Satır Arası

Affetmek

12 Nisan 2019

Yazı: Affetmek | Yazan: Nalan Erpolat

Bazı cümleler ne kadar kolay çıkar ağızdan….

“Sana vurana sen diğer yanağını uzat.”

Gerçek hayatta, gerçek bir vuruşta ve ciddi bir can yanmasında, bu kadar kolay mıdır bunu yapmak?! Tabii ki değildir, hatta bir tek kolay değil demekle de yetinilmez. Mümkün değildir.

Canı yandığında insan kırılır, kızar, öfkesi öyle bir hal alır ki, “iki dünya bir araya gelse affetmem” der, hatta bu cümleyi en yakınları için bile kurabilir. Haklıdır; çok üzülmüştür, çok gücüne gitmiştir bir tavır, bir davranış ya da bir söz. Gerçekten günler, haftalar, aylar geçse de affetmez.

Her gün, her an gelebilir insanın aklına affetmediği kişi ve buna sebep olan olay. Her aklına geldiğinde de öfke yeniden doğar, elleri terler, belki titrer, midesi gereksiz yere asit yapar. Beyninin kimyasında minik de olsa değişiklikler olur. Affetmediği her gün, her saat, gittikçe ağırlaşan bir yük taşırken bulur kişi kendini. Farkında olmadan, günden güne yorulur, yıpranır.

Affetmek Nedir?

Affetmek, halk arasında, en yaygın olarak “bağışlamak” anlamında kullanılır.

“Tamam yaptı yapacağını, affettim, uğraşmıyorum, şikayetçi de olamayacağım, benden uzak olsun yeter,” anlayışıdır.

Bir saldırıya uğramış, haksızlığa uğramış ya da herhangi bir sebepten bir kişiden dolayı zarar görmüş insanlara genelde çevre böyle bir tavsiye verir. “Affet boşver, ne uğraşacaksın, affet kurtul.”

Ama kimse, kesinlikle dışarıdan birilerinin zorlamasıyla kimseyi affetmez, bu yüzden de “affet” telkini zaten öfkeli olan kişiyi daha da çok öfkenlendirmekten başka bir işe yaramaz.

Affetmenin bir de diğer yönü vardır. Kişinin tamamen kendini ilgilendiren yönü. Birini affetmek, ona içten içe kızmayı, onunla zihnini meşgul etmeyi bırakmaktır. Zaman zaman karşımıza çıkan “affetmek hafiflemektir, özgürleşmektir” sözü de bu tür affetmeyi anlatmaktadır. Prof. Dr. Üstün Dökmen “Küçük Şeyler 2” kitabında, “Affetmek geçmişimizde kalmış düğümleri çözmek, en azından o düğümleri biraz gevşetmek demektir,” diye yazmıştır.

Affederek hafiflemek, kendi haklarından vazgeçmek demek değildir. Kendini savunmaya devam ederken ve sosyal anlamda her türlü hakkını ararken, kendi içindeki gel-gitlerden kurtulmayı başarmaktır. Kişiyle zihindeki ve kalpteki kavgayı sonlandırmaktır. Hele ki affedilen kişi yakın biriyse gerçekten affetmek büyük bir hafiflik ve özgürlüktür. Hem beden, hem ruh sağlığı için güzeldir.

Sınırlar ve Affetmek

Kimse hayatta bir tokat yediğinde, diğer yanağını uzatmasın; bu insanın kendisine yaptığı en büyük haksızlıktır.

Zarar gördüğünde hakkını almaktan asla vazgeçmesin; bu da kişinin kendine saygısıdır.

Her türlü hakkını koruyarak karşısındakini affetsin.Bunun karşısındaki kişi ile ilgisi yoktur. Bunu kendi duygularını düzenlemek ve kendi hayat kalitesini düşürmemek için yapsın.

Hafif ve kaliteli günler dilerim…

Nalan Erpolat

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

5 YORUMLAR

  • Yanıtla Beril Erem 12 Nisan 2019 at 22:51

    Her bir satırına yürekten katılırken, aklıma canım arkadaşım Alin geldi, Onun sıklıkla dost sohbetlerinde anlattığı bir hikayedir.
     
    Alin, ilkokulda Matta’yı öğrenirlerken İsa Mesih’in “Biri sol yanağına vuruyorsa, sen sağ yanağını uzatacaksın,” cümlesinin geçtiği ayeti öğrendikleri dersin sonunda bir arkadaşı ile kavgaya tutuşur. Kavga sonunda arkadaşı Alin’e tokattan hallice bir yumruk atar, o da adeta öğretiyi test etmek ister gibi diğer yanağını uzatır ve arkadaşı bir de o tarafa vurur 🙈😂
     
    Bunun üzerine çok konuşmuşuzdur. Affetmek elbette her zaman kolay değil, bence kendimizi buna zorlamamalıyız da… Ama öfke, biriktirilen her kızgınlık bir safra gibi birikip bizi kirletiyor. Yapılması gerekeni yapıp, sonra da boşvermek en güzeli. Bilenmemek, plan yapmamak, düşünmemek affetmenin en önemli harcı galiba.
     
    Yine çok duru, çok güzel bir yazı olmuş.
     
    Teşekkürler ♥️

    • Yanıtla Nalan Erpolat 13 Nisan 2019 at 12:47

      Berilcim çok sevindim beğenmene. Söylediğin gibi mutlaka yapılacak her şeyi yapmak, ve tekrar aynı tuzağa düşmemek gerekiyor. Önemli olan kendimize yük yapmayı bırakmak. Yoksa kesinlikle söylüyorum ki bazı şeyler asla affedilemez ve bazı haklar helal edilemez.
       
      Sevgiler 😊😘

  • Yanıtla Pınar Sude Genç 14 Nisan 2019 at 11:34

    Yazının her bir satırına, tüm benliğim ile katılıyorum. Çok güzel ifade etmişsiniz. Kaleminize sağlık. 👌

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 14 Nisan 2019 at 14:45

    Açıkcası ben bardak taştıktan sonra kolay affedebilenlerden değilim. Hatta ne kolayı, hiç affedemiyorum. Dönüp arkamı gidiyorum. Fakat o güne kadar yapılabilecek her şeyi denediğimden ne bir vicdan, ne bir hırs, ne de geride başka bir duygu kalıyor. Koskoca bir hiçlik. Belki de bu yüzden affedememenin gerginliğini yaşamıyorum. Bir yazımda tam da bu duygularımı anlatmıştım: “Af falan yok! Huzur Umursamamakta” diye
     
    Affetmenin kişinin aslında kendine yaptığı bir iyilik olduğunu anlıyorum, yazdıklarını da mantıkla düşündüğümde katılıyorum ama uygulayamıyorum. Affetme fikri beni daha çok kızdırıyor 😝
     
    Öperim canikom. Kalemine, güzel kalbine sağlık 😘😘😘

    • Yanıtla Nalan Erpolat 16 Nisan 2019 at 09:37

      Didemcim zaten süreci sabırla karşılamak en zoru. Onu başardıktan sonra affetmek çok da şart değil. Önemli olan affetmemek seni etkilemesin. Senin de yazında dediğin gibi… Huzur Umursamamakta 😊😘

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan