koyun ediyor? Dayaktan uslanalı Hiçbir şey sormuyor.”
Şebnem Ferah – Ünzile

Şıkıdımlı hayat nasip olamamış Fazilet teyzeme sevgili dinleyenler. On beş, bilemedin on altı yaşında yine koca evi görünmüş; saçının perçemini kulağının ardına alıp bir elinde temizlik, diğerinde bebek bezi doğumda ölen karısının yerine bebeğe bakacak bakıcı/eş arası arayıştaki komşunun evine gelin olmuş.

Bu evde uzun kalmış biraz. Beş ila altı yıl arası bir şeyler. Hatırlayanlar der ki “Fazilet serpilmiş gelin olarak döndü baba evine. Gözüne bir ışık gelesiydi, biz ‘Ecinniler uğradı’ dedik ama Fazilet içimde ateş yanıyor diyordu.”

Kim bilir belki bilinmezlikte yol alırken kendi ışığını yakmıştı Fazilet teyzem. Kör karanlıkları aydınlatmak için. O kocadan da kurtulması bu ateş yüzünden olmuş. O enişte Bey de kasketini elinin içinde büzerek oturmuş aile büyüklerinin yanına “Günyüzü göstermez bize, sabiyi ateşe atmaya kalktı” deyip bir bohça, bir hırka bırakıp gitmiş. Burada yeni unvan eklemişler hemen adının başına: Deli Dul Fazilet.
 

🎶

“Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye, kimse bilmez, kimse bilmez.”
Mehmet Güreli – Kimse Bilmez

Sizde de merak uyandı mı dinleyenler? Ekip arkadaşlarımın gözlerinde meraklı bakışlar görmeye başladım. Sizlerden gelen mesajlar da farklılık gösteriyor. Dinleyicilerimizden Serpil “Böyle hikâyelerle kaplı Anadolu. Sırça köşklerinde oturanlar bilmez” diye mesaj atmış. Sevgili Serpil sırça köşkünde oturanlar diye bahsettiğin kimler bilemiyorum ama hepimizin ortak anısı var Anadolu’da. Anadolu biziz sevgili Serpil, hepimiziz.

Fazilet teyzemin üçüncü kocasına gelelim. Bu eniştenin adı var artık: Mustafa. Bir de resmi nikâh var. Mustafa enişteyi sevmiş de evlenmiş. Düğün de yapmış, gelinlik de giymiş. İki tane de çocuğu olmuş. Bunlar yaşayanlardan, ben tanıştım kendileriyle; İrfan amca ile Nedret teyze.

Talihi dönmüş Fazilet teyzemin. On yıl evli kalmış. Mutlu da olmuş. Anlatanlar “İlk kez başı dik o zaman yürüdü Fazilet. Ellerinden tutardı çocukların, göğsünü gere gere gezerdi” derlerdi.

Bu kez savaşa gönderileceği tutmuş Mustafa eniştenin. “Kore’de başkasını buldu, dönmedi” diyenler de olmuş ama bilirmiş Fazilet teyze, ölmüş kocası. İşte tam burada “lanet” eklenmiş unvanına: Lanetli Deli Dul Fazilet.
 

🎶

“Ayan nedir, pinhan nedir, nişan nedir, şimdi bildim.”
Fazıl Say – İnsan İnsan

Böyle unvanla yeni koca bulmak zor ya Fazilet teyzem sadece “dul” unvanını sahiplenerek yeni arayışları kendi başlatmış.

“İki çocukla ortalarda kaldık, evlenmek isteyen varsa ben varırım” diye haber salmış konu komşuya. Artık baba evine dönecek durumu kalmamış. İki çocukla sığınacağı kapı da olmayınca yine koca evi görünmüş.

Almancı Murat enişte bu vakit çıkmış karşısına. Orada nikâhı olan Murat enişte burada nikâh kıyası yok, Fazilet teyzemin de Mustafa enişteden kalan maaştan olası yok; yine kayıtsız bir yola çıkmışlar. İki çocuk da Murat enişteden olmuş. Yılın üç ayını Türkiye, dokuz ayını Almanya’da geçiren enişte, oradaki iki çocuğunu da bırakmış Fazilet teyzeme “Buranın kültüründe büyüsünler, gelenek göreneklerimize göre yetiştir sen” deyip altı çocukla bırakmış Fazilet teyzemi.

O enişte yıllar sonra gelmiş, çocuklar büyüyünce. Hem Alman gelinden olanları hem Fazilet teyzemden olanları alıp Almanya’ya götürmüş. Bir daha da haber gelmemiş. Bu kez hem kocadan hem çocuklardan olan Fazilet teyzem “tövbe” der diye ummuş ailedekiler. Dememiş Fazilet teyze umudu kesince yeniden koca almış.
 

🎶

“Ben her bahar âşık olurum, rüzgâr olur, yağmur olurum, filizlenir anılarda gururum, taşar içimden ruhum.”
Levent Yüksel – Ben Her Bahar Âşık Olurum

Sevgili dinleyenler her bahar âşık olanlardan mısınız yoksa bir kere kapılıp gidenlerden mi? Fazilet teyzem ikisine de dâhil değil. Hiç âşık olmadan göçüp gitmiş. Beşinci kocasını ne aşktan ne de muhtaçlıktan almış. Alışkanlık denebilir ancak buna. “Can yoldaşı olsun bana, önüne bir kap yemek koyarım, öyle yanımda er olsun. Boşlukları çiçekle, böcekle dolduramıyorum” deyip almış. O zamanlar eve kedi/köpek alıp önüne bir “kap” yemek koymak alışılagelmiş alışkanlık değil tabii. Kocayı beslenecek canlı, nefesini yoldaşlık olarak adlandıracak kadar kadınlığını unutmuş biriymiş Fazilet teyzem.

Almış ve almasıyla toprağa geri vermiş. “Kalp krizi” diyen olmuş, “Laneti yakasını bırakmadı” diyen olmuş. Çokça dillendirilmiş ama kimsenin aklına gelmemiş “Bu kadın neden illa koca istiyor?” diye sormak. O zamanlar incelikli düşünceler gelmezmiş kimsenin aklına. Düz yaşamak ne kolay sevgili dinleyiciler. Nedeni, nasılı sormadan yargıya varmak, kesip atmak…

Hâlâ böyle düşünenlerle çevrili etrafımız, değil mi? Bakınca göremeyeceğimiz kadar gizli yerlerinde saklı incelikleri gösterince ne kolay etiketleniyor, ne kolay hırpalıyoruz.
 

🎶

“Artık beni asla yaralayamaz hayat eğer istemezsem.”
Sertab Erener – İncelikler Yüzünden

Sevgili dinleyenler ne çok kızmışsınız Fazilet teyzeme. Olayları dönemi içinde değerlendirmek lazım. Şimdinin günüyle elli atmış yıl öncesini değerlendiremeyiz. Kadının resmi nikâh dahi olmadan eş olması kişinin tercihinden çok ülkenin gerçeğiydi. Yalnız yaşamak “güçlü kadın” olmak kavramı her şeyin üstesinden kendi başına gelmek değil o zamanlar. Kocasına, çocuklarına, ailesine sahip çıkıp, çocuklarının anası olmayı başarmış kadın, maddi güçlüklere rağmen sessiz kalan kadın, başkasına giden, şiddet uygulayan kocasını kabul eden kadın; güçlü, makbul kadındı.

Elde edilen kazanımlara yaslanmayıp, daha fazlasını istemek elbette hakkımız fakat bir başkasının başka zamanda güçlüklerle var olma savaşını hor görmek hakkımız değil. Yine de anlayışınıza sığınarak Fazilet teyzemin hikâyesini bitirmek istiyorum. Anlatılmayı hak eden yaşamın dinleyeni olmayı tercih ettiğiniz için hepinize teşekkür ederim.

Murtaza enişte çocuklarının düğünü yapılırken yanında duracak vitrinlik eşe ihtiyacı olduğundan Fazilet teyzemle evlenmiş. Varlıklı insanmış. Kaybettiği eşinin hatırasına saygısından “Resmi nikâh isteme Fazilet” demiş. O da kabul etmiş. Bu artık ikinci bahardır deyip sessiz sakin yaşamlarında çocuklar evlendirilmiş, çalışan gelinin çocuğuna bakılmış, ihtiyaç bitince de “Çocuklar sen varken evime gelip rahat edemiyorlar Fazilet” deyip yol verilmiş.

Elinde bir valizle İrfan amcanın iki çocuklu memur maaşlı evine gitmiş. Şehir değişmiş, yollar gidilmiş, her şeye yer bulan gelin, Fazilet teyzemin valizini eve sığdıramamış. Yine koca kapısı görünmüş Fazilet teyzeme.
 

🎶

“Bak feleğin çemberinden, yolun sonu görünüyor.”
Cem Adrian & Musa Eroğlu – Yolun Sonu Görünüyor

Fazilet teyzem seksen dokuz yaşında öldü. İkinci baharın da ikinci baharı sayılacak yedinci koca Hasan enişte ömrünün son sekiz yılında rahat ettirdi Fazilet teyzemi. Çocukluğuma denk gelen ömrünün son yıllarında çekmeceden çıkan şekerlerle, anlattığı hikâyelerle masalcı teyze olmuştu bana. Beyaz yazmasının altında sakin bakan kataraktlı gözleriyle dünyanın pusunun aydınlığından daha iyi olduğunu düşünüyordu bence.

Siyah beyaz; sarımtırak kenarları zikzaklı kesilmiş ya da sepya fotoğraflarından bakan genç gözlerinden daha güzeldi son hâli. Bu kez kocası kendinden sonra öldü. Yanına defnettiler. Bu ayrılıktan sayılmaz artık.

Merak eden dinleyiciler için de Hasan enişte ile resmi nikâh yaptılar. Değişip duran soyadı ölmeye yakın yeniden değişti. Fazilet Ballı yazıldı mezar taşına. Babasından gelen soyadını kimse hatırlamıyor artık.
 
 
Özge Can
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

6 YORUMLAR

  • Yanıtla Cansu Kayış 7 Ocak 2022 at 23:09

    İnanılmaz keyifli ve bir o kadar da can kırıkları ile dolu enfes bir öyküydü Özgem, yüreğimden damlayanlarla dolup bizlere taşman dileğiyle…

    • Yanıtla Özge Can 8 Ocak 2022 at 09:08

      Teşekkür ederim Cansum, senin gibi destekçim olduktan sonra seve seve yazarım 💙

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 8 Ocak 2022 at 07:06

    Harika bir kadın hikayesi olmuş.. Geçmişin “güçlü kadın”ını öyle güzel resmetmişsiniz ki… Kelimelerin anlamlarını bile değiştiriyor zaman. “Kadın” kelimesinin anlamını da her geçen gün güncelleyecek…
     
    Sevgilerimle

    • Yanıtla Özge Can 8 Ocak 2022 at 09:12

      Teşekkür ederim Sevgi Hanım. Zamanla yaşanan değişimlerin daha olumlu yönde olması dileğiyle.
       
      Sevgiler 💙

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 8 Ocak 2022 at 14:54

    Ne kadar özlemişim kalemini 😍😁 Enfesti Fazilet’in hikâyesi 👌🏻 Bir de şarkılar… Her birini büyük bir keyifle dinledim . Ve elbette duygusal arkadaşın gene öyküyü okumayı ağlayarak bitirdi 🙈
     
    Ahhh hiç durmasın kalemin, hep anlat güzelim 🙏🏻
     
    ❤️❤️😘

    • Yanıtla Özge Can 8 Ocak 2022 at 15:14

      Canım benim çok teşekkür ederim. Ben de yazmayı, paylaşmayı çok özledim.
      Kavuşmak çok iyi geldi 😊
       
      Kadın hikâyeleri gerçekliğin içinden geçince kalbimize dokunuyor. Hassas kalpli arkadaşım 😊
       
      Desteğinle anlatmaya çalışıyorum canım benim 😘💙

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan