Öykü & Deneme

Ölümün 1000 Hali | 2 | Parkta Belki

17 Nisan 2024

Öykü: Ölümün 1000 Hali | 2 | Parkta Belki | Yazan: Şen Sevgi Erişen

 

İndeks

Suat ve Gülizar | Bölüm 1
Parkta Belki | Bölüm 2

 

2. Bölüm | Parkta Belki

 
Amcacım, merhaba, günaydın daha doğrusu, nasılsın? Sabah dinçliği üzerinde maşallah! Diri görünüyorsun. Sabah serinliği var diye üzerine de ceketini almışsın. Teyzem de ne güzel yıkayıp ütülemiş üstünü başını, takım elbiseni, boz renkli, sütlü bej ceketini. Bembeyaz gömlek yakanın enseye bakan iç yüzünü sararmadan tutmak öyle her kadının harcı değildir, bilirim.

Kim bilir kaç senesinden kalma kıyafetlerdir bunlar, iyi bakılmış, özenle giyilmiş, eskitilip yıpratılmamış. Sokakta yüzünüzü ağartacak bir takımınız olmalı dersiniz ya, bunlarda yüz ağartan cinstenler ama! Ayakkabıların hâlâ mı mokasen, bağcıklı koyu kahve. Babamın çok saygı duyduğu, titiz mi titiz bir Bülent abisi varmış, Allah rahmet eylesin, o demiş ki bir keresinde babama, Saip ben hiç siyah ayakkabı almam. Siyah çok toz gösterir ve her renk kıyafetle gitmez, yani siyahın dışında hiçbir renge uymaz aslında. Ben o yüzden koyu kahveyi tercih ederim. Öyle demiş işte Bülent abisi babama. Artık kösele ayakkabı da kalmadı ya. Tabanların hepsi suni bir çeşit lastik işte. Çin işi, Japon işi, bunu yapan iki kişi… Uzak Doğu’dan geliyor işte, bilirsin ya.

Ne o, anlamadın mı? Bak diyorum ki ayakkabılar eskiden kösele olurdu. Bunlar kaç senelik? Hatırlamaya çalış hadi; dört, beş senelik en fazla. Hım, çarşıdan mı aldın, şu meşhur Tahir Usta’nın dükkânından, hani var ya çarşının başından sol koldaki telefoncunun sokağındaki pasajın girişindeki ayakkabıcı. Ben kendimi bildim bileli ayakkabılarımızı aldığımız ayakkabıcı. Babasının yaptığı işi şimdi oğlu yürütüyor. Dört çeşit kışlık modeli dört çeşit de yazlık modeli vardır, işte terlik falan da koyar yazın raflara bilirsin.

Kedileri seviyorsun ama üzerini tüy ederler dikkat et istersen, yüz verirsen oturduğun banka çıkar sürünürler. Sonra benim gibi her yerin kedi tüyü olur. Senin evdeki kanaryadan ne haber? Teyzem camı açtığında perdenin arkasındaki kafesten nasıl öter ama kuşların, sokaktan gelen geçen seslerini duyup sağa sola bakınır. Çiftleştirdin mi garibanı? Bulamadın bir eş kuşuna yani! Olsun! Benimki yaşasaydı sana verirdim. Ama geçen yaz öldü garibim. Benimki de çok güzel bir kanaryaydı. Etrafı kirletiyor diye söylenir dururdu bizimki. Teyzem de şikâyetçi mi kuştan? Bazısı hep gül olsun ister dikeni varsa gülü istemez. Kediyi sever ama tırmalanmak istemez, üzümü bile çekirdeğini çıkarmak zor geldiği için yemeyen gördüm ben! Tercih meselesi. Ama insanlar çok rahat kazanma peşinde artık! Sevmeden sevileyim, vermeden alayım, emek vermeden sahip olayım, onu da alayım, bunu da alayım, bir yetmez iki, iki yetmez üç olsun, o da yetmez, çok çok fazla olsun!

Sizin zamanınızda öyle miydi, söylesene! Savaş çocukları sizin nesil. Kolay mı o yıllarda yaşamak! Kaç sene askerlik yaptınız. Önce iki yıl, sonra bir daha çağırdılar. E, peki işi gücü bırakıp gitmek nasıl oluyordu, zor oluyormuş yani. İşinizi aileyle beraber yürüttüğünüz için sen gidince onlar ilgilenirler, onlar gidince de sen ilgilenirsin. Zaten o zaman her harcama kısıtlı. Öyle kredi kartıyla alışveriş yoktu tabii ki. Elindeki nakde göre alışveriş yapardı insanlar. Toptan alınır kilerlere konurdu; mercimek, bulgur, un, fasulye, nohut… Kiler diye bir yer vardı evlerde. Evin en serin yeri olur, güneş almaz erzaklar da soğan, patates de orada saklanırdı.

Çok konuştum yine, kafanı şişirdim. Sen de teyzemden kaçıp kapının önüne şu küçük parka çıktın ama bu sefer de ben çıktım karşına. Kusura bakma istediğin bir şey varsa alıp gelirim. Canım amcam, şu şapkanı biraz kaldırayım da yüzünü göreyim, gözüne kadar düşmüş. Elindeki tespihi de düşürdün bak. Dur sen eğilme ben alırım onu. Al istersen cebine koy, evde iyice bir yıkarsınız kullanmadan önce. Amcam, beni duyuyor musun? Oturduğun yerde uyudun mu yoksa? Bana dayanman sorun değil canım. Ben sen uyanana kadar böyle otururum önemli değil. Bak elindeki mendilini de düşürdün. Omzunu tutayım da yerdeki mendile uzanabileyim. Müsaadenle. Ah, tuttum mendili de seni tutamadım, amcam, aman aman dikkat et düşeceksin. Aman Allah’ım! Amcacım, şaka mı yapıyorsun. Ne oldu sana, konuş benimle! Aç gözlerini, amcam, amcam! Beni duyuyor musun? Eyvahlar olsun amcam benim! Yetişin, amcam ölüyor! Su getirin, imdat!
 
 

Devam edecek…

 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan