Ve bunların hepsini aldı. Neredeyse bir senedir birliktesiniz. İlk günlerde tek konu boşanacak olmasıydı, bugün geldiğiniz nokta ise Yeşilçam film repliği; evli olduğumu biliyordun. Adama bağırıp çağırman, ya da onu kıskandırmaya çalışman…” derken Dilara’nın fal taşı gibi açılmış gözlerini fark etti. “Evet, biliyorum bunu…
Meltem, “Öyle mi?” dedikten sonra bara doğru dönüp adama baktı. Fazla yakışıklı, diye düşündü. Yüzündeki sakal bile baby face’liğini gizleyememişti. Açık kumral saçlarını toplamış, bu da ağzının, burnunun güzelliğini iyice ortaya çıkmıştı. Barmenden gözlerini ayırıp Meltem’e dönü, “Fark etmemiştim” dedi. “Eminim her gece başka…
Ya bu “Ben de Ediz’i aldatacağım” durumu ne olacaktı? Arkadaşını çok iyi tanıyordu; bu tarz bir ilişki ilk anda intikam duygusunu tatmin etse, Ediz'in yerlerde sürüklediği kadınlığını ayağa kaldırsa da sonrasında Meltem'i çok daha derinden yaralayacaktı. Yıllarca duygusal açlık çekmiş kadınların, empati yüklü iki…
Heyecanla gözlerini açtı. Sevgililer Günü’ydü. Ortada bir sevgili yoktu ama etkili bir jestle bir kadının hayatına girmek için bugünden daha iyi bir bahane de yoktu. Öyle şatafatlı sürprizler de beklemiyordu; isimsiz ya da imzalı -hiç fark etmezdi İdil için- bir kartla sabah erkenden evine…
Orta Doğu ve Avrupa kültürü arasında sıkışmış hisseden her modern Türk kadını gibi umutsuzluğun ağır bastığı günleri onların da oluyordu işte. Göz göze geldiklerinde Esra “Aç NetFlix’i bir şeyler izleyelim. Tarikatlardaki tecavüzler, artan kadın cinayetleri, yolsuzluk, rüşvet değil de iki adamın birbirine aşkının ahlâkımızı…
Soluklarını tutmuş Meltem’in Dilara’nın sorusuna cevap vermesini bekliyorlardı. Gözlerini devirip başını onaylar şekilde salladıktan sonra anlatabilmek için duyduğu cesareti kadehinde bulacakmış gibi önce büyük bir yudum aldı şarabından, ardından hiçbirinin yüzüne bakmadan elindeki kadehe odaklanarak konuşmaya başladı. “WhatsApp’ı açtım. Şöyle hızlıca konuşmaları kaydırdım, göze…
Yalnızlıktan sıkılıp, Seher Hanımlara çok yakın bir yere küçük ama çok güzel bir çiftlik yaptıran Servet Hanım da 5 senedir çiftliğinde oturuyordu. Arka bahçede organik sebze ve meyve yetiştiriliyordu. İhtiyaçlarını karşılayacak kadar hayvanları da vardı. Sırf çocuklar sevsinler diye tavşan da besliyorlardı. Çocuklara nereye…
Ekim 'İyi ki burası bu kadar loş yoksa yine kızardığımı Gürkan görecekti' diye düşündü. Bir şey söylemeden kocasına gülümsedi. Ama zaten bir şey söylemesine gerek kalmadı. Onun gözlerindeki onayı alan Gürkan "Bu günlük bu kadar yeter. Biz çıkıyoruz" dedi.…
Yatak odası daha çok nostalji kokuyordu. Nikelajlı kocaman bir karyola ve ona uygun komodinler ve tuvalet masası. Duvarda boydan boya, üzerinde nefis bir sahil ve arkasında görünen bungalovları ile adeta odayı, deniz kenarındaymışçasına etkileyen bir tablo görünümündeki storları kaldırınca arkada kocaman bir giyinme odası…
Gürkan, sevgilisinin fularını bir süre kokladıktan sonra onu beyaz tişörtünün boynuna bağladı. Böylece hem teninde hissedebiliyor hem de Ekim’in parfümünün kokusunu duyabiliyordu. Derin düşüncelere daldı. Daha köprüye gelmeden uykuya daldı. Bir ara otobüsün durduğunu hissetti ama gözlerini açmadı. Kısa bir süre sonra hemen yanında…