İnce Mevzu

Ayrılık

25 Nisan 2019

Yazı: Ayrılık | Yazan: Seda Çağlayan
Can Dündar ayrılık ile ilgili bir yazı yazmış, geçtiğimiz günlerin birinde denk geldim. Diyor ki;

“Ayrılığın eski tadı yok, şarkılardan belli.”

Öylesine yaşamak

Doğru söylüyor. Çünkü aşkların da eski tadı yok. Kimse kimsenin göz bebeği değil, kimse kimsenin vaz geçilmezi değil artık, ne yazık ki. Kafası bozulan çekip gidiyor. Herkes güçlü, herkes en çok kendini seviyor. En çok kendini sevene de ayrılık koymuyor haliyle.

Bilmiyorlar ki aşık olmanın da, ayrılığın da bir usulu-adabı var. Üstten üstten yaşayıp geçiyorlar işte. İnsanın içi nasıl sızlar ayrılığın yükünü omuzlarında taşırken bilmiyorlar. Hissetmemiş ki karşısındaki adamı ya da kadını iliklerinde, ne bilsin. Onsuz yemek, içmek, gezmek, oturmak, kalkmak hayatından bir şeyler alıp götürmemiş ki nasıl anlasın. Özlemekten burnunun direği sızlamamış ki. Güç-bela kendini koparıp almamış ki. Bugün onunla gezerse yarın da öbürüyle gezer, maksat gönüller şen olsun. “3 günlük dünyada canımı sıkmaya değmez!” diyip duruyor. Anlamıyor ki bu yavan hallerle ömür aslında “öylesine” gelip geçiyor.

Ayrılık ateşten gömlek

Ayıplamıyorum, sadece anlamıyorum. Bir gün önce  herkesden yakın olan sevgili bir gün sonra tasasız bir biçimde başka ellere bu kadar kolay nasıl terk edilir anlamıyorum. Aşk bu kadar seri yaşanabilen bir duygu değildir. Bu olsa olsa aşkın ne olduğunu bilemeyen insanların aşk zannettiği bir şeydir. Bir yanılsamadır. Zira aşkın ardından yaşanan ayrılık acısı artık bilimsel olarak da kabul edildiği üzere ölüm acısına eşdeğerdir. Aşkın gelişiyle renklenen dünya yaşanan ayrılıkla beraber artık ne yazık ki alacakaranlık ve çıkış yolu bulunamayan bir ormana dönüşmüştür. Bir süre o ormanın içinde dolaşmadan yani efendi gibi acını çekmeden tekrar ışığı göremezsin. Aynen kaybedilen birinin ardından tutulan yas dönemini yaşamadan normal yaşantına geri dönemeyeceğin gibi. Ne kadar süreceğini kimse bilemez…

Aşk hiç biter mi!

Ne tuhaftır ki bu acıyı çekme riskini göze alarak aşka düşer insan. Çünkü aşk nefestir, bu yavan hayatın içindeki en parlak renktir. Yaşamın içindeki en güçlü enerjidir. Pervaneyi kendine çeken ışık gibi çeker alır insanı içine. Ve bu tuhaf enerjinin ardından gelen ayrılık da çekilen o tarifsiz acıyla birlikte insana her seferinde yeni bir tecrübe yaşatır.   

Ve birbirine gerçekten aşık olan iki insanın bedenleri bir şekilde ayrılsa da ruhları aslında hiç ayrılamaz. Hayat farklı oyunlarla ayrı da düşürse, aradan yıllar da geçse o iki kişi derinlerde bunun böyle olduğunu hep hissederler. Gerçekten kalpten sevgili olan iki insan bir daha asla birbirlerine yabancı olamaz. İtiraf edemeseler bile…  

Aşk, sen hep ol hayatımda, bugüne kadar olduğun gibi. Ayrılık da bu oyunun vaz geçilmeziyse, onun da başımın üstünde yeri var. Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil, çünkü ayrılanlar hala sevgili…

Sanmıştık ki ikimiz
Yeryüzünde ancak
Birbirimiz için varız
İkimiz sanmıştık ki
Tek kişilik bir yalnızlığa bile
Rahatça sığarız
Hiç yanılmamışız
Her an düşüp düşüp
Kristal bir bardak gibi
Tuz parça kırılsak da
Hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
Hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-Sanki ateşten bir tebessüm-
Zehir zemberek aşkımız

– Atilla İlhan

En derin sevgilerimle,
Seda Çağlayan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Tuba Başkan 25 Nisan 2019 at 11:46

    “Güç-bela kendini koparıp almak”
    Çok güzel bir anlatım.
     
    Kaleminize sağlık.

    • Yanıtla Seda Çağlayan 25 Nisan 2019 at 14:39

      Çok teşekkür ederim 🙂
      Hepimiz insanız, aslında aşağı yukarı aynı şeyleri yaşayıp farklı tepkiler veriyor, farklı etkileşimlere giriyoruz. Bazılarımız dışa vuruyor, benim gibi 🙂 Sonra sizin aklınızdan, içinizden geçenle denk düşüyor. Birbirini hiç tanımadan anlayabilmek güzel şey:)
       
      Sevgiyle kalın…

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 29 Nisan 2019 at 22:34

    Fast Food Çağı 😉 Her şeyi hızlı öğütüp fırlatmakta ustalaştık 😔

    • Yanıtla Seda Çağlayan 7 Mayıs 2019 at 10:14

      Uzun sofralarda yavaş yemeğe alışkın bizler için hiç uygun değil. İnsanın midesine oturuyor!

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan