Röportaj

Arzu Özev

20 Mart 2023

Röportaj: Arzu Özev | Röportör: İlayda Oylum Güleryüz Çetinel

Online olarak Sen ve Ben Dergi için gerçekleştireceğimiz bu röportaja katıldığınız için teşekkür ederim. Sevgili Arzu Özev’i tanıdığımda pandemi zamanıydı. Nice online nefes, motivasyon çalışmasına katıldım, faydasını gördüm, paylaştım, gülümsemesine dinginliğine hayran kaldım. Bazen insanın içinde fırtınalar kopsa dahi huşu içerisinde topraklı olabilir.

İstanbul doğumlu, yaşını tecrübeleriyle almış bir yazar, kaşif, yogi, kadın insan. Sevgili Doğan Cüceloğlu bahseder “kadın insan” olmaktan… Buyurun kendisine sorduğumuz sorular ile onun denizinde kulaç atalım, yüzelim, biraz tuzlanalım.

İlayda Oylum – Sevgili Arzu, nedir bu hayattaki en büyük arzunuz?

Arzu Özev: Ölüm döşeğimde “Korkularımı fethettim, kelimenin tam anlamıyla yaşadım, aileme, sevdiklerime, ülkeme, insanlığa ve dünya evime katkı sağladım, aldığımdan çok verdim ve yaşamım bir anlam ifade etti” diyebilmek.

İlayda Oylum – Ying yang kuramına göre insanın iki ucu olduğunu düşünüyorum. Sizin yinginiz nedir, yangınız nedir efendim?

Arzu Özev: Şefkatli olduğum kadar dayanıklıyım, yumuşak olduğum kadar sert de olabilirim.

Zehirli Masallarİlayda Oylum – Bir röportajınızda Zehirli Masallar kitabınız sonrası aşkın formülüne dair bir kitap yazdığınızdan bahsediyorsunuz. Sahi nedir aşkın formülü?

Arzu Özev: Aşk, ilk etapta bir efsun. Kafayı bulmuş gibi oluyorsun. Bence o etap şart. Çünkü o fiziksel uyumun da göstergesi. Bununla birlikte, tensel uyum da tek başına yeterli değil. Sonrasında, yere indiğinde, hayatın çetinliği karşısında birlikte mücadele vermeye, sorunları elele çözmeye, birbirine güvenmeye, birlikte dönüşmeye ve inşa etmeye gönüllü ve kararlıysan, o ilişki sürüyor.

İlayda Oylum – Yaşadığımız kolektif acıyla ilgili sizi en çok ne zorluyor? Bununla nasıl başa çıkabiliyorsunuz?

Arzu Özev: Çok şey var. Ülkece ciddi bir travma yaşadık. Yardımların bu denli gecikmesi, hayatta kalanların göçük altında kalanları ölmelerini izlemiş ve hiçbir şey yapamamış olmaları, insanların ölülerine kavuşamamaları, organizasyonsuzluk, sorumluların sorumsuzluğu, afetzedelerin acılarını yaşamayı bir kenara bırakın temel ihtiyaçlarını karşılayamamış olmaları, binaların bu denli dayanıksız yapılmış olması…

Bu krizde, halk olarak gönüllü birlikteliğimiz içimi bir nebze olsun rahatlattı açıkçası. Biz de hafta boyunca canlı yayınlar, meditasyonlar, stres yönetimi ve travma için yoga kursu yaptık. Birlikte ağladık, paylaştık, dayandık. Sevgi ve birlikteliğin iyileştirici gücüne çok inanıyorum.

Nasıl başa çıkıyorum? Uzun zamandır varoluş bilgisini sindirmek üzere çaba harcıyorum. Kadim öğretinin kalbinde, yaşanan her olayın insan için bir ders olduğu ve dönüşüme hizmet ettiği bilgisi var. Bireysel ya da toplumsal acılar insan bilincini yükseltmek ve bizi tanrısal potansiyelimize bir adım daha yaklaştırmak için. Acılar yaşandıktan sonra gerekli yas tutulmalı ve sonrasında acının altında ezilmektense şifalanmaya, güçlenmeye odaklanmalı. Bu bilgi, bizim ulus olarak tarihimizde ve genlerimizde kayıtlı. Aksi halde Kurtuluş Savaşı’nı kazanamazdık.

İlayda Oylum – Zehirli Masallar kitabınızı bir kavuşma olarak tanımlıyorsunuz. Siz içinizde tanımadığınız kimle tanıştınız?

Arzu Özev: Zehirli Masallar benim geçmişten kurtulmama vesile oldu. Yazmak ve büyük bir kitleyle kendi acımı savunmasızca paylaşmak beni de iyileştirdi. Yaşamın ve duyguların ne denli ortak olduğunu gördüm. Okurlarımla birlikte çok ağlayıp, gülme fırsatımız oldu. Artık geçmişi düşündüğüm zaman acı duymuyorum.

Geçmişinden bağımsız ve onunla mümkün olduğunca kimliklenmeyen yeni bir Arzu ile tanıştım o yüzden. Kabuk değiştirmek gibi oldu.

İlayda Oylum – Atalarınızdan duyduğunuz ve sizin en büyük zehrinizin olduğunu keşfettiğiniz hikaye nedir?

Arzu Özev: Brezilya’da, Ayahuska seremonisindeydim. Tüm ata kadınlarımın çok mutsuz olduklarını gördüm. O zamana dek içimde var olan sebepsiz mutsuzluğun, hüzün ve melankolinin sebebini anladım. Onları mutluluğa kavuşturmak adına bir ay boyunca şamanik yöntemlerle meditasyon yaptım. Bir ayın sonunda kahkahalarla güldüm ve ondan sonra kronik melankoli ve karamsarlığa yatkınlık içimden gitti.

Arzu Özevİlayda Oylum – En çok sevdiğiniz kaçış yeri? Neden?

Arzu Özev: Doğa. Bazen ormanlar çağırır, bazen sular, bazen dağlar. Bazen yıldızlar, bazen de aydan bilgi çekiyorum. Nasıl bir güce ihtiyacım varsa oraya kaçıp tabiatı dinlerim. Doğa bana güç veriyor. Korunduğumu ve sonsuz desteklendiğimi hissediyorum orada. Sessizlikte işaretleri okuyorum. Sorularımın cevaplarını doğada sessiz kaldığım zaman buluyorum.

İlayda Oylum – Bu yaşınıza kadar bulduğunuz en büyük hediyeniz, hazineniz nedir?

Arzu Özev: Tanrı. O’nunla tanışmış olmak.

İlayda Oylum – En son okuduğunuz kitap? Sizi en etkileyen kısmı?
Arzu Özev: Louise Hay’in “Düşünce Gücüyle Tedavi” kitabının sonunda, kendi travmatik hikayesini okumak beni çok etkiledi. Sadece kendi travmasını iyileştirmekle kalmamış, tüm dünyaya şifa olmuş bir kadın… Bunu hepimizin yapabileceğini hatırlatıyor. Travmanın kaderimiz olmadığını.

İlayda Oylum – En son hangi satırın altını çizdiniz?
Arzu Özev: Marvine Levine’in “The Positive Psychology of Buddhism and Yoga” isimli kitabını okuyorum. Levine bu kitapta psikolojiye doğu ve batı yaklaşımlarını müthiş bir ustalıkla karşılaştırıyor. Orada okuduğum şu satırları çizdim:

“Hem psikoterapistler hem de Budistler, içsel yaşamı yönlendiren güçler matrisini derinlemesine görmenin önemi konusunda hemfikirdirler. Her ikisi de, bunu başardığımızda, merhametin (iyi niyet, ilgi, pozitif saygı) neredeyse mantıklı bir şekilde gerekliliği takip ettiği sonucuna varırlar. Ancak, bir konuda farklılık gösterirler. Psikologlar müşterileri hakkında profesyonel düşünmeye yatkındırlar. Kendi müşterilerine olumlu saygı duyarlar. Aydınlanmış Budist keşişin ise bu duyguları herkese açıktır. Onunla temas eden herkes onun müşterisidir. Hepsine yardım etmek için can atar.”

İlayda Oylum – En sevdiğiniz çiçek?
Arzu Özev: Lale.

İlayda Oylum – En son hangi çiçeği kokladınız?
Arzu Özev: Ne güzel bir soru bu! Annemin aldığı sümbülleri kokladım.

İlayda Oylum – En sevdiğiniz yiyecek nedir? Bizimle çok sevdiğiniz bir tarifi paylaşır mısınız?
Arzu Özev: Fırında tatlı patates, tofu ve pancar ile esmer pirinç, kale, humus ve avokadolu buddha kasesi, ballı hardal soslu yedikule yatağında

Fırında tatlı patates ve pancar: Tatlı patates ve pancarları küp küp kesin, zeytinyağı, çörekotu, tane kimyon ve tuzla ovun. Tofuyu da küp küp kesin, biraz soya sos, nişasta ve akçaağaç şurubuyla çevirin. Akçaağaç şurubu yoksa azıcık pekmez olabilir. Üçünü de aynı tepside 200derece ısınmış fırında 10-12 dakika pişirin.

Kale: Kale yapraklarını tuz ile azıcık yağda çevirin.

Ballı Hardal Sos: 1 tatlı kaşığı bal, 1 tatlı kaşığı hardal, yarım limon, yarım çay bardağı limonu bir kavanozda kapağı kapatıp çalkalayın. Yedikulelerin üzerine dökün.

Esmer pirinç: Esmer pirinci yıkayıp, akşamdan ıslatın. Islattığınız suyla paketteki tarife göre pişirebilirsiniz.

Humus: 1 ½ su bardağı haşlanmış nohut, 1 limonun suyu, 1 orta diş sarımsak,
½ çay kaşığı tuz, ½ su bardağı tahin, 2 ila 4 yemek kaşığı buzlu su,
½ çay kaşığı öğütülmüş kimyon, 1 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
Bu Cookie&Kate tarifi, nohutların kabuklarını soyup tüm malzemeleri mutfak robotundan geçiriyorum. Daha detaylı tarif isteyenler için buraya bırakıyorum: https://cookieandkate.com/best-hummus-recipe/

En alta yedikuleleri koyuyoruz onun üzerine esmer pirinç, avokado, kale, tofu, tatlı patates, tofu, pancar ve humusunuzu ekleyerek servis edebilirsiniz.

Tüm tatlar birbirine geçince enfes oluyor. Afiyet olsun!

Arzu Özevİlayda Oylum – Yoga olmasaydı ne olurdu? İnsan böyle sahip olduğu kolaylaştırıcıları kaybedince ne yapacağını bilemeyebiliyor.

Arzu Özev: Yoga olmasaydı, Budizm olurdu. Tasavvuf olurdu, Sufizm olurdu, Şamanizm olurdu, felsefe olurdu. İnsanın özünü keşfetmesine, nefsini köreltmesine ve korkularından arınıp içindeki gerçek güçle birleşmesine vesile olan tüm kadim yollar olurdu…

İlayda Oylum – Hangi şarkıda kendinizi buluyorsunuz?

Arzu Özev: Hep değişiyor. Ama bu aralar Mor ve Ötesi, Güneşi Beklerken ve Keiino, Unbreakable.

İlayda Oylum – Hangi anılarınızı sık sık anımsıyorsunuz ve size çok iyi geliyor, bizimle paylaşabilir misiniz?

Arzu Özev: Kardeşim diyebileceğim kadar çok sevdiğim arkadaşım Elif’le yaptığımız yaz tatili, inanılmaz eğlenmiştik. Ama anı hatırlamaktan çok yenilerini yaratma hevesim var benim. O yüzden gelecekte yaşanacaklar için hayal kurmak daha iyi geliyor bana.

İlayda Oylum – En son ne öğrendiniz? Bu sizi nasıl etkiledi?

Arzu Özev: Bir bebek ornitorenk fotoğrafı gördüm. Eğer görmediyseniz google’dan arayın. Nasıl etkilediğini kendiniz deneyimleyin lütfen. 🙂

İlayda Oylum – Belki sizin de sorup cevaplamak istediğiniz sorular olur. Buyurun sayfa sizin. Çokça sevgimle.

Arzu Özev: Bence harika sorular, yanıtlarken büyük keyif aldım. Teşekkür ederim 🙂
 
 
İlayda Oylum Güleryüz Çetinel
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan