Çocuk Sağlığı

Babalar ve Yeni Doğan Bebekleri

11 Aralık 2017

Doğum ve yeni doğan bir bebeğin aileye gelişi, her ailenin tatması gereken muazzam bir duygudur. Bu güzel ortamda, genellikle annelerimize düşen bebeğin genel bakımı ile ilgili sorunları hepimiz biliyoruz. Peki ya babalar? Onlar baba olmaya, annelerimiz kadar hazırlar mı?

Toplumsal değerler baba kavramını avcı toplumlardan itibaren çalışıp evine ekmek getiren, ailesinin geçimini sağlayan birey olarak tanımlar. Günümüzde ise kadınların da çalışması ile birlikte hayat, annenin ve babanın da sorumluluklarını arttırmaktadır. Dolaylısıyla babalar yalnızca evin geçimini sağlayan kişi rolünden çıkmış, bebekleriyle aktif olarak ilgilenen, onların beslenmesini, alt değişimini, temizliğini, uyku düzenini sağlayan ve bundan keyif alan bir role bürünmüşlerdir.

Yeni bir bebeğin doğuşu, her zaman eve neşe getirirken bazen bir takım problemleri de beraberinde getirir. Bu problemlerin ilk günlerde belkide en önemlisi bebeğin bakım ve giderlerinin eklenmesiyle ev ekonomisindeki dengesizliklerdir. Bunun sonucunda da toplum olarak belirlenmiş görevlerin baskısı altında babalar kendilerini çıkmaza giriyor hissedebiliyorlar.

Babalar eski otoriter olma durumlarından uzaklaştıkça, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişiminde anne kadar etkin rol oynamaya başladılar. Fakat her şeye rağmen bir baba, yeni doğan bebeği ile anne kadar hızlı bir bağ kuramayabiliyor. Bu durum, babanın bebeğe yakınlık duymadığından değil, sadece duygularını anne kadar hızlı bir şekilde bebeğe aktaramamasından kaynaklanır. Öncelikle bebek ile konuşmak, duygusal aktarımın hızla gelişmesine daha sonrasında ise bebeğin bakımını ve diğer görevleri anne ile birlikte yapmak hem sorumluluğu paylaşmaya hem de bebeği ile bağını güçlendirmeye yardımcı olacaktır.

Bebekler ufak yaşlardan itibaren ten temasından hoşlanırlar. Özellikle de anne babalarının onlara dokunmasından, kalp atışlarını duyacak kadar yakın tutmasından ve sarılmasından hoşlanırlar. Anneler emzirerek bebeğin bu ihitiyacını çoğunlukla yerine getirir. Ancak bebek babasının kalp atışlarını da duyarak güven bağını kuracak ve bundan sonraki yıllarında da güvensizlik hissi yaşamayacaktır. Bu nedenle sarılmak çok önemlidir.

Bilimsel araştırmalar, babaların daha aktif olarak ilgilendiği bebeklerin, daha sağlıklı bir ruh haline sahip olup, güven duygusunu daha erken kurduklarını ve birey olma yolunda babaları ile yaşadıkları yakın ve sağlıklı ilişkiler ile sağlam adımlar attıklarını göstermektedir.

Bebeğiniz, aile ortamındaki mutluluk ve stres gibi duygu durumlarını çok kolaylıkla hisseder. Ailede stresi ve gerilimi hisseden bebekler huzursuzlanabilir, kolik ağrıları artabilir ve sürekli ağlayarak aslında sevgi isteklerini belli ederler. Bu sebeple doğum sonrasında lohusalık depresyonu yaşama ihtimaline karşı eşinize, annelerimize olabildiğince anlayışlı ve yardımsever olarak, desteğinizi esirgemeyerek hem anneyi hem de bebeği duygusal stresten koruyabilirsiniz.

Bir bebeğin dünyaya gelişi mutluluktan endişeye pek çok değişik duyguyu da beraberinde getirir. Ancak emin olabilirsiniz ki, bebeğiniz biraz büyüyüp sizinle gülücükleri eşliğinde iletişime geçtiğinde, ilk ‘babba’ dediğinde, elinizden tutarak ilk adımlarını attığında, babalar gününde elinde hediyesiyle birlikte karşınızda durduğunda, bu duygunun yaşadığınız her zorluğa değdiğini hissedecek, koskocaman sarılmanın ve aile olmanın keyfine varacaksınız.

Dr. Sabahat Karakaşlılar

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan