14 yaşında bir oğlum, 9 yaşında da bir kızım var. (2018 yılındaki yaşları 😉)
Biliyorum, kızım tam da annesi gibi güçlü bir feminist olarak büyüyecek. Bunun için çaba sarf etmeme gerek bile yok çünkü damarlarında annesinin haksızlığa tahammül edemeyen kanı akıyor. Ufacık adaletsizlikler karşısında ateşli ruhunun ne kadar hızlı alevlenebildiğine defalarca şahit oldum. Korkmuyorum onun bu cengâver hallerinden; sürüyle birlikte uçurumdan atlayacak koyun olacağına, o koyunları kurtarmaya çalışan çoban köpeği olsun. Bunun için kurtla baş etmesi gerekecek olsa bile…
Oğluma gelince, o dünyadaki hassas ruhlardan biri, haksızlıklar konusunda kavgadan ziyade uzlaşmacı yolu tercih eden bir çocuk. Cinsiyetler arası eşitsizliği kızımdan daha büyük olmasına rağmen henüz görmüyor. Nedeniyse son derece basit. Haksızlık sizi hedef almadığında bunu fark etmeniz her zaman daha zordur.
Bu yüzden kızım kadar hızlı açamayacak yüreğini feminizme. Oysa Dünya’nın feminist kadınların yanında yürüyecek feminist adamlara ihtiyacı var. Tam da bu yüzden onun yüreğinde eşitlik arzusunu tohumlandırmak, en az güçlü bir kız çocuğu yetiştirmek kadar önemli benim için.
Geleceği İnşa Etmek
“Gelecek bugünün çocuklarının avucunda” deyip duruyoruz. Bunu bilmek harika da yeterli değil. O arzulanan geleceği inşa edecek çocukların bizim şekil vermemize ihtiyacı var.
“Kadınlara karşı her zaman nazik ol, eşitliği de aklından çıkarma” diye öğütlemekle olmuyor ne yazık ki o iş.
Size kaba davranılmasına, haksız muameleye, geride bırakılmaya izin vermeyerek oluyor. Böylece çocuk, kadının ezilmeyi kabul eden ve hor görülebilen bir varlık olduğu yanılgısına kapılarak büyümüyor.
Sadakât ya da kibarlığın erkeğin lütfu değil temel unsur olduğunu gösterin. Olması gereken olmadığında, bedeli olduğunu bilerek büyüsün ki ilerde bu tarz bir davranışı tekrarlarsa neyle karşılaşacağını bilsin.
❗️Yani siz güçlü kadın olun ki o da kadınların gücüne inansın.
Feminist Oğullar
Kısaca diyorum ki feminist oğullar yetiştirmek, sofradan tabağını götürmesini istemek, yatağını toplamasını, yemek yapmasını öğretmekle değil, sizin nasıl bir kadın olduğunuzla daha çok alakalı.
Onların zihinlerine ufak yaştan neyin doğru, neyin yanlış olduğunu nasıl kodladığınızla alakalı.
Şiddete uğrayan bir annenin yetiştirdiği çocuk, babasından nefret ederken, gelecekte bir gün tam da babasına dönüşebiliyor. Çünkü tekrarlanan her davranış normalleşir ve yanlışlığı zihninizde silik bir hatıra olarak kalır sadece.
Büyük Değişimler
Büyük değişimler hayal etmek harika ama “hadi değişiyoruz” demekle olmuyor işte. Unuttuğumuz en önemli şey ise, en kalabalık toplumların bile tek tek bireylerden oluştuğu. Her anne elinde değişime giden yola döşenmek üzere pırıl pırıl taşlar tuttuğunu bildiğinde, arzu edilen gelecek de inşa edilecektir.
Didem Çelebi Özkan
* Feminizm Üzerine Yazılarım *
Feminizm ve kadına şiddete dair kaleme aldığım diğer yazılarıma göz atmak isterseniz alttaki bağlantıları tıklayabilirsiniz:
Cadı Kazanı | Öyküler:
- 16 Aralık 2019: Koca!
- 21 Eylül 2020: Anne, Gitme!
Cadı Sanatı | Köşe Yazıları:
- 31 Temmuz 2017: Bir gün… Evet bir gün…
- 23 Kasım 2017: Neden Hümanist Değil De Feministtim?
- 10 Eylül 2018: Feminist Oğullar
- 25 Ağustos 2019: Yeni Bir Nesil Yetiştirmek Şart
- 7 Ekim 2019: Kadına Şiddeti, Kadını Aşağılayarak Mı Engelleyeceksiniz?
- 25 Kasım 2019: Fazla mı Provokatif?!
- 2 Aralık 2019: Bir Hikaye Yazsam
- 26 Kasım 2021: Süfrajetler | İlk Feminist Militanlar
8 YORUMLAR
Çevremdeki kadınların hala “ben feminist değilim” demelerinin nedeni konuyu araştırmadan kafalarındaki feminist imgesini hayatlarında tutuyor olmaları. Bir de hayatın sorumluluğunu almak istemek birçok şeyin çözümü olacak her birey ve hepimiz için…
O kadar aynı şeylere takılıyoruz ki 😉 Sanırım bu yüzden seni çok seviyorum 🤗
Erkeklerim Feminizm’i dalga konusu yapmasının nedeni anlayabiliyorum. Elbette tehlikenin ve paşa koltuklarından tepetaklak indirebilecek olduklarının farkındalar ama senin de yazdığın gibi kadınlar Feminizm’e burun kıvırdıklarında işte o zaman dehşete düşüyorum. Tarih boyunca gerçekleştirilen tüm o Feminist Hareketler olmasa bugün baba ya da kocanın mülkü olmaktan ileri gidemeyeceklerini nasıl görmez ve kazanılan birçok hakkı elde edebilmek için kanlarını döken bu kadınları küçümseme cüretinde nasıl bulunurlar aklım almıyor, demeyeceğim 😝 Gayet alıyor çünkü…
Tam da yazdığın gibi, bile bile cahil bırakılan cinsimiz başımıza gelenlerden ve gelebilecek olanlardan habersiz çünkü 😠
Didemciğim, ben de feminist oğul yetiştirenlerdenim ama sayımız çok az, hatta şunu da söyleyeyim kız annelerinin de feminist tavrın ve tarzın kaprisli kız evlat yetiştirmekten çok farklı olduğunu öğrenmeleri gerek yani kısaca aslında tüm toplum feminizmin canavar olmadığını ve ona uyan halkların daha geliştiklerini ve insani anlamda da çok çok ileri gittiklerini bu konuyu araştırarak öğrenmeli herkes.
Bir de “feminist” kocalar çok önemli yani bu da yine kadının tavrı ile alakalı; misal bir kadın “ben erkeğin maçosunu severim, erkek beni kıskanmalı” diyip aynı anda “kadın haklarına inanıyorum; feminizme hayranım” diyemez. Böyle kadınlar kocalarını eğitemiyorlar “haklar” konusunda.
Ben eşime daha baştan kıskanç adam sevmediğimi ve benim de “kıskandırılmak için oyun” oynandığını çaktığımda delirdiğimi söyledim. Kadın-erkek ilişkisinin güven üzerine ancak sağlıklı inşa edilebileceğini anlattım ve özgürlüklerimden taviz vermedim. Eşim de akıllı bir adam olduğundan buna uyum sağladı.
Kısaca demek isterim ki feminizm konusu çok çok iyi öğrenilmeli 🙂
Canım benim, ne kadar doğru tespitler 👌🏻 Tüm metnin altına ben de imzamı kocaman atıyorum.
İyi ki neden bahsettiğini bilen arkadaşlarım var 🙏🏻
Seni, sevgili eşin Tayfun’u ve o yakışıklı oğlunu öperim canikom 🤗😘
Merhaba Didem Hanım. Bir erkek çocuk annesiyim; gözden kaçırdığım, toplumla özdeşleşmiş bazı davranışları ben de sergiliyordum, bugünden sonra bizim evde de bir takım şeyler değişecek ☺kaleminize sağlık, bu anlamlı yazı için teşekkürler.
Tuğbacım beğenmene çok sevindim. Özellikle de davranış değişikliği arzusuna neden olduğu için çok çok mutlu oldum.
Sevgiler canım
Sevgili Didem. Ne güzel anlatmışsın. Küçük yaşlardan itiaren cinsel eşitliğe inanan, adalet duygusu güçlü ve ilişkilerdeki gücün fiziksel kuvvette değil, akılda, zekada, merhamette, şevkatte olduğunu bilen oğullar yetiştirmeli. Yapabileceğimiz en ilerici eylem budur. Aklına, kalemine sağlık!
Ve sen ne güzel bir düşünceyle “FEMİNİZM & KADINA ŞİDDET” köşemizdeki yazıları okuyor, hepimize harika yorumlar yapıyorsun. Bu köşeyi toparlamamda, “Misyon | Vizyon | Hedef” bölümünü oluşturmamdaki sınırsız desteğin için sonsuz teşekkürler.
İyi ki varsın 🙏🏻🤗