İçimdeki Sesler

Tekneyle Birlikte Kaçmak | 1

19 Ocak 2022

Yazı: Tekneyle Birlikte Kaçmak | 1 | Yazan: Demet Uncu

 

İndeks

Tekneyle Birlikte Kaçmak: Birinci Bölüm
Tekneyle Birlikte Kaçmak: İkinci Bölüm
Tekneyle Birlikte Kaçmak: Üçüncü Bölüm
Tekneyle Birlikte Kaçmak: Dördüncü Bölüm

 
 
Herşeyi arkasında bırakıp gitmek istemişti. Bir süredir böyle hissediyordu; hiçbir şey düşünmemek, hiçbir şey için kaygılanmamak, geçmişi düşünüp neleri yaşayamadığını aklına getirmemek, geleceği için kaygılanmamayı istiyordu artık. Her sabah onu yatağından kaldıran şey ne ise artık onu, hayatın içine akması için yetmiyordu.

Sahi, sizi her sabah yatağınızdan kaldıran şey nedir?
Sorumluluklarınız mı?
Yoksa zorunda olduğunuzu düşünmeniz mi?
Yoksa hiç bunu düşünmediniz mi?

Oysa onu motive eden şey, hayatlarını kolaylaştırmayı sevdiği öğrencileri ve aileleri olmuştu hep. Tabii ki yaşamını sürdürebilmesi için çalışması gerekiyordu. Belki de seçtiği yaşam tarzının devamını sağlayabilmek için bu kadar çok çalışması gerekiyordu. Daha sade ve dingin bir yaşam, onu bu kaosun içinden çekip kurtarabilirdi.

Haziran

Bir cuma günü, içeride biriken yaklaşık 15-20 günlük iznini kullanmak isteğini bildiren dilekçesini müdürüne onaylattıktan sonra, insan kaynaklarına bırakıp öylece çıktı işyerinden. Bir süredir, yorgunluğunu ve dalgınlığını fark eden müdürü de onun için bu ara tatilin iyi gelebileceğini düşünmüş olsa gerek ki hiç itiraz etmeden onaylamıştı bu isteğini.

Aylardan hazirandı. Denizi çocukluğundan beri çok sevdiği için ufak bir tekne kiralayıp Ege’nin sularına kendini bırakmak istiyordu. Bunun için geçen yaz arkadaşlarının çıktığı teknenin sahibini aramıştı. Daha küçük bir tekneye ihtiyacı olduğundan o da başka bir kaptana yönlendirmişti onu.

Kaptan Ahmet, eski Datça’nın yerlisi idi, işi için bir süreliğine Bodrum’daydı. Zaten Datça’ya döneceği için sezonun yoğunluğuna rağmen bu teklifine sıcak baktı ve onunla Bodrum merkezde buluşmayı kabul etti. Çok sevdiği Bodrum’u, Marmaris’i, Bozburun’u, Gökova’yı ve Datça’yı bir de denizin üzerinden görebilmek onu çok heyecanlandırıyordu. Tekne yolculuğuna çıkmadan evvel arkadaşları ile konuşup nelere ihtiyacı olabileceğini ve ne kadarlık bir bütçeyle bu yolculuğa çıkabileceğini öğrendi.

Gömülen Gözler

Kaptan Ahmet, hem tekneden hem de mutfaktan sorumluydu. Meltem’in yemek konusunda endişe edeceği bir şey yoktu. Ne işi ne bilgisayarı ne de çevresinde insanlar olacaktı; Ahmet Kaptan’dan başka.

Cep telefonu mu? Onu yanına alacaktı ama kapalı tutacaktı. Acil durumlar için akşamları açıp, kontrol edecekti.

Bu tekne gezisinin ona iyi geleceğini düşündü. Her şeyi geride bırakmak, herşeyden uzak kalmak ona iyi gelecekti, öyle hissediyordu.

Havalimanına inip otobüse bindikten sonra, merkezdeki meşhur pizzacıyı hatırladı. Saatine baktığında marinada kaptanla buluşmasına 1 saati olduğunu görünce soluğu mis gibi kokan, kenarları çıtır kızarmış margarita pizzanın yanında aldı.

Karnını doyurduktan sonra marinaya doğru yürüdü. Havanın çok bunaltıcı olmaması onun için bir avantajdı. Teknelerin isimlerine baka baka, Teoman isimli tekneyi bulmaya çalıştı. Yaklaşık 65 yaşlarında, kır saçlı, askılarından tutturulmuş balıkçı pantolonlu, üzerinde enine çizgili siyah-beyaz tişört olan bir adamı fark etti. Güverteyi siliyordu, teknenin ismini görünce, onun aradığı kaptan olduğunu anladı.

“Ahmet Kaptan” diye seslenince kaptan arkasına dönüp “Hoşgeldiniz. Meltem Hanım olmalısınız” diye cevap verdi.

Gözlerinin kenarları kırışmış, gülünce gözlerinin içine gömüldüğü insanlardandı Ahmet Kaptan. Rahmetli babasının, “Gülünce gözlerinin içine gömüldüğü insanlardan korkma sakın” dediğini anımsadı, neden böyle dediğini hiçbir zaman anlamamıştı oysa. Spor ayakkabılarını çıkardı, ufak kamarasına eşyalarını bıraktıktan sonra Ahmet Kaptan’ın yeni demlediği kahveden bir yudum içti.

Hazır Hissetmek

Kısa bir tanışma konuşmasından sonra “Hazır mısınız yolculuğunuza?” diye sordu Kaptan.

“Hiçbir şeye bu kadar hazır hissetmemiştim kendimi” diyerek hareket ettiler Bodrum’dan.

Kaptan, çok konuşkan biri sayılmazdı. Zaten onun da öyle çok konuşacak hâli yoktu. Denizin, tekneye yavaş yavaş vuruşunun çıkardığı sesleri, gökyüzündeki güneşin sıcaklığını yüzünde bıraktığı yumuşak hissi fark ettikçe daha şimdiden içinin huzurla dolduğunu hissetmeye başlamıştı Meltem.

“Hayat neden bu kadar ağır ve bu kadar zor gelmeye başladı?” diye sormaya başlayan zihnine yanıtlar aramaya başladı.

Bizler mi zorlaştırıyorduk gerçekten hayatı?
Ne istiyorduk ondan, nasıl bir yaşamı hayal ediyorduk?
Sadece hayal etmekle mi geçecekti hayatımız?

Değişiyorduk aslında hepimiz. Hayata ilk atıldığımız yaştaki bizle hiçbirimiz aynı değildik. Meltem’in de hayattan beklentileri, kriterleri değişmişti. İş hayatının başladığı ilk yıllardaki hırsı, “Daha çok çalışmalıyım” hissi azalmıştı. Başka şeyler istiyordu artık hayattan. Daha yavaş, daha dingin bir yaşam olduğu da kesindi.

Akşam Yemeği

Güneşin batmasına yakın, teknenin demirlediğini fark edince Ahmet Kaptan’a nerede olduklarını sordu. “Iassos, şimdiki adıyla Kıyıkışlacık’tayız. Akşam yemeğinizi burada yemeğe ne dersiniz?” diye gülümseyerek sordu.

Daha başka ne isteyebilirdi Meltem. “Çok memnun olurum” dedi hızlıca. “Peki ne yiyeceğiz?”

“Sabaha karşı tuttuğum, deniz ananın bizlere ikram ettiği istavritleri, yanında peynirli roka salatası ve dilerseniz yanında uzo ile birlikte size servis edebilirim” diyerek yanıtladı kaptan. İçinden binlerce kez bugününe şükrederek “Çok isterim” diye yanıtladı Meltem.

Kamarasına gidip eşofmanını giydi, akşam havanın biraz serinleyeceğini düşünerek polarını da üzerine geçirip ocağın yanına geçti. Kaptan tavada balıkları kızartmaya başlamıştı bile. Meltem’i müşteri olarak gördüğü için gidip masaya oturabileceğini söyledi. O da, en azından sofraya mika tabakları, bardakları ve salatayı götürebileceğini söyledi. Ahmet Kaptan’ın babacan tavırları onu evinde gibi hissettiriyordu. Sanki yıllardır teknede yaşıyor, yıllardır denizin üstünde hissediyordu kendini.

Hiç yağ çekmemiş istavritler masaya gediğinde; kaptanı sofraya davet edip birlikte akşam yemeklerini yiyebileceklerini söyledi.

“Davetiniz için teşekkür ederim Meltem Hanım, belki size sonra eşlik ederim” diyerek teknenin kıç tarafına doğru yürümeye başladı kaptan.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Demet Uncu
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

6 YORUMLAR

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 19 Ocak 2022 at 12:23

    Ah o teknede ben de olsaydım, açık denizlere yol alsaydım. Vız gelirdi her şey inan bana eğer o da yanımda olsaydı. 🎶 🎶 🎶 🎶 🎶
     
    Yüzümde bir tebessümle okudum ve sabırsızlıkla devamını bekleyeceğim. 😥😍🥰

    • Yanıtla Demet Uncu 19 Ocak 2022 at 12:42

      Nimet Hanımcım, ne kadar incesiniz. Ben de yorumunuzu gülümseyerek okudum inanın. Heyecanınız, beni de heyecanlandırdı. Çok teşekkür ederim. 💖😘

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 21 Ocak 2022 at 14:26

    Şu soğuk kış günlerinde Ege’de, açık denizde olma fikri ne güzel geldi 😁 Bir de yalnız, tam benlik 🙈
     
    Kalemine sağlık güzelim, içimizi ısıttın ❤️😘

    • Yanıtla Demet Uncu 15 Mart 2022 at 16:09

      Canımcım, güzel yorumun için çok teşekkür ederim. Evet, ne güzel olurdu, değil mi? Ama ben de olacağım teknede 😉😘

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 22 Ocak 2022 at 13:22

    Bizler mi zorlaştırıyorduk gerçekten hayatı; karada, denizde, havada? Hep soracağımız soru bu. Yolunuz açık olsun 🍀

    • Yanıtla Demet Uncu 15 Mart 2022 at 16:08

      Şen Hanım, şimdi gördüm mesajınızı. Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Mottomuzu çok beğendim. 😍
       
      Sevgiler

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan