Açık Pencere

Doğmadan Önceki Anlaşma | 2

3 Eylül 2021

Öykü: Doğmadan Önceki Anlaşma | 2 | Yazan: Şen Sevgi Erişen

 

İndeks

Doğmadan Önceki Anlaşma: Birinci Bölüm
Doğmadan Önceki Anlaşma: İkinci Bölüm
Doğmadan Önceki Anlaşma: Üçüncü Bölüm

 
 

Birinci Bölüm Özet

 
Yeryüzüne doğum yoluyla inmek isteyen bir erkek bebeğin, anne ve babasını seçmesiyle başlıyor öykümüz. Bu anlaşmanın maddeleri arasında onun meslek seçimi, şehirden taşınıp doğadaki bir yaşama geçmeleri, belli ölçüde ona sevgi göstermeleri gibi koşullarının yanında, orta derecede bir yanma deneyimi yaşama, belli bir süre ailesinden ayrı kalma; yurt dışına çıkma ya da anne-babanın boşanması yoluyla bir ayrılık yaşama ihtiyacını da öne sürüyor. Geçmiş hayatında geçirdiği bir kazadan dolayı bu kez arabayı ona vermek için istekli olmamaları gerektiğini hatırlatıyor.

Doğmadan Önceki Anlaşma‘nın can alıcı şartı da şu; Dünya’dan erken göçmek istemesi ve bunu onun bir yaşam programı olarak kabul etmeleri.
 
 

İkinci Bölüm

 
Yatağıma yattığımda bir süre uyuyamadım. Yatakta yalnızdım. Ellerimi yastığın altına sokup gözümü tavana diktim. Aklıma çocukluğumdaki görüntüler, sesler geldi. Annemi hatırladım. Beraber çektirdiğimiz fotoğrafın hikâyesini hatırladım. O fotoğrafta, elleriyle diktiği elbiseyi giymiştim. O an içimi nereden geldiğini bilemediğim bir korku, bir heyecan kapladı. Kendimi bir çocuğum olmuş gibi hissettim. Annem gibi bir anne olacağım geldi aklıma.

“Yo, hayır” diye söylendim kısık bir sesle. Sonra da gözlerimi yumdum bu düşünceden kaçar gibi. Biraz gevşeyince de uykuya daldım.

Bakın uykumda neler konuştum, neler yaşadım:
 
 

Doğmadan önce anlaşmam gereken çocuk!

Doğurmadan önce seni, kendimi doğurmalıyım. Hazır olmalıyım seni karnımda taşımaya. Bedenim güçlü, berrak bir su gibi olmalı. Zihnim bir ok gibi hedefi vurmalı, gideceği yeri bilip kanatlı bir tay gibi uçmalı. Anneyim ben. Sevmek isterim, sevdiğimi ellerimle okşamak, kalbimde taşımak isterim ve unutulmaz bir sevgi bırakmak isterim gönüllerinde çocuklarımın.

Senin için kalbimden geçenler öyle güzel, öyle masum, öyle sevgiyle bezenmişler ki ancak bu anne kollarım yetecek hepsini kucaklamaya.

Sorularına vereceğim cevapların ilkiyle başlayayım; senin mesleğini ben seçemem ki! Senin yaşam şeklini, zevklerini, hayatın için yapacağın tercihleri…

Hepsi senin hayatın, hepsi sensin, “ben” olamazsın ki. Uykuda verdiğim bu sözleri uyanınca hatırlamayabilirim. Üzgünüm, eğer bunları unutursam beni affet.

Buraya geldikten sonra sistem çok farklı çalıştığı için -sen de biliyorsun ama bir kez daha hatırlatayım- Büyük Plan’da varılacak son değişmese de çoğu zaman dolambaçlı yollara sapabiliyoruz. Bunun bir sebebi de Dünya sahnesinin çok iştah kabartıcı, umulmadık derecede çekici, bir o kadar da yanıltıcı olması.

İzninle hemen araya girerek okuyuculara ki onlar da anlaşmamıza şahit olmaktalar, Büyük Plan ile ne demek istendiğini açıklayayım:

Büyük Plan tüm “Var Oluş” bilgisini içeren, en önemli tatbikat sahası olan Dünya’da yaşananların kaydını tutup arşivleyen, analiz ve sentezlerini yaparak evrim ve tekâmüllerin düzgün ve yolunda işlemesini sağlayan en büyük yazılım programıdır. Bu sözlerim sizi yanıltmasın sadece bir özet yaptım aslı çok daha kapsamlıdır şüphesiz.
Bu programa göre küçük bir toz tanesi bile “insan” olma yolunda evrime tabidir. İnsan da “hakiki insan” olma yolundadır.

İşte Plan’a bağlı yapılan bu anlaşmalar bizim tarafımızdan unutulur, değişik bir programa geçilebilir ya da tamamen vazgeçilebilir. Seninle yapacağım anlaşmalar için de geçerli bu. Yapacağımız değişiklikler olursa ki bu ancak biz yaşarken ortaya çıkabilir, işimizi fazla zorlaştırmaz umarım.

Bana ve babana yaşatacağını bildiğim onca uykusuz geceye, heyecana, üzüntü ve hayâl kırıklıklarına rağmen senin ışığının küçük bir parçasını görmem şimdiden kalp güneşimin daha da parlak yanmasına, bir yaprak gibi titremesine sebep oldu. Dünya gözüyle gördüğümde ise bende uyandırdığın şefkat duygusunu öylesine güçlü hissedeceğim, sana sahip olmanın sorumluluğu zihnimi öylesine yüksek boyutlara açacak ki “insan” olduğuma ve seni doğurduğuma şükredeceğim.

Var oluş hazinesindeki milyonlarca ışıltıdan birinin daha “yeryüzüne” inmesine vesile olduğumu ve bu ışıltının bir “evren ışığı” olduğunu tüm bedenimde hissedeceğim.

Sen ise, seni doğurmaktaki amacımı kaybetmem için kurulmuş bu hayat oyunu içerisinde “uyandırma zilim” olacaksın.

Beni kendime getirip sarsacaksın. Şüphesiz ki seninle beraber yürürken unuttuğum, gözden kaçırıp yok saydığım pek çok şeyi bana geri getireceksin. “İnsan” olmanın gereklerini, var oluş amaçlarımı bana hiç perdesiz apaçık gösterip hatırlatacaksın.

Bildiğimi sandığım doğruları tekrar düşünmemi, “yapamam, olmaz” dediğim sözlerimin geçersizliğini, “ilkelerimi, kurallarımı” alaşağı edeceksin. Bunlar beni çok zorlayacaklar şüphesiz. Ama hayat bunları yapmamı istiyorsa en büyük yardımcım yine “sen” olacaksın, beni “ben” yaptığına inandığım “büyük büyük” kalelerimi bir bir yıkarak.

Doğayı korumak için elimizden geleni yapacağıma söz veriyorum, bir kez daha. Aydınlık bir sabah Güneş’in ışığına, toprağın bereketli bağrına, denizlerin can veren kucağına, masmavi doğasına, gökyüzünde kanat çırpan kuşlara özgürlük şarkısı söyleyen bulutlara uyanmanı istiyorum.

Bunları unuttuğum için şimdiden beni bağışla! Dedim ya, sen benim uyarı zilim olacaksın bu hayatta. 15 katlı bir plazada masa başında çalışırken, trafikte bir yerden bir yere gitmeye çalışırken, çılgınca alışveriş ederken dükkânlarda…

Senin istediklerini ben de istiyorum aslında.

Temiz bir deniz, yemyeşil ovalar ve doğal yaşam. Ama bilmeni isterim ki bunlar için çabalasak da hepsini yapmak biraz zaman alacak. En önemlisi henüz bizim yeni uyanmış olmamız ve senin bizden çok daha ileriyi görebilmen. Aramızda yaklaşık 30 yıllık bir fark var. Bir de yıllardan çok öte olan nereden beslendiğini bilemediğim -bilimin de henüz çözemediği- bir bilincin var ki tüm insanlığın varması gereken yer de orası.

Baktım da “sevgi” isteğin gayet ölçülü. Anladığım kadarıyla bu konuda da bizden üstünsün. Kâfi miktarda sevgi sendekini aktive etmeye yetecek çünkü her bir hücrende kodlanmış kayıtların var. Yani “insanlık” olarak şimdiye kadar her şeye rağmen koruyabildiğimiz -ama yaşamakta zorlandığımız- “sevgi” sende vücut bulacak. Kaybolduğunu sandığımız “sevgi” seninle birlikte bize gösterecek ki; evrensel saf ışığımız, tanrısal gücümüz yaşamakta. Ömrümüz boyunca aradığımız en büyük cevher “var edici sevginin” inceliği, ihtişamı ve hiçbir koşula bağlı olmaması iken seninle bir kez daha anlayacağız ki o bizim parmak uçlarımızdan saç telimize kadar her bir noktamızda titreşmekte.

Seninle yaşayacaklarımız bizim için pek kolay olmayacak. Düşüncelerimiz, hayattan beklediklerimiz, inançlarımız farklı olacak. Sözcüklerimiz, kavramlarımız, değerlerimiz de… Biz evlilik kurumunun yapaylığını yeni yeni fark etsek de tamamıyla reddetmiyoruz henüz. Demokrasi kavramımız da ciddi bir değişim istiyor. Sınırlar, ülkeler, bayraklar, dinlerdeki ayrılıklar da hâlâ bizim kimliklerimizi oluşturuyor. Senin bunların hiçbiriyle sınırlanmak istemediğini anlıyorum.

Aynı zamanda kendine özel bazı isteklerin -seçimlerin- de var.

Hiçbirini atlamak istemem. Örneğin şehir dışında yaşamamız, bahçeye dikeceğimiz meyve ağacı bunların arasında en kolay olanı. Yerleşik düzenimizi bırakıp kırsala yerleşmemiz için bizi yönlendirecek Büyük Plan’da hazırlanmış hayatın birçok kalıplaşmış senaryoları vardır eminim. Onlardan birini buradaki bilincimle seçerim. İşimi kaybetmem, bir arkadaşımızın köye yerleşmesi, babanın hayalperestliği, ona miras kalan bir tarla, bir hastalık, bir bunalım ya da tanımlayamadığım bir çekim enerjisi… Yaşayıp göreceğiz.

Hepsi bir yana bir sevgilinin olması aralarında en keyifli olanı… Sen istemesen de biz ısrarlı bir şekilde sizi törenle evlendirmek isteyebiliriz, hatta kesinlikle isteyeceğiz. Ama bunu da aşabiliriz umarım. Sizin tüm yaradılışın –evrenin- gözü önünde birleşmenizde Ay ve yıldızların şahitliğinden daha ötesi ne olabilir ki…

Sanatla uğraşmak istemen beni çok mutlu edecektir. Ama hangi dalda başarılı olacağına müsaade et ben karar vereyim lütfen. Fazla değil egom için küçük bir fedakârlık istiyorum senden.

Sonra ayrı kalmamız gerekecekse buna hazır olmayabilirim. Şimdi “evet” demem sana sorun çıkarmayacağım anlamına gelmez. Babandan ayrılma konusuna gelince; bu ayrılık olmasın diye kanımın son damlasına kadar direneceğimi düşünüyorum. Çünkü benim annem babam ayrılmışlardı. Bu yüzden ben ikisini de çok üzmüştüm. Babandan ayrılarak senin de beni üzmeni istemem.

Yanık deneyimi geçirme isteğine gelince, bana yanma korkumu hatırlattı. Çok sevdiğim öğretmenim yanma olayı yaşadığından beri bende derinlere bastırdığım bir korku kalmıştı. Bunun beni ne kadar çok etkilediğini fark edebilirsem senin de yanmanı önleyebiliriz belki de!

Bir de arabamızı kullanmak istememen için haklı sebeplerin olacak anladığım kadarıyla, doğa sporlarına ilgi duyup buna heves etmemeni pek yadırgamam umarım. Büyük ihtimalle ben dağa tırmanmandansa araba kullanmanı tercih edeceğim. İnşallah bu konuda ısrarcı olup seni zorlamam.

Gelelim kabul etmekte en çok zorlanacağım şartına.

Özgür bir ruh olduğumda “ölüm” diye bir şey olmadığını, yaşamın değişik formlarda devam ettiğini görebiliyorum. Dünyasal zaman kavramına göre senden bu yolla ayrılmam “ebedi” bir kopuş olsa da kavuşmamız bir an gibi olacak fakat yine de senin yükselişinin ardından geride kalan ben; aşılması çok zor acılar hissedeceğim.

Anlaşmanın bu “5 yıldızlı” maddesi için bir tek şey isteyeceğim senden, sık sık rüyalarıma gel, sana olan sevgimi uykumda gece boyu biraz olsun yaşayabileyim. Bunların pek çoğunu hatırlamamaya da razıyım. Ama ruhum unutmayacaktır eminim.

Benim onaylamamla işin bitmiyor biliyorsun, babanla da görüşmelisin. Bildiklerimi senden saklayamam -sen benden daha iyi biliyorsun- biz “an’ı” yaşarken aynı zamanda çok ötelerden gelen ruhumuzla geçmişimizi de yaşıyoruz. Bizim bu Dünya’daki geçmişimiz, geleceğimiz (bize göre göreceli bir geçmiş ve gelecek) “Büyük Bilinç Havuzu’nda” kayıtlı olduğu için önceden olacakları biliyoruz. Şimdi senin yaptığın gibi anlaşmaları yapıp öyle geliyoruz bu Dünya’ya.

Ne büyük bir “var oluş” teknolojisiyle donatılmışız değil mi? İlginç bir şekilde bunları hatırlamıyoruz. “Tekâmül Planı”nın izin verdiği kadarını bilebiliyoruz. Sadece “sezgilerimizle” çekebildiklerimiz hariç. Bazen de “Ben bunu bir yerde görmüştüm, bu sokaktan daha önce geçmiştim” diyoruz ya, işte öyle.

Masallar var bir de, onların “masal” olmadığını anlamak insanlığın en büyük keşfi olacak. Zaman zaman içinde, evvel zaman içinde… Develer berber, pireler tellal iken. Ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Hımm… ığıı…

Az önce derin bir uyku dalgasının içine girdim. Daha fazla konuşamayacağım. Babana henüz söyleyemem ama sana itiraf ediyorum, seni tüm koşullarda kabul ediyorum. Her ikinizin de cevabını bekliyorum. Artık söyleyebilirim sanırım; seni seviyorum büyükbaba!
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

12 YORUMLAR

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 3 Eylül 2021 at 10:46

    Merhaba,
     
    “Doğmadan Önceki Anlaşma” öykünüzün ilk bölümünü okumuştum, bugün ikinci bölüme başlamadan bir kez daha okudum ve devam ettim. Yorum yapmak istemiyorum ama başka bir boyuta geçtiğime inanıyorum. Yaşam ve ölümle ilgili güzel şeyler düşündüm ve teşekkür etmek istedim. Tekrar tekrar okuyacağım kesin.
     
    Merakla bekliyorum.

    • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 3 Eylül 2021 at 12:09

      Yaşam ve ölüm için “iyi şeyler” düşünmeniz beni çok mutlu etti. Hep beraber yola devam; iyi şeylere doğru.

  • Yanıtla Mine Işılar 3 Eylül 2021 at 16:46

    Geçmiş ve gelecek zaman boyutunda, dünyaya gelecek bir canlı için, aklımız ve yüreğimizden geçen samimi duygularla, gelecekte yaşadığımız anda oluşamayan, bu bazen egomuz yüzündende olabilir, düşünce ve gerçekler arasındaki farklılıklar, çelişkiler, yaşama, ölüme bakış açınız hikayede çok güzel işlenmiş. Devamını merakla bekliyorum.
     
    Sevgilerle

    • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 5 Eylül 2021 at 08:52

      Gerçekleşen, gerçekleşmeyen, gördüğümüz ya da görmediğimiz her şeyin bizim bildiğimiz ya da bilemediğimiz birden çok sebebi olabilir. Evrim ve tekamül olmazsa olmaz, “varoluş” yasası her zaman işliyor. Gerçek yaşam ise her şeyin -tüm kuramların, öğretilerin- ötesine geçince başlıyor; ölümsüz yaşam…

  • Yanıtla M. Sami Gültek 4 Eylül 2021 at 12:28

    Öncelikle teşekkür ediyorum, değerlendirmelerimi önemsediğin için.
     
    Evreni ve içinde yaşadığımız Dünya’yı anlamlı kılmak, zor da olsa düşünce özgürlüğünü, bilincimizde var etmektir. Olasılıklar dünyasında, hangi olasılıkların yaşamımızı etkilediğini ayırt etmek, güçlü bir sağ duyu ve özgür düşünce ile olasıdır. Önce insan inandığı değerler doğrultusunda eylem yapar. Sonra doğanın reel işleyişiyle inançlarını harmanlayıp kendine özgü dünyasını var eder.
     
    İşte sen bunu gerçekleştirme yolundasın. Bakışın ne kadar özgünse dilin de o kadar katışıksız olacaktır. Yazdıkça dilin yol alıyor. Devam et.

    • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 5 Eylül 2021 at 19:39

      Her zaman “özgür düşünen insan” olmam yolunda beni destekleyen biricik dostum; inançlarım, gerçekler, yaşadıklarımın harmanını yaparken buna “ifade ediş ve sözcükler” de yol gösteriyor.
       
      Saygılar, sevgiler…

  • Yanıtla Atakan Balcı 4 Eylül 2021 at 13:53

    Yeryüzü yaşam okulunda herkesin adımlayacağı farklı yönler, alacağı farklı seçimler var ve bu gerçeği tek bir bütünle dillendirmek hiç kolay değil ama yolda olan için bir an bu yalnızca, kendinden geçtiği.
     
    İlgi çekici bir bütün ve sürgitini bekliyoruz. 🙂

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 5 Eylül 2021 at 19:49

    Yaşamak ve ölmek bir bütünde toplanırsa öyküde anlatılan gibi olabilir mi? Bir oyunun yazarı, oyuncusu ve seyircisi aynı kişi olabilir mi?
     
    Ben sadece “Neden olmasın?” diye sormak istedim.
     
    Saygılarımla

  • Yanıtla Aydan Koçak 5 Eylül 2021 at 20:44

    Oo, çok güzel ve çarpıcı bir sonla karşılaştım. Ellerine sağlık, şiirsel bir anlatımla çok çok güzel bir hikaye olmuş 👏👏
     
    Merakla devamlarını bekliyorum 🧡

    • Yanıtla Şen Erişen 13 Eylül 2021 at 14:18

      Teşekkürler Aydancım ❤️

  • Yanıtla Zeynep Gürel 15 Mart 2022 at 08:15

    Sevgi Şen, canım, yürekli arkadaşım benim; sen hiç yorulma, kalbinin sevgisi durduracak savaşları. Doğmamış çocukların sevgisi sarsın hepimizi.

    • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 9 Ekim 2022 at 21:30

      Yazın için sana çok teşekkürler ediyorum. Geç gördüğüm için bağışla lütfen.
       
      Umudumuz içimizdeki sevginin ışığı değil mi? Işığımıza sahip çıkıyoruz sonuna kadar!

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan