“İnanamıyorum, Nakkaştepe’yi çok sevdiğimi yıllar önce söylemiştim sana. Unutmamışsın… “ dedi kadın, adam arabayı park ederken. Adam ise yalnızca gülümsemekle yetindi.
“Uzun zaman olmuştu bu millet bahçesine gelmeyeli de. Heyecanlandım bak şimdi.”
Adam yine gülümsemekle yetindi. İçinde bulunduğu atmosferi daha derinden hissetmek istercesine arabanın camından dışarıyı seyretti. Ağaçlardaki yaprakların sallanışlarına, heyecanla koşuşan küçük çocuklara, el ele yürüyen çiftlere uzun uzun baktı.
“Deniz, bi’ cevap versene, kendi kendime mi konuşuyorum ben burada iki saattir.”
“Kasıtlı yapmıyorum inan, söyleyecek bir şey bulamıyorum.“
Kadın “Peki” dedi ve arabadan indiler.
“Deniz, şu havanın güzelliğine bak! Ay da tam tepemizde” deyip derin bir nefes aldı. Adama doğru dönmüştü ki kendisine uzatılan eli fark etti, tebessüm ederek tuttu ve yürümeye başladılar.
“Denizcim bugün bi’ tuhafsın he. Durgun musun, bir şeyin mi var, tam çözemedim ama neyse.”
Seyir terasına doğru yavaş adımlarla yürümeye devam ettiler.
“Bak hâlâ gülümsüyor. Ne şeytanlık peşindesin acaba sen he?”
Tam Boğaz’ın karşısına gelmişlerdi ki kadının ellerini ellerinin arasına aldı:
“Benim Deniz, senin Kumsal olmanın tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Ben mutlu da olsam mutsuz da olsam, kalbimin kirlendiğini de hissetsem, korkunç dalgaların arasında boğulacağımı da sansam hep senin kıyına vuruyorum. Aynaya her baktığımda gözlerimin içine dolmuş olan seni görüyorum. Bakışlarımda birikmişsin, öyle söylüyor annem, daha olgun bakıyormuşum artık gözümün değdiği her şeye.
İçimde birikiyorsun Kumsal, kalbimi attıran o ritim senin sesinin ezgisinden doğuyor sanki. Atan bir kalbim olduğunu hatırlatıyorsun bana. Dünyada iyi insanların da olduğuna dair bir umut yayılıyor içime, senin davranışlarını görünce. Ya diyorum, bu kadın anne olsa nasıl müthiş insanlar kazandırır dünyaya. Sanki, sanki bulaşıcı bir güzellik yaymış gibi olur çocuk doğurunca.
Hasta olduğunda sana çorba içiren kişi ben olayım istiyorum. Geceleri uykun bölündüğünde şarkılar söyleyip seni geri uyutayım istiyorum. Ağlarken başını koymak için bir omuz aradığında en yakınındaki omzun sahibi ben olayım istiyorum. Güne başlarken önce seni göreyim, sen uyanınca odama gün doğsun istiyorum.
Seninle yemekler yapmak, evimizi temizlemek, çocuklar büyütmek istiyorum.
Kumsal hani bu çok beğendiğin saçlarım kanser olduğumda dökülmüştü ya. Sonra senin bana verdiğin sevgiyle, umutla, ilgiyle iyileşince hepsi tekrar çıktı. İşte Kumsal ben bu saçlarım bembeyaz olana dek seninle yaşamak, son nefesimize kadar seni dinlendirmek ve sende dinlenmek istiyorum.
Benimle evlenir misin?”
Pınar Sude Genç
9 YORUMLAR
Her zamanki gibi güzel bir iş çıkarmışsınız.
Kaleminize sağlık, sevgiler.
Çok teşekkür ederim. 🥺
Çok sade, çok naif bir kısa öykü… Peki neden Kumsal’ın cevabını göremedik? 🥺
Kumsal’ın hislerini*
Öncelikle güzel yorumun için teşekkür ederim Liyya Beyza. 🥺
Şimdiye kadar yazdığım tüm öykülerde bilinçsizce hep kadın karakterlerin tahlilini yaptığımı fark ettim. O yüzden bu sefer de erkek karakterimizin hisleri üzerinde durmak istedim. (:
Sevgili Pınarcığım, ne kadar romantik bir evlenme teklifi bu. Deniz’in yaptığı konuşmaya bayıldım. Bir evlenme teklifi olacaksa her kadın böylesi güzel sözlerle o son sorunun sorulmasını ister sanırım 😉
Yüreğine sağlık güzelim ❤️😘
Didem ablacım çok teşekkür ederim 🥺 Beğenmiş olman beni çok mutlu etti.
“Bir evlenme teklifi olacaksa her kadın böylesi güzel sözlerle o son sorunun sorulmasını ister sanırım 😉” Değil mi, bence de ((:
Sevgili Pınar Sude, öykünü keyifle okudum. Kendini daha fazla özletmediğin, dergiyle ve okurlarınla yeniden buluştuğun için mutluyum. Kalemine sağlık genç arkadaşım!
Çok teşekkür ederim Burak abi, yorumunu okuyunca gerçekten çok mutlu oldum 🎈♥️