Portakal Çiçeği

İletişememek

28 Aralık 2020

Yazı: İletişememek | Yazan: Sıla Malik

Küçük, sıradan bir an düşünün. Bir şeyler yaptığınız, çalıştığınız, yemek yediğiniz ya da oturup bir şeyler izlediğiniz. Bir anda aklınıza olaydan ve yerden bağımsız olarak hiç alakasız gibi görünen ancak beyninizin taşları tam o anda yerine oturttuğu bir fikir, düşünce geldi mi?

Soyutlanmanızı sağlayan, konsantrasyon bozan.

Geçtiğimiz günlerde bir yandan müzik dinleyip -tamam çoğunlukla tek kişilik dans gösterisi sergilerken- bir yandan da masamı düzenlediğim bir anda kulağıma çalınan melodilerin bende uyandırdığı hissin sadece bana ait olduğu farkındalığını yaşadım.

O his, her bir enstrümandan çıkan eşsiz seslerin bende yarattığı etki ile oluşmuştu. O etki ise benim hayatımın, anılarımın, izlediğim dizi-filmlerin, gördüğüm güzelliklerin veya sevmediğim şeylere karşı tutumumun bir karmasından geliyordu.

Aynı şeyi duyup, görüp, bilip bambaşka hissetmek çok garip.

İletişim de aynen böyle.

Siz kendi dünyanızdan bir şeyin bazen minik bir kısmını karşı tarafa iletip büyük bir anlayış bekleyebiliyorsunuz. Fakat karşılıktan önce bunu hazmedip anlayabilecek bir ayna gerekli. Ortak noktaların çokluğu iletişimi sağlamlaştıran en büyük etkendir ya, önemi burada işte.

Sizi kara bir boşluktan ziyade anlayışlı yumuşak bir zeminin karşılayacağını bildiğiniz insanlarla olmaya daha meyilliyiz. Fakat o kara boşluklarda kaybolmaktan kaçarken birer siyahlık da eklememek çok önemli.

Bazen anlatmak istediğimizin karşılığı olmaz karşı tarafta. Bu onların ne kadar sığ ya da katı olduklarını değil, henüz bunu anlayabilecek anıyı oluşturmadıklarını gösterebilir. Henüz sizi anlayabilmesini sağlayacak filmi izlememiştir, şarkıyı dinlememiştir, birini o kadar sevmemiştir ya da hiç o kadar üzülüp hayal kırıklığına uğramamıştır.

Her insan ruhsal olarak bambaşka bir derya. Ve adını ortak belirlediğimiz her bir duygu hiçbirimizde aynı derecede tesirli değil.

Kendimizi doğru ifade edemediğimiz için bunu fark edemiyoruz. Anlayamadığımız duygulara karşı soğuk tepkiler vermek yerine ciddi anlamda bilmiyorum diyemiyoruz.

“Seni anlamak isterdim ancak bunu şu an başaramıyorum, benim için farklı bir yolla kendini anlatmayı dener misin?” diye sormak en korktuğumuz cümle belki de.

Tabii ki kimseye direkt bunu söyleyemeyiz belki ama bunun gibi cümleler iletişimi bambaşka bir yöne, olumlu yöne çekebilecek güçteler.

Karşımızdaki insana onu anlamak için çaba gösterdiğimizin bir kanıtı adeta. Yapbozdaki o doğru parça bizde olmasa da elimizdekilerden en uygununu arama girişimi belki de sıfırdan, oraya uyan bir parça bulmak için sarf edilen efor.

İşte o zaman iletişim gerçekleşiyor. Anlayış çıkıyor oradan. Sevgi ve saygı. Birbirinden farklı olsan da benzer şeyler yaşayabiliriz düşüncesi. Ya da tam tersine herkes benimle aynı bilinçaltına sahip değil bilinci.

Tüm bunlar çıkarıyor empatiyi ortaya. Bunu tamamen özümsediğimizde iletişimi tam anlamıyla kuramadığımız zamanlardaki kırgınlıklarımız, kızgınlıklarımız ya da yalnızlıklarımız geçebilir. Sevinçler, mutluluklar hakkıyla yaşanıp çoğabilir.

Evet, sıradan bir akşamın normal bir saatinde yaşadım ben bu “aydınlanmayı”.

Sizleri tüm bu söylediklerimden sonra ikili iletişimlerinizde tıkandığınız, anlaşılmadığınızı düşündüğünüz anları sorgulamaya davet ediyorum. Bir de bunları benimle de paylaşırsanız sevinirim.

Bir şeylerin farkına vardığımız “Evreka!” anlarımızın çoğaldığı günlere…

Sıla Malik

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan