Cadı Sanatı

Teknoloji Bağımlıları El Kaldırsın

5 Şubat 2018

Teknoloji Bağımlılığı başlıklı yazı için bir elinde bilgisayar, diğerinde akıllı telefon olab bir iş kadını fotoğrafı

Devamlı değişim, değişim diye tutturuyor, “Değişime direnmeyin” diye yazılar yazıyorum ya, bu hafta da benzer bir konudan bahsedeceğim ve hep yaptığım gibi, kim ne kadar aksini savunursa savunsun, ben gene değişimin yanında duracağım. Bu günkü konu ne mi? Teknoloji bağımlılığımız ve akıllı telefonlarımıza yapışık yaşamamız. Herkes bu düşkünlüğümüzü eleştiren yazılar, fotoğraflar, videolar paylaşıyor sosyal medya platformlarında. Ben bu paylaşımlara çok gülüyorum. “Tam da eleştirdiğiniz yerde değil misiniz?” diye haykırmak istiyorum 😉

Bu kadar rahatsız oluyorsanız, bırakın elinizdeki telefonları, tabletleri bir kenara ve o yazılarda savunduğunuz şekilde yaşayın. Yaşamayanlara da Allah rızası için akıl vermeyi bırakın.

Instagram’da, Facebook’ta fazla fotoğraf paylaşanlara burun kıvıran bir kitle vardır. Takip ettikleri hiçbir hesabın fotoğraflarını beğenmezler ama ‘Hikaye’ paylaşımlarınızda görürsünüz, ilk seyreden hep onlardır hikayelerinizi. Herkesten çok bu platformlarda zaman geçirirler ama gene herkesten çok onlar eleştirir online insanları. Fotoğrafları beğenmedikleri için sanırım kendilerinin görünmez olduğunu falan sanıyorlar. Stalker’larla ilgili bir yazı yazmıştım. Bu konu ilginizi çektiyse ona da bir göz atabilirsiniz: Aziz ve Muhterem Stalker’larım…

Neyse benim derdim bu değil. İsteyen beğensin, isteyen beğenmesin, isteyen takdir etsin, isteyen yersin, ben bayılıyorum tam da bulunduğum yerde olmaya. Ve evet telefonum vücudumun bir uzvu gibi. Hatta, Dan Brown’un son kitabı Başlangıç’ta öngördüğü gibi vücudumun gerçekten bir parçası olsa hiç de gocunmayacağım.

Bu teknoloji ile iç içe yaşama durumumuzun hep olumsuz yanları sıralanıp durur. Ben ise bu gün tam tersini yapmak niyetindeyim.

30’dan fazla yazarlı, her gün yeni yazı girilen online bir dergi yönetiyorum. Online olunca, haftasonu tatili yok. Bayram tatili, yıllık tatil onlar zaten imkansız. Gece-gündüz ayrımı bile yok. Devamlı canlı bir organizma orası ve bir kaç saat bile ilgimi üzerinden çekemem. Programcısı, grafikeri, editörü ve yazarı olduğum bu siteyi tek başıma, nerede olursam olayım yönetebilmemin tek yolu da bu çok eleştirilen teknolojiden geçiyor. Hayatımızı esir aldığı söylenen bu teknoloji sayesinde ben sömestrde çocuklarımla dağda kayarken, ya da yazın Bodrum güneşinin keyfini çıkartırken avucumun içindeki bu minik aletle, 7/24 ilgilenmem gereken bir siteyi dünyanın her yerinden yönetebiliyorum. Dört duvarlı bir ofiste, bilgisayar başında değil, doğanın kucağında çalışabiliyorum. Şimdi bu teknoloji beni esir mi ediyor, özgürleştiriyor mu?

“Senin işin buna uygun. Her işe uygulanmaz bu yöntem.” itirazlarını duyar gibiyim. Pek katılmıyorum. Belki bu derece uygulanmaz fakat mailler, telefon toplantıları hatta telefonda konferans görüşmeleri ile birçok konu sadece telefon üzerinden halledilebiliyor, böylece neredeyse her iş, elinizde tuttuğunuz o harika icat sayesinde, uzaktan yönetilebiliyor.

Elbette bu heryerde çalışabilme durumunu da eleştirebilirsiniz.

Sanırım bu biraz da nasıl bakmak istediğinizle ilgili. Klişe bardağın boş-dolu tarafı hikayesi yani anlayacağınız. “Tatilde bile çalışıyorsun” da diyebilirsiniz, “Ofisin okyanus manzaralı” da. Ben değişimin tarafında kalarak “Benim ofisim ben neredeysem orası” diyeceğim.

Ayrıca ne diye bu kadar karşı çıkılıyor gerçekten anlamıyorum. Otobüste, metroda, durakta herkesin elinde telefon varmış. Ayy sanki otobüste kitap okuyan bir toplumduk da telefonlar bunu bozdu. Boş boş birbirlerinin suratına bakacaklarına önlerindeki telefona bakıyorlar, ne var bunda?

Teknoloji Bağımlılığı başlıklı yazı için ellerinde telefonla birarada oturan bir grup fotoğrafı

Ben Burger King kuyruğunda bile kitap okuyan bir kadınım. Bu yüzden o elimdeki telefona yapışık yaşamaktan hiç yüksünmüyorum. Çocuklarımla bazen saatlerce telefonlarımıza gömülü zaman geçiriyoruz. Ama birlikte ATV ile safari yaptığımız, dağda tüm gün kaydığımız, saatlerce beraber denizde yüzdüğümüz, pazar gününü parkta ailece bisiklete binerek geçirdiğimiz için, o telefona gömüldüğümüz anlar vicdanımda bir rahatsızlığa neden olmuyor.

Teknoloji, Akıllı Telefonlar ve Nimetleri

Akıllı telefonlarımız, o minicik aletler, üzerlerinde bir sürü kolaylıkla geliyorlar hayatımıza; harita uygulamaları, online alışveriş, parmağımızın ucundaki gazete ve kitaplar, dünyadaki neredeyse tüm müzik ve filmler, en profesyonel fotoğraf makinalarıyla yarışabilecek kameralar, üzerine bi de herkese açık dünyanın en büyük ansiklopedisi her biri. Böyle bir teknolojinin hayatımızda bu denli yer etmesine şaşırmanın saçmalığını da dolayısıyla anlayamıyorum. Hiçbir yere kaybolmadan gidemeyen ben, bu harita uygulamaları sayesinde Fizan’a bile gidebiliyorsam artık, bu küçük aletlerin her geçen gün yerlerini daha da sağlamlaştıracaklarına emin olabilirsiniz. Geçmişe sıkıca yapışmak yerine geleceğe hazırlanın derim 😉

Hırçınca eleştiren, yargılayan insanların da ayrıca en bağımlılar olduğunu düşünüyorum. Dengeyi kuramadığınızda bağımlı olduğunuz şeyden, önünde sonunda nefret edersiniz. Ve bu nefretin kaynağıyla yüzleşecek güce de sahip değilseniz işte o zaman dışarıdan millete ahkam kesen tiplere dönüşürsünüz. Unutmayın ki “Yalanı hiç sevmem” diye devamlı demeç verenler, en çok yalan söyleyenlerdir. Bu yüzden bu teknoloji düşmanlarının laflarına aldanmayın. Hepimizden daha esir olan onlar. Kendilerini kandırırken siz gülümseyip yolunuza devam edin bence 😉

Telefonuma yapışık yaşamaktan inanılmaz mutluyum. Size de “Keyfini çıkartın, nimetlerinden yararlanın.” derim 😉

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

15 YORUMLAR

  • Yanıtla Sema Giritlioğlu 5 Şubat 2018 at 15:35

    Yazdıklarına sonuna kadar katılıyorum. Elinin altında Dünya’yı taşımak gibi teknoloji…üstelik her merak ettiğin şeye saniyeler içinde ulaşabilmek doyumsuz bir keyif benim için. Ayrıca benim bir dostumla karşılıklı konuşma keyfimi kim ve ne engelleyebilir. Kalemine sağlık Didemim Canım.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 5 Şubat 2018 at 18:23

      Canım Sema Ablacım, ne güzel betimlemişsiniz “Elinin altında dünyayı taşımak gibi” diyerek. Çok sevdim…

  • Yanıtla Baki Alperturk 5 Şubat 2018 at 15:44

    “Dengeyi kuramadığınızda bağımlı olduğunuz şeyden, önünde sonunda nefret edersiniz. Ve bu nefretin kaynağıyla yüzleşecek güce de sahip değilseniz işte o zaman dışarıdan millete ahkam kesen tiplere dönüşürsünüz” Teknoloji konusunda söylediklerinin yanında, bu alıntı yaptığım kısım, hayatın her alanı için geçerli. Güzel yazın için teşekkürler canım.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 5 Şubat 2018 at 18:24

      Canım benim beğenmene çok sevindim. Umarım bir gün bu sitede yorumlarının yanı sıra yazılarını da görürüm.
       
      Sevgiler

  • Yanıtla Hacer Kalıntaş 5 Şubat 2018 at 18:06

    Teknoloji bağımsılısı olmaktan mutlu olan azınlıktan biri de benim herhalde, üstelik ofiste çalışılması gereken bir iş yaptığım düşünülürse, ofis dışında çalışarak en cok faydalananlardan biri de benim. Tüm günü evde geçirdim, hatta mesai saatinde senin yazını bile okuma fırsatım oldu çünkü telefonum ve laptop’ımla bırak işi, dünyaya bağlanıyorum 😉 Her zaman ne kadar şanslı bir nesil olduğumuzu düşünmüşümdür, bu teknolojiyi kullanmaya yetiştiğimiz için. Bir yandan da üzülüyorum göremeyeceğim gelişimini düşündüğümde. Harika bir yazı kalemine sağlık…

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 5 Şubat 2018 at 18:30

      Hacercim inanır mısın ben de aynı şeyden dolayı üzülüyorum. Bu teknolojinin ne kadar ileri gittiğini göremeyeceğimi düşünerek hayıflanıyorum 🙈 Kırılma noktası tam da yaşadığımız bu 2000’li yıllar. Başlangıç biziz ama nereye gideceğini göremeyecek olmak üzücü… Ama kim bilir belki de görürüz. Teknoloji insanlığa daha neler sunacak bence tahayyül dahi edemiyoruz 😉

  • Yanıtla Hande Sönmezerler Sinan 5 Şubat 2018 at 20:37

    Didemciğim sana katılıyorum; özellikle şu cümlen efsane: “Instagram’da, Facebook’ta fazla fotoğraf paylaşanlara burun kıvıran bir kitle vardır. Takip ettikleri hiçbir hesabın fotoğraflarını beğenmezler ama ‘Hikaye’ paylaşımlarınızda görürsünüz, ilk seyreden hep onlardır hikayelerinizi. Herkesten çok bu platformlarda zaman geçirirler ama gene herkesten çok onlar eleştirir online insanları. Fotoğrafları beğenmedikleri için sanırım kendilerinin görünmez olduğunu falan sanıyorlar” hahahha vallahi öyle beğenmez, yorum yazmaz veya arayıp sormaz ama hikayeleri takip ederler, çok komikler hakikaten de. Bu teknolojinin esiri olmadıkça sorun yok ama ben açıkçası kendimi çok esir gibi hissetmiyorum çünkü aklıma bir şey takılınca mesela hemen bakmak için çok iyi; şimdi git bilgisayarı aç vb zor ve pratik değil. Hızlı bir çağdayız, ona uyum sağlamalıyız. Ben bu teknolojiye bayılıyorum açıkçası ve yukarıda Hacer Hanımın dediği gibi kendimi şanslı hissediyorum.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 5 Şubat 2018 at 23:35

      Bence de çok pratik canikom 😉 Elimde telefon, koltukta uzanarak yazı düzenliyorum 😂 Daha ne olsun 🙃
       
      Hızlı bir çağdayız, yazmışsın. Ne kadar doğru. Çağın gereği bu hız ise, ayak direyen herkes oldukça geride kalacak demektir. Hatta dikkat etsinler doğal seleksiyon sonucu yok olup gidebilirler de 😂😂

  • Yanıtla Ilgın Cenkçiler 6 Şubat 2018 at 00:19

    Her ne kadar teknoloji ile pek aram olmasa da öncelikle işim için, sonra da sevdiklerime 💜 ulaşmamı sağladığı için çok memnunum 💫💫💫

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 6 Şubat 2018 at 08:14

      Sevdiklerinden biri olduğumu bilmek ne güzel 🤗 İyi ki varsın canikom. Ben de seni çok seviyorum 💜💜💜

  • Yanıtla Zeynel Olgun 6 Şubat 2018 at 10:23

    Akıllı cep telefonlarının bazı faydaları…
     
    1) Gecenin bir vakti çocuğa ilaç almam gerekti. Eskiden, yani akıllı telefonun olmadığı dönemlerde önce bir eczanenin kapısına gidilir, nöbetçi eczane bulunur, adresi ve telefonu alınır, telefondan ya da oralardaki birinden adres tarifi alınır v.s. v.s., öf ya, yazarken sıkıldım. Şimdi ise WEB sitesi ya da nöbetçi eczane aplikasyonundan nöbetçi eczane bulunur, GPS’le de direkt eczaneye gidilir. Çok büyük kolaylık.
     
    2) Tatil zamanı ilk otelde konaklarken birtakım sebeplerden ötürü ikinci bir otele geçmek gerekir. Hemen internetten bir organizatör şirketin aplikasyonundan uygun bir otelin odaları, manzaraları, daha önce konaklayanların verdikleri puanlar incelenir ve yeni otele geçilir. Herkes mutlu olur 😊😊😊.
     
    Sadece GPS haritası kullanarak tatil yeri için otel ayarladığım olmuştur.
     
    3) TV’lerin banal program ve dizileri yerine cepten istenilen herhangi bir program, video v.s. izlenir.
     
    4) VPN’le dahi olsa her türlü gelişmeden haberdar olunur, aynı olaylara farklı yaklaşımlar incelenebilir.
     
    5) Akıllı telefonların kitap okuma alışkanlığına zarar değil, tam tersine yarar verdiğini düşünüyorum. Evet, kitapların o kendine has kağıt kokusunun yerini asla tutamaz ama elde taşınamayacak kadar çok kitabı akıllı telefonda taşıyabiliyoruz. Serviste, öğle tatilinde yani uygun her boş zamanda cepten kitap okuyabiliyorum artık.
     
    İsteyene güzel kitap paylaşım platformları tavsiye edebilirim.
     
    6) Gözler bozuksa ya da gözlüğü bir yerlerde unuttuysak, cep telefonunun kamerası bazen uzaktaki, ya da yakında ya da çok küçük fontlu yazıları okumada büyük kolaylık sağlıyor.
     
    7) Uzaktaki bir tanıdığımızı görüntülü arayabiliyoruz. Bazı acil durumlarda bunun çok büyük faydaları oluyor.
     
    Daha yazabileceğim çok şey var. İlk anda aklıma gelenler bunlar.
     
    Asıl garipsediğim ise akıllı telefonu olmasına rağmen telefonu sadece konuşmak için kullananlar. Beni ilgilendirmez tabii ki, isteyen istediği gibi kullanır ama benim de garipseme özgürlüğüm var 😊😊😊. Neyse… Buna bir örnek vermek istiyorum. Yolda yürürken bir araba yanıma yaklaştı ve şoför bana bir yer sordu. Sorduğu yer biraz uzakta ve çok sağa sola dönerek gitmesi gerekiyordu. Tarif etmeye başladım ancak birden aklıma adamda akıllı cep olabileceği aklıma geldi ve adama “Akıllı cep varsa haritayı açıp oradan yeri bulup öyle gidin olmazsa” dedim. Adam bana “ben onu kullanmayı bilmiyorum ki” dedi. Tekrar adama yolu sözle tarif ettim ben de. Akıllı telefonu olup da konuşmak harici kullanmayanlara diyeceğim şudur ki, lütfen akıllı cep telefonlarını kurcalayınız efendim 🙂🙂🙂, kurcalamakla telefon bozulmuyor.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 6 Şubat 2018 at 11:44

      Zeynel Bey bayıldım yazdıklarınıza. Ne kadar eğlenceli bir üslubunuz var. Muhakkak sizi bulup Sen ve Ben’de yazmanızı teklif etmeliyim. Hemen mail adresinize bir teklif yolluyorum. Yaşasın teknoloji 🙃🙃

  • Yanıtla Beril Erem 8 Şubat 2018 at 22:55

    Ben çok gülüyorum bu ikiyüzlü teknoloji ahlak bekçiliğine. Sanırım sorun toplumumuzun yetişkin birey olamaması ile alakalı. Hep bir beğenmeme, hep bir eleştirme, hep bu kaka, diğeri cici… Ayol adamın kıçında don yok doğru dürüst, iphone taksidine giriyor… Daha ne anlatıyon hacı! derler… Derler de… Hasetlik tohumu ekilmiş bir kere. İlla karşı duracak. Ama güldüğüm nokta işte burada başlıyor, bu karşı durulma hali bizim uluyan ana muhalefet liderimizin karşı durması gibi. Ne yardan ne serden…
     
    Oysa, teknolojinin nimetlerinden bir tek bloggerlar faydalanmıyor. Misal, sen biliyorsun, on iki yıl Siemens’de çalıştım. Daha o zaman iPhone falan yoktu. Blackberry dağıttılar herkese. Mali yıl başında da herkese ulaşması gereken hedefler verdiler. Ofis işleri yapanların dışında, müşteri ile birebir satış ilişkisi kuranların ofiste oturmaları yasak. Tüm işler blackberry’ler ile hallediliyor. Dikkatinizi çekerim! Blackberry, not iPhone! Yarım akıllı teknoloji yani. Dediler ki, size biz masa da vermiyoruz ofiste. Dışarıda çalışın. Nerede çalıştığınızın bir önemi yok, hedefi tutturun yeter. İster havuz başında yap satışını ve tuttur hedefini, ister evde yaprak dolmanı sararken. Neden?
    Çünkü, bunu yaparak adam enerji maliyetini düşürüyor. Senin ofiste geçirdiğin zamanı azaltarak daha az elektrik, daha az telefon, daha az yemek, daha az su harcıyor. Sana sunduğu, sunmak zorunda olduğu bütün ofis imkanlarını avucunun içine tutuşturup, sonra Yallah diyor.
     
    Ha bir de hedefi veriyor tabi eline… Sonrası ya herro, ya merro canımın içi 🙂

    Böyle de bir anı işte…

    Öperim çok.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 8 Şubat 2018 at 23:03

      Blackberry, yarım akıllı teknoloji 😂😂 Ya kuzum çok eğlendim yorumunu okurken. Öykülerine bayılıyorum o ayrı ama bu serbest yazılarını Facebook günlerinden beri çok seviyorum. Keşke bıcırıklardan biraz daha vakit kalsa sana ve arada böyle de yazsan. Ne keyif okumak seni 🤗😘

    • Yanıtla Zeynel Olgun 11 Şubat 2018 at 09:25

      Merhabalar,

      Biraz teknik kıyaslama…

      BlackBerry iPhone’un yanında yarım akıllı ise çok bile akıllı sayılır aslında ☺️☺️☺️.

      Hiç BlackBerry kullanmadım. Ancak kullanan ve çok iyi kod yazan bir arkadaşım kullandığı BlackBerry’in özellikle ofis uygulamalarında çok başarılı olduğunu söylemişti. Size ondan BlackBerry dağıtmışlardır.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan