Münferit Tatile Giderse

Bir Evleneceğin, İki Tatile Çıkacağın İnsanı İyi Seçeceksin

19 Ağustos 2020

Gülşah İslamoğlu | Münferit Tatile Giderse | Bir Evleneceğin, İki Tatile Çıkacağın İnsanı İyi Seçeceksin

Yok anacım yok, beni anam kesin otelde doğurdu ya da göbek bağımı kesin otelin birinin bahçesine gömdü ama bana söylemiyor.

Ne güzel 2019’un ekim ayında turizmi bırakmıştım. Ya da en azından ben öyle biliyordum. 9 ay boyunca kafam rahat dolaştım. Ne “Odam deniz görmüyor” diyen vardı ne “Denizde balık var. Neden söylemediniz?” diyen. Ne de “Hani burası eylül ayında sıcak olurdu. Şimdi yağmur yağıyor. Bugünün parasını kim verecek?” diyen vardı. Hayat nasıl güzeldi size anlatamam.

Abi sonra ne oldu ne bitti bilmiyorum. Avşa Adası’nda bulunan bir pansiyonun sosyal medyasını almışken sonra bir de ne göreyim kaşla göz arasında pansiyonu bana kitlemişler.

Ben şu an oradayım. 15 yıllık turizmci hayatımda ilk kez pansiyonda çalışıyorum. Ve çok net bir şey söylüyorum ki; “Allah bizi nasıl biliyorsa öyle yapsın. Bugüne kadar büyük otellerde ne işimiz varmış?”

Öncelikle acentelere stop gönderme, aksiyon gönderme, onları sisteme işleme, forecast takip etme vs. gibi dertleriniz yok.

Abi biz dört, beş yıldızlı otellerde misafirlerin ayaklarının altına kırmızı halı serer, odalarına dansöz gönderir, otelde ücretli olan hizmetlerden free olarak verir yine de fırça yerdik.

Ulan burası öyle mi?

• Odaları sadece 1 kere misafir girişinden önce temizliyoruz. Sonrası misafirde. Büyük otellerde öyle mi? Adamın odasını 2 günde bir temizle. “Neden her gün temizlenmiyor?” diye yine fırça ye.

• Misafirin odasında bir şey mi eksik ya da bozuk. Abi bize bir söyleyişleri var. Sanki onların suçuymuş gibi. Nasıl kibar ve yapılmasını rica ederek söylüyorlar. Büyük otellerde öyle mi? Misafir yatağı kendi kırıyor sonra neden kırıldı diye yine bizi fırçalıyor.

• Pansiyonu şu sezon için sadece oda şeklinde veriyoruz. Odalarda mutfak var isterlerse kendileri yapabiliyorlar. Ulan her akşam misafirlerden yiyecek geliyor. Biz masada oturuyor, yemek yiyoruz. Bi’ bakıyoruz misafir evinde yaptığı reçelden getiriyor masamıza koyuyor. Misafir biz miyiz, onlar mı belli değil. Büyük otellerde öyle mi? Açık büfeye 100 çeşit yemek koy, adam geliyor, “101. nerede, neden o yok” diyor.

• Pansiyonda en sevdiğim olay: Kimseyle hanımlı, beyli konuşmuyorsun. Geldiğim günden beri herkes abim, ablam, teyzem, amcam. Onlar da bana Gülşah diyor. Oh mis.

• Büyük otellerdeki gibi forma, kıyafet derdin yok. Şort, tişört, terlik çalışıyorsun. Hatta ben de çoğu zaman terlik de yok. Yalın ayak…

• Ya siz ne diyorsunuz? Büyük otellerde mesaiyi saat 22.00’de bitir. Neden 23.00’e kadar kalmadın derler. Pansiyondaki muhabbet ise, “Abi sen buradasın. Pansiyon sana emanet. Ben bir denize girip geleceğim.”

• Mutfağımızda çay demliyoruz. Misafir odasından gelip kendine çay alırken bize de koyup servis ediyor. Biz bu sırada divanda bağdaş kurup oturmuş olabiliyoruz. Misafir bahçede tv izlerken sen de onların yanında divana uzanabiliyorsun. Kimse sana dönüp “Personele bak“ demiyor.

• Misafir markete giderken “Bir şey lazım mı, alayım mı? diye soruyor.

•Geçen gün misafir arıyor. “Gülşah,” diyor “denize gireceksen şu taraftan gir, diğer tarafta deniz anası var” diye haber veriyor. Ben de “Tamam abi eyvallah” diyorum.

• Pansiyonun yan tarafında oturan komşular her sabah kahvaltıda yeriz diye bahçelerinden nane, maydanoz, domates veriyorlar.

• Yav her şeyi geçtim. Kimse çıkıp da demiyor ki; “Yetkili nerede?” Abi ben alışmışım. Birinin resepsiyona gelip, elini yumruk yaparak deske vurup “Yetkili nerede?” diye bağırıp çağırmasına… Geçen gün misafire; “Ya dedim dayı bu böyle olmayacak. Ben çalışamıyorum. Arada bir şuradan geçerken gözünü seveyim elinle deske bir vur; “Lanet olsun nerede bu yetkili?” deyip odana git. 😊

• Ortam çok iyi ya. Misafirlerden canı sıkılan, derdi olan varsa stres atmak için hortumu alıp bahçeyi suluyor. Dolayısıyla bu durum yine bize yarıyor. Bahçeyi sulamak için uğraşmıyoruz.

• Misafir benim mutfağımı benden daha iyi biliyor. Herhangi bir şey istiyorlar, bakıyorum bulamıyorum, “Dur, ben biliyorum yerini” deyip geçip alıyorlar.

• Karnım acıkıyor bizdeki yemeği beğenmiyorsam misafire “Sizde ne yemek var?” diye sorabiliyorum.

Şimdi durum böyle olunca ee tabi benim sevinmem gerekirken aldı beni bir telaş. Her şey güllük gülistanlık olursa ben ne yazacağım? Abi yeminle ben Allah’ın sevgili kuluyum.

Tam “Ne yazacağım?” diye düşündükten hemen 5 dakika sonra bir olay.

Haah dedim bana bunlarla gelin. Ne lan bu her şey yolunda. Öyle saçma hayat mı olur? 😊

Hemen olayı anlatıyorum.

Abi bizim pansiyonun 2+1 dairesinde, birbirleriyle asker arkadaşı olan iki evli çift konaklıyor. Alt katlarındaki odada da başka bir aile kalıyor. Neyse akşamları bahçede herkes oturup çay içerken bu 2+1 dairede kalan misafirlerden bir tanesi alt katta konaklayan ailenin motorunu bir 15 dakikalığına istiyor. Motor sahibini de bir görün. Motorunu canından çok seven bir abimiz. Öyle böyle değil ama. Yani “Evladın mı, motorun mu?” diye sorun, yeminle motorum der 😊 Öyle aşık motoruna.

Neyse nasıl olduysa motoru diğer aileye veriyorlar. Adam geziyor geliyor. Teşekkür edip anahtarı sahibine veriyor. Buraya kadar her şey normal. Sorun yok. Daha doğrusu biz sorun yok diye biliyoruz.

Ertesi gün oluyor. Sabah bahçede bir yas var. Sanırsın pansiyondan cenaze çıkmış. Dedik, hayırdır ne oluyor. Motor sahibi abimiz bize motoru gösteriyor. Allah aşkına şuna bir bakın ya diyor. Baktık ettik kenarları, aynasının arkası soyulmuş vs. Belli ki motor düşmüş.

Başladı işte “Dün verdiğimiz adam düşürdü. Çabuk insin aşağı.” Abi diyoruz dur sakin. Adam düşürse neden söylemesin? Yok diyor o düşürdü. Ben hayatta zarar vermem motoruma.

Motoru 15 dakikalığına ödünç alan misafir indi aşağı. Motor sahibi; “Kardeşim dün motoru nerede düşürdün? Bu kesinlikle böyle değildi.”

Adamda ses yok. 3, 4 dakika hiç ses çıkarmadan motoru seyrediyor. İçimden dedim tamam kesin o düşürmüş. Sesini çıkarmadığına göre 😊

Sonra motor sahibi diyor yaptıracaksın. Diğeri diyor ben yaptırmam. Motor sahibi bir sanayiden fiyat alıyor. Diğeri başka bir sanayiden… O diyor şu kadar para vereceksin. Diğeri diyor ben o kadar vermem. 😊

Abi motoru düşüren “Abe sokayım bu aşkın ızdırabına” deyip ödedi parayı. Tabi bu süreçte masraf karşılanmış olsa bile konuşmalar bitmiyor. Motor sahibinin aklına geldikçe konu açılıyor. Garibim kızı devreye girip; “Baba tamam, yeter. Oldu bir kere uzatma” deyip duruyor.

“Abi” diyorum “çay ister misin?”

“Gülşah motoru gördün mü?”

“Abi gel otur ayakta kalma” diyorum. Motor diyor.

Düşünün bak benim hayatta en çok sevdiğim şeylerden biri motora binmekti. Allah canımı alsın motordan soğudum. Aşağıda, dönen muhabbetten biz bunaldık. Yukarıda ise motoru düşüren aile ile birlikte gelen diğer aile bunaldı. Yav sana yemin ediyorum. Motoru düşüren adamla beraber gelen abimiz, geldiğinde atıyorum işte 40 yaşındaysa tatil sonrası evine dönerken 45 yaşında oldu. Adam 5 yaş yaşlandı amk. O uğraştı çünkü.

Neyse her şey duruldu. Paralar ödendi.

Bahçede çay içerken bir baktım ki motoru düşüren adamın içine dert olmuş motor sahibinin masasına oturup “Sana verdiğim o para haram olsun” deyip odasına gitti.

Hoppala… Muhabbet, gürültü, patırtı yine başladı. Her şey başa döndü. O aşağıdan yukarı bağırıyor. Diğeri yukarıdan aşağı bağırıyor. Tabi bizim pansiyon sahibi hatun da cinnet geçirdi. Bu kez o bağırdı. “Defolup gidin buradan. Kaç paraysa ben vereceğim yeter.”

Bunlar böyle bağrışırken diğer yandan da otelimizde konaklayan bir Miraç ablamız var. O da enerji, astrolojilerle uğraşıyor. Bu kez o başladı evrene bir şeyler yollamaya. Kolunu açarak yok efendim, dışarıdan gelen negatif moleküllere kendimi kapatıyorum. Yok efendim, kötü enerjilerin alanıma girmesini engelliyorum.

Allah’ım sağlı sollu geliyorlar. Ne tarafa bakacağımı şaşırdım.

Tam bu sırada dergiye göndereceğim yazıyı yazarken, motor sahibi olan abimiz şu an başımda. Bana sanayiye ödediği paranın dekontunu gösteriyor 😊 Abi kurban olayım beni bir sal ya.

Neyse abi herkes gitti. Şu an ortam sessiz. Önümüzdeki maçlara bakacağız.

O yüzden ben her zaman söylerim; “Bir evleneceğin, iki tatile çıkacağın insanı iyi Seçeceksin.” Yoksa hayat burnundan gelir. 😊

Hep Mizahla Kalın.

Gülşah İslamoğlu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

5 YORUMLAR

  • Yanıtla Gökçe Çiçek Gönülaçar 19 Ağustos 2020 at 18:23

    Gülşah biz yine de gelelim mi, ne dersin? 😂

  • Yanıtla Mustafa Kara 19 Ağustos 2020 at 22:50

    Aboooooo neler olmuş neler 😃😃😃😃😃
     
    Tabi bazen insan yol arkadaşı olarak seçtiği aracı çok sever, gözünden kıskanır ama ne yalan söyleyeyim ben de olsam başkasına motorumu vermem çünkü bizim meşhur bir ata sözümüz var (Mal canın yongasıdır) çürük çıksa da o mal onundur.

    Neyse  sen devam et, biz geliriz arkandan Gülşah 🤣🤣🤣🤣🤣

  • Yanıtla Miraç Cömert 19 Ağustos 2020 at 23:25

    Yazıda geçen Miraç benim 😁 Şu an bu yazıyı pansiyondan okuyorum. Yazılanların hepsi dogru. Ben şahidim.
     
    Çok güldüm. Şu anda da tüm enerji alanımı negatiflere kapatıyorum. 😆😆😆
     
    Kalemine sağlık.

  • Yanıtla İrem Savaş 21 Ağustos 2020 at 13:07

    Gülşah ahahahah gözümü bu yazıyla açtım. Aşırı tatlı bir anlatımın var. Oteli de ziyaret etmeyi çok istiyorum 😍
     
    Kendine çok iyi bak, seviliyorsun…

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 21 Ağustos 2020 at 13:37

    Ne eğlenceli yer 😁🙃😁
     
    En yakın zamanda ben de geliyorum yanına 😘😘

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan