Yaşamak Yaratmaktır

İyi-Kötü Gerilimi

6 Mart 2019

İyi-Kötü Gerilimi1. İnsan olumlu ile olumsuz, iyi ile kötü, melek ile şeytan arasına doğan ve yaşaması bu ortamda geçen bir varlıktır.

2. Nietzsche insanın kendisine yarayan yaşamanın iyi ile kötünün ötesinde gerçekleşebileceği kanısındadır.

Çünkü iyi ve kötü belirlemeleri ister dinden gelsin, ister bilimden, isterse de felsefeden dogmatiktirler.

3. Goethe Faust’da Şeytan ile karşı karşıya gelen, onunla anlaşmaya ve bir tür bahse giren insanın kavgasını anlatır.

Bu bir trajedidir. Yalnızca Faust değil, insan yaşamı trajiktir, çünkü o sürekli olarak İyi-Kötü ya da Melek-Şeytan gerilimi içindedir.

Faust’da bu trajedi şöyle gelişir:

Gökyüzünde İsrafil, Cebrail, Mikail ve Mefistofeles arasında bir tartışma vardır. Tartışmaya daha sonra Tanrı da katılır. Mefistofeles şeytandır ve Tanrı ile bir iddiaya girer: Yeryüzünde bir insanı yoldan çıkartacaktır…

Mefistofeles Faust’u yoldan çıkartmaya karar verir.

Faust gençliğini dönemin bilimlerini okuyarak geçirmiştir. Felsefe, doğa bilimleri, tıb ve teoloji ile uğraşmıştır. Böylece yeryüzündeki gizemin ne olduğunu anlayacağını ummaktadır. Ne var ki, kendi yaşamını dolu dolu sürdürememiş olduğunu farkeder. Bir anda bilmek, öğrenmek ile yaşamak arasında kalır. Mutsuzdur, huzursuzdur. Bu durumdan kurtulabilmek için şeytanla anlaşır. Eğer şeytan (Mefistofeles) onu bu durumdan kurtarırsa, yeniden yaşamaya bağlar, insanın yaşamında yer eden hazların anlamına ulaştırırsa, ruhunu ona verecektir.

Anlaşırlar.

Anlaşmayı Faust yazar, Mefistofeles’in isteği üzre, anlaşma kan ile yazılır. Şeytan Faust’u gençleştirir ve dünyayı gezmeye çıkartır. Bu sırada Faust asıl adı Margerete olan Gretchen ile ilgilenir, Şeytan ona yardım eder; Gretchen’e gizlice pahalı takılar gönderir. Yine şeytanın bir oyunu ile evli olan Gretchen Faust ile sevişir. Kadın Faust’tan hoşlanmakta ve hatta onu sevmektedir fakat Faust kadını kirlettiğini düşünmektedir. Şeytan Faust’un da her aşık gibi çılgınlıklar yapmasını, hazların peşinde koşmasını, felaketten felakete düşmesini beklemektedir fakat beklediği olmaz. Faust şeytanın oyunları ile her türlü kötülüğü yapmakta ve sonra bundan vicdanı nedeniyle mutsuz olmakta, aklı ve bilgisi ile diğerlerinden çok daha farklı davranışlar sergilemekte, Şeytanın hazlarla ördüğü tuzaklara düşmemektedir. Bu drum Mefistofeles’in canını sıkmaktadır.

Faust’u yoldan çıkartabilmek, istediği yola sokabilmek için gidip, Tanrı’dan izin ister. Faust bu sırada iyi ile kötünün gerilimi içindedir, bunalmaktadır. İnsanın en zayıf olduğu zamanlardan biridir bunalım. İşte orada Şeytan Faust’un karşısına dikilir. Bir iddiaya girerler. Şeytan öyle hazlar sunacaktır ki, Faust içindeki bilgi sevgisinden kurtulacak, kendisini bu hazlara bırakacak ve sonunda “Dur ey zaman! Dur! Ne güzelsin!” diye bağırırsa Şeytan kazanmış olacaktır.

Şeytan Faust’u yeniden gençleştirir ve ona aşkı tattırır.

Faust ilkin Gretchen ile aşkın büyüsünü yaşar, fakat giderek bu sevgi gücü daha ülküsel boyutlara varır. O zaman Şeytan ile arasındaki gerilim daha da büyür, çünkü şeytanın istediği gerçekleşmemektedir.

Gretchen ya da Margerete abisinin ölümüne neden olduğu için ölüme tutsak edilir. Faust onu kurtarmaya çalışsa da başaramaz. Faust şeytanlya birlikte yoluna devam eder.

4. Şimdi önemli sorun şu:

İnsan Şeytanla beraber midir?

Eğer böyle ise, Şeytanla beraber olmanın yaşama bakımından önemi nedir?

Prof. Dr. Attilla Erdemli

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

3 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Elif 6 Mart 2019 at 17:38

    Nietzsche’ye katılıyorum. İyi ve kötünün ötesine geçmek gerektiği inancındayım. Bununla ilgili güzel bir Türk filmi aklıma geldi. Takva.
     
    İyi insan olma çabası insanı müthiş geren bir şey ve çoğu zaman kendisine yaptığı bir kötülük bu. Bir süre sonra vicdanı insana kafayı sıyırtabilir. Tanrı inancı iyi ve kötü dengesinden de çok çok öte benim için yine. Mesela Tanrı’nın varlığını pek çok insan adaletsizce buluyor. Dünya düzeninden dolayı. Oysa bence Tanrı’nın varlığı benim için bir adalet kavramı. İnsanlar; davranışları, söyledikleri, yaptıkları üzerinden değerlendiriliyor başkaları tarafından. Mesela bir şey yapıyorsunuz. Karşınızdakinin buna dair kafasında bir fikri var. Sizin bi’ sebeple yaptığınızı düşünüyor oysa o sebep doğru değil. Söylüyorsunuz inanmıyor. İnanmayacak da. Boşa nefes tüketiyorsunuz bazen. Bir kere inanmış. O zaman düşünüyorum ben, içinizi bilen bir Tanrı olmasa dünya çok adaletsiz bir yer olurdu. Niye adalete geldim bilmiyorum ama İyi ve Kötü Gerilimi‘ni düşünmek bende bunları çağrıştırdı. İşin her zaman iki boyutu var sonuçta. Birini yok sayamayız gibi gelir bana hep.
     
    Yıllar evvel biri bana bir orman hayal et dediğinde, benim aklıma eş zamanda iki türlü orman gelmişti. Birinde vahşi hayvanlar, yılanlar vs. karanlık, ürkütücü; diğeri ise yemyeşil, cıvıl cıvıl kuşlar ötüyor, yerlerde papatyalar. İçinde bulunduğumuz dünya da her şey iki türlü. Hayat bize hakikati anlatırken, yaşam bize varoluşu anlatıyor gibi gelir bana hep. Hayat kötü haberi verir, acı gerçeği ondan öğrenirsin; ama yaşam umut vadeder, fırsat sunar, yenilik, değişim gibi capcanlıdır. Hatta mucizeler içerir.
     
    Yaşantımın bir dilimi o acı gerçeklere bakıp anlamaya çalışarak geçti. Kendi adıma artık iyi olma çabasından çıkıp, iyi ve kötünün ötesine geçip, her şeyi işime yarayan yanıyla alıp ilerlemek niyetindeyim. Daha iyi olmak için…
     
    Sevgilerimle

  • Yanıtla Esat Öğütveren 6 Mart 2019 at 17:49

    Hocam bana felsefî bir tuzağa düşeceğimi bilerek yorum yazdıran nedir/kimdir acaba?
     
    Her şey gelip görecelilikte bitiyor/başlıyor gibi.
     
    Kim şeytan kim melek, ne/ler iyi , ne/ler kötü? Hangisi önemli hayat denen kısa/uzun zaman diliminde. Bilmek mi önemli, yaşamak mı? Sanki bunlar sonsuz sorular halinde kafamda.
     
    Sonra diyorum; bu kadar adam bulamamış da sen mi bulacaksın yüzyıllardır sorulan soruların cevaplarını. Bulsan ne olacak, büyük resimde küçük bir pikselsin sen. Ya bir, ya sıfırsın, aldığın enerjiye göre. Ama kimin elinde bir olmak yada sıfır olmak, ha bir de işlem olayı var, işlem sırası var. Bir/sıfır olmak her zaman iyi değil, çarpma işleminde sıfır olmak mı iyi, bir olmak mı. Sıfır iken bir bölme işleminde birden sonsuza gidebiliyor sonuç.
     
    Sevgi ve saygı ile efendim.

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 6 Mart 2019 at 19:06

    Sanırım dünya üzerinde bu ikili gerilimlerden çeken tek canlı türü biziz. Biz mi bu gerilimi yarattık yoksa doğa mı bunu bize verdi?
    
 
    Alttaki cümleniz bütün yazıda benim için en vurucu kısım oldu:
     
    “Çünkü iyi ve kötü belirlemeleri ister dinden gelsin, ister bilimden, isterse de felsefeden dogmatiktirler.”
     
    Beni oldukça sarstı çünkü dogmalar’ın bugüne kadar sadece din temelli olduklarını düşünmüştüm. Oysa haklısınız, elbette bilim de felsefe de kendi dogmalarına sahip. Her düşünce belli kabuller üzerine kuruluyor. Pi sayısını “3,14159265358979323846 26433832795028841971…” yerine “3,14” olarak kullanmak da bir kabul. Bunu nasıl daha önce düşünemedim 🤔

     
    Her şey kabuller üzerine kuruluysa elbette benzer kabulleri kabul eden çoğunluk genel hattı belirleme hakkına sahip oluyor. Aslında tamamen göreceli olan bu kabullerin sizinkinden daha üstün bir yanı yok sadece çoğunlukta olmalı onları üstün kılıyor.
    
 
    Gerilime gelince; benim için “iyi ve kötü”nün sınırları o kadar belirgin ki çoğunlukla bir gerilime düşmeden hareket edebiliyorum. Beni geren daha çok diğerlerinin “iyi” ve “kötü” algısıyla düştüğüm çatışma 🤨 Temel kabullerimiz uyuşmuyor çünkü 😉

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan