Feminizm ve Kadına Şiddet Portakal Çiçeği

Sadece 5 Harf: Kadın

8 Mart 2021

Yazı: Sadece 5 Harf: Kadın | Yazan: Sıla MalikBelli kalıplarla yaşamımızı sürdürseydik nasıl olurdu? Gerçekten belli kalıplarda. Küçücük alanlarımızda, hareket kabiliyetimizi önünde sonunda kısıtlayacak olan kalıplarda.

Sırf görüntüsü farklı diye daha pahalıya satılan ancak içi gelişmeyen meyvelere benzer miydik? Heyecanla alınan kalp şeklindeki karpuz gibi 15 dakikalık bir gösteri sunar mıydık etrafımıza? Bizim çöplüğümüz ne olurdu peki? Dışlanmak mı? Ötekileştirmek belki de. Başarır mıydık bu kalıplarında kalıp ona göre içi sığ yaşamlar sürme işini?

Hayal edebildiniz mi bunu? Kendinizi öyle düşünmek bunaltmıştır, eminim. Haklısınız da. Özgürce hareket eden canlılarız, ben ise tamamen doğamıza aykırı bir durumu örnek verip empati kurmanızı istiyorum sizden.

Size bir iyi bir de kötü haberim var.

İyi haber; bizi asla öyle kalıplara mahkum edemezler, kaldı ki kimsenin aklına da bu gelmemiştir. Tohum karpuz gibi bebeklikten konulacak kalıplarımız yok, olamayacağını da hepimiz biliyoruz. Çünkü…

İşte burada kötü haberimiz giriyor devreye.

Bu kalıplar fiziksel olarak değil ancak mentalite olarak zaten uzun zamandır bizimle.

Sadece 5 Harf: Kadın

Daha doğmadan başlıyor. Eğer anne rahmine “kız” olarak düşerseniz doğumunuzda derin bir sessizlik oluşabiliyor. Hatta bu o kadar fazla oluyor ki bir toplulukta anlık sessizlik olduğunda “Kız doğdu!” deniyor. Arkası sorgulanmıyor ama. Neden susuluyor ki? Sonuçta doğan kız da olsa erkek de olsa evlat, insan denmiyor. Hem susmaya alışıyoruz hem de suskunlukla kız çocuğunun dünyaya gelişini bir tutmaya.

Büyürken bebeklerimiz oluyor, mutfakla ilgili oyuncaklarımız, süslü prenses kıyafetlerimiz ama tamir aleti oyuncaklarına izin yok, kamyonlar, arabalar hep erkekler için oluyor. Dışarıda futbol oynamak bize göre değil, ip atlamak daha makul kabul ediliyor.

Anlaşmazlık, çocuklar arası kavga çıktığında bile “Dua et kızsın!” deniyor. Kıza vurulmaz ama oldu ki vurdun, bir de üstüne dayak mı yedin? “Bir de kızdan dayak yemişsin, ayıp!” oluyor. Biri de çıkıp “Kızı erkeği yoktur kavganın. İnsanlar kavga ile değil konuşarak çözer sorunlarını. İnsanlara can acıtmak yakışmaz. Güzelce anlaşın” demeyi hiç tercih ediyor mu?

Okulda eşofman giymeyi tercih edip saçını topladığında “Erkek Fatma”, renkli, özenli giyinmeyi seçip ona göre davranınca “Süslü Kokona” oluyorsun. Üstelik her haline uygun bir takma ad illa bulunuyor.

Büyümek bununla da bitmiyor. Vücut hatların değişiyor, insanlığın gelişim gösteren tek türüymüşsün gibi fazladan dikkatli olman bekleniyor. Göğüslerin büyüdü, kambur dur. Kalçan genişledi, uzun kıyafetlerle kapa. Regl oldun, sakın pedleri kimse görmesin, ayıp. Sızlanma, ağrını belli etme, tek sancı çeken sen değilsin, dünyanın sonuymuş gibi davranma, regl sancısıymış sen hiç hayalarına tekme yedin mi?

Tüm bunlarla baş etmeyi hadi başardık bir şekilde. Her insanın hakkı olan okumayı bile fazlalık gören var kadınlar için. Okuyan kızın başı dik olur. Başka şehirde kız mız okutulmaz, kötü yola düşer. Kız dediğin kırar dizini oturur evinde.

Neden korkar bu toplum kadınlardan bu kadar? Okumuş kadın insanoğlunu değiştirebileceği için mi?

Okumayı seçersin, etrafından bir sürü baskı gelir. Bazen okuldaki hocalarından gelir darbe. “Kızlar bu mesleği yapamaz. Kızlar aşçı olamaz. İnşaat mühendisliği mi? Ne yani kız aklıyla başına iş almış.”

Pes etmez kadın, okur. Elinde diplomasıyla der ki bu hayat benim. Kendi ayaklarım üzerinde duracağım artık. İş dünyası der ki “Sen öyle san.” Gelişmeni istemeyen bir sürü meslektaş, emeğini sömüren patron, senden daha fazla maaş alması gerektiğini savunan iş arkadaşların -tek nedenleri kadın olmandır-, yine bir şekilde direnirsin. Çünkü çabaladığın kendi hayatındır.

Biriyle tanışırsın, seversin, değer gördüğünü düşünürsün, aile kurmaya karar verirsin. Maaşın eşinden az olmalıdır. Yoksa eşinin erkeklik gururu kırılır, evin direği erkektir, kadının fazla para kazanması söz sahibi olması demektir. Oysa ki imzalar üstünlük yarışına değil hayat arkadaşlığına atılmıştır.

Çalışmazsın, evini işin olarak görürsün, hayattaki tek amacın o evin temizliği, akşama yenecek yemek, ütülenecek çamaşırlar sanılır. Oysa bunların hepsi ortaklık gerektirir. O evde paylaşılan yaşama dahildir bunlar.

Her şeyi bir şekilde yoluna koyduğunda bu dünyaya bir parçanı getirmek istersin. Anne olursun. Senin yerine her şeyin en iyisini bilen çıkar hep. Acemiliklerini “Ne biçim annesin sen?” ve “Kadın dediğin böyle mi olur!” gibi hadsiz söylemlerle eleştirirler, kendileri mükemmelmiş gibi.

Kalıpların içinde kısılıp kalmadığımız için ne kadar da şanslıyız. Bir de dışımızdan farklı olsaydık yaşayacağımız basma kalıp dünyayı hayal bile edemiyorum.

İçinizi karartmak istemem ancak bu sadece bir kızın, bir kadının hayatında en az bir kere duyduğu şeyler, maruz kaldığı durumlar.
 

Canım Kadınlar,

Onca zorluğa bunca yıldır göğüs gerdiğiniz için, gelişmeye ve değişmeye her zaman açık olduğunuz için size minnettarım.

Toplumdaki bütün etiketlere rağmen varlığımızı kabul ettirmeye çabaladığınız için size minnettarım.

Giydiğimiz kıyafetten, yüzümüzdeki mimiğe kadar yaftalandığımız bu devirde azimle sınırlandırılamayacağımızı gösterdiğiniz için, şen kahkahalarla güldüğünüz için size minnettarım.

Her ne olursa olsun yüzünüzdeki yaş izi kurumadan ayağa kalkıp her yeni güne başladığınız için size minnettarım.

Benliğiniz için direnip kendinizi geliştirmek için başladığınız yolda inanılmaz işler başardığınız için size minnettarım.

Her gün bir canımız bu dünyadan koparılıyorken onların çıkaramadığı ses olduğumuz, sadece birer isimden oluşmadıklarını her gün tüm dünyaya hatırlattığınız için size minnettarım.

Karnımızda bir ömre ilk yuva olup yepyeni dünyalar yetiştirdiğimizin farkında olduğunuz için size minnettarım.

İyi ki varız. Varolacağız.

 
Varsın Dünya bizi bir güncük hatırlasın. Biz adımızı altın harflerle kazıyacağız. Günümüz kutlu olsun…
 
 
Sıla Malik
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 8 Mart 2021 at 09:31

    Ellerine sağlık. Söyleneceklerin hepsini dile getirmişsin.
     
    Ne yazık ki kadına gerekli ilgiyi, hak ettiği saygıyı verdiklerinde sınırsız karşılık bulacakları sevgiyi çok gören bir toplum sürdürüyor hâlâ yanlış olanı, fark edemeden. Bir anlasalar, idrak etseler, kadına hâk ettiğini verdiklerinde Dünya’nın cennet olacağını.
     
    Sevgiler

    • Yanıtla Sıla Malik 8 Mart 2021 at 11:11

      Çok teşekkür ederim yorumunuz için. Umarım bu kara perde kalkar toplumun gözünden. Bir an önce hem de.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan