Hayatınıza giren birini gerekli durumlarda silmekte ne kadar başarılısınız?
Ben oldukça başarılıyım. Hiç bakmam gözünün yaşına. Çünkü o son göz yaşına kadar çok yollardan geçmişizdir. Ben zaten çok şans vermişimdir ve hatta oldukça ve hatta olmaması gerektiği biçimde görmezden gelmişimdir.
Sadece kadın-erkek ilişkisinde olsa bu tavrım “aşktan” der geçerdik ama her türlü ilişkide aynıdır tavrım. O yüzden hayatımdan çıkmasına karar verdiğim tam olarak çıkar. Gurur duyarak anlatmıyorum. Siz böyle yapın da demiyorum. Ben böyleyim diye anlatıyorum. Siz kendiniz gibi olun elbette.
En çok kendini sever insan
Peki ya silemediklerim?
Neden? Boşluk doldurduklarından mı? Ya da en yumuşak karnımı bilip onun üzerine oynadıklarından mı? İnanın kimseye “yapmaz” diyecek kadar güvenmiyorum ve kimse de yapmayacak kadar çok sevmiyor kendinden fazla beni. İnsanın doğası bu. Yadırgamıyorum.
Bir de icabında uğruna can vereceklerim var. Yukarıdaki “kimseye -yapmaz- diyecek kadar güvenmiyorum” cümlesinin dışında kalanlar.
Ve iyi ki varlar. İnsanın böyle birkaç insanı olmadan hayatını idame ettirmesi işkenceden başka bir şey değil bence. Ömür denmez, bedel denir ancak buna.
Derdin daniskası
Ve bir de tüm bu genel anlatımların ve durumların dışında kalan aşk belası. İnsanın başına her türlü derdi, bilinmezliği saran derdin daniskası.
Dönüp kendine baktığında aynada bazen kendni tanımanı imkansız kılan ama en çok o anlarda kendini sevmene sebep olan en zayıf ama en cesur yanın.
İçinde yatan aslanın yattığı yerden ayaklandığı o hikaye.
Kendine ayıp etmenin meşru yanı.
En çok hırpladığın, en çok hırpalandığın, aldığın yaralarlarla, açtığın yaralarla iki kişi ayakta kalmaya çalıştığınız o hikaye.
Hiç yaşadın mı?
Umarım yaşamışsındır.
Kıyamıyorum unutmaya
Ben seni unuturdum. Yapabilirdim.
Ama anlamıyorsun değil mi?
Ben seni unutmaya kıyamıyorum.
Hissettiklerimizi unutmaya,
Yazdıklarımızı,
Ağladıklarımı,
Belki de ağladıklarını,
Tuttuğumuz gece nöbetlerini,
Hayallerimizi,
Birbirimize anlattığımız yaralarımızı,
Birbirimizde açtığımız yaralarımızı,
Geçmişimizi…
Unutmaya kıyamıyorum.
Gözlerinin ardındaki kimsenin görmediği o yaşlı ifadeyi,
Satırlarının arasındaki yaşanmış binlerce hayal kırıklığını…
Unutmaya kıyamıyorum.
Yüzünü ellerimin arasına alsam.
Sana bunları tekrar tekrar anlatsam.
Hiç anlamaz gibi bakarken gözlerime aslında sen hepsini anlasan.
Anlıyor musun?
Anlıyorsundur.
Anlamasan unuturdum!
Ve biliyorum
Bir şey olmaz bize
Anlaşılmaz biçimde bu kadar birbirine ait olmuşken
Bir şey olmaz bize….
En derin sevgilerimle,
Seda Çağlayan
7 YORUMLAR
Çok güzel olmuş, kaleminize sağlık..
Teşekkür ederim Pınarcım. Beğenilerimiz karşılıklı:)
Öperim güzel yanaklarından.
Kaleminize sağlık Seda Hanım. Aşkı, sevgiyi ne güzel yaşamış ve ne güzel ifade etmişsiniz … Unutmak zorunda bırakıldığımız sevgiler ile işimiz kolay olmuyor evet… O tür zamanlarda bana kattıklarını, güzel anıları düşünmek beni mutlu ediyor açıkçası. Unutulmak için değil, birlikte hatırlayarak, devam edebilen ilişkilerin yaşanması dileklerimle …
İyimser yanımızı hiç kaybetmiyoruz değil mi? Kadın olmanın naifliği, affedici yanı erkeklerin işini kolaylaştırırken bizimkini zorlaştırıyor. Ama dönmek yok, yola devam.
Ne iyi ettiniz de yazdınız, teşekkür ederim.
Sevgiler çok çok
Kıyabilsen, sen sen olur musun? 🙂
Olmazdım doğru söylüyorsun. Ne olursa olsun burnumun dikine gitmeye devam. Huyum kurusun!
Seni çok özledim.
Hasretle sarılıyorum canikom.
İnsanların suyuna gittik de ne oldu heh.
Karşılıklı 🙂