Edebi Gıybetler

Tomris Uyar – 3 | Edip Cansever’in Platonik Aşkı

6 Nisan 2019

Edip Cansever & Tomris Uyar

 

Tomris Uyar – 1 | Tutkulu Aşkları
Tomris Uyar – 2 | Huzur Bulduğu Aşk: Turgut Uyar
Tomris Uyar – 3 | Edip Cansever’in Platonik Aşkı

 
Tomris Uyar; büyük aşkı, hayat arkadaşı Turgut Uyar’ın ölümünden sonra kendini toparlamaya çalışırken dostları onu hiç bırakmadı. Özellikle Tomris’in hayatına en çok dokunan hem dost hem de sadık bir aşık olan Edip Cansever hep yanındaydı.

Edip Cansever, Tomris’e karşı konulmaz büyük bir hayranlık duyuyordu. Üstelik Turgut Uyar’ın da en yakın dostuydu. Edip Cansever’in deyimiyle Tomris rakıyı severdi, Edip de onu. Yıllarca sessizliğini koruyan Tomris, ölümünden kısa bir süre önce Edip’in kendisini edebi anlamda daha çok etkilediğini itiraf ediyordu. Yine de eleştirmen tavrını bir kenara bırakamadan, “Daha çok anlatan, daha süslü ve imgesi bol. Tekrarı seven bir şair…” olarak tanımlayacaktı Edip Cansever’i.

Edip Cansever eşi Mefaret Hanım’laEdip Cansever

Edip Cansever, bir İstanbulludur. 1928’de doğmuştur. Babası Kapalıçarşı’da halı ticaret yapar. Edip, İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra Yüksek Ticaret okuluna devam eder ama bu okulu bırakır. 19 yaşında Mefaret Hanım’la evlenir ve bir yıl sonra da Nurhan adını verdikleri kızları dünyaya gelir.

Edip Cansever, baba mesleğini sürdürmeye karar verir ancak aslında ticaretle hiç ilgisi yoktur. Onun tek ve yegane aşkı edebiyat, özellikle de şiirdir.

▻ Edip Cansever & Ahmet Hamdi Tanpınar

Şairlikten başka hiçbir iş bilmeyen Edip Cansever, komşuları Nigar Hanım’ın kardeşi Ahmet Hamdi Tanpınar’a, ilk şiirlerini gösterir. Tanpınar’ın yorumu, “Bu şiirler çok güzel, hepsi de güzel; ama hiçbiri şiir değil,” olmuştur ve karşısında bu işe gönül verdiğini hissettiren Edip’e uzun uzun resme nasıl bakması gerektiğini anlatır. Hemen eve döner. Elinde bir sürü resimle gelmiştir. Öğrendiklerini uygulama zamanıdır. Uzun uzun bakmalardan sonra, sonradan yayımladığında pişman olacağı, “İkindi Üstü” şiirini yazar.

▻ Edip Cansever & Ticaret

Babası onun ticari bir deha olmadığını daha küçük yaşlarda anlar ve diğer babalar gibi “adam etmek” üzerine eziyetler uygulama yolunu seçmez. Daha akıllıca bir plan yapar. Antika dükkanlarında; ticarete hevesli ancak ekonomik durumu zayıf Jak adında yahudi bir genç çalışmaktadır. Edip’in babası Jak’ı dükkana ve dolayısıyla Edip’e ortak eder. Jak, birdenbire kapalı çarşıda iyi iş yapan bir halı dükkanının ortağı olur ve bu durum onu daha da hırslandırır ve Cansever ailesine minnet duyar. 1954’te bir yangında babasının kurduğu dükkanda her şey kül olur. Sigortadan aldığı para da yeni bir dükkan açmaya yetmeyecek kadar azdır; eski ortağı ile antika işine girerler.

Birkaç ay sonra ortağı Edip’e asma katta istediği kadar çalışabileceğini, kendisinin de alım satım işleriyle ilgilenebileceğini söyler. Bu, Edip’in hayatındaki en güzel müjdelerden biridir. Dokuz kitabını Kapalıçarşı’da, bu küçük dükkanın asma katında kendine kurduğu yaşam alanında yazdı. Çalışma alanı dememeliydi, çünkü burası, onun nefes aldığı, mutluluğu duyumsadığı yerdir. Yıllar sonra bugünleri düşündüğünde hep şöyle iç geçirir: “Ya o yangın olmasaydı…”

Edip CanseverEdip, her sabah dükkana gelir, dükkanın ortasından bir merdivenle tavan arası gibi bir odaya çıkar. Burada akşama kadar şiir çalışır akşam olunca da ya arkadaşları ile bir yerlere gider ya da evinin yolunu tutardı.

Çalışma odasına gitmek için dükkanın ortasındaki merdiveni kullanmak dışında dükkanla pek ilişkisi olmazmış ama her ay dükkan gelirinden belli bir miktar alıp evini rahatlıkla geçindirir.

İkinci Yeni Hareketi

Şiire, tüm gelenekleri yerle bir eden bir akım, yeni bir soluk getirir Edip Cansever. Hep şiir yazar; ama bu fark edilme sürecinde şiir hakkında düşüncelerini açıkladığı düzyazılar da yazar. Edip Cansever, 2. Yeni Hareketi içinde yer alır; hatta en önemli isimlerindendir. Şiirlerinde kapalı diye tabir edilen bir anlayışı benimsemiştir.

Edip Cansever, Tomris Uyar’a her 15 Mart’ta, Tomris Uyar’ın doğum gününde, yeni bir şiir yazıp yayımlayarak aşkını tekrar tekrar ilan eder.

▻ Bir şiirinde hayranlığını şöyle anlatıyordu:

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de
Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle
Ve yarışırsa ancak Monet’nin
Kadınlarına yaraşan giysilerinle
Gördüm de
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilinde
Bir otel kapısının önünde, tahta bir köprünün üstünde
Bir demet çiçekle paslanmış bir kedi arasında
Öyle kısaydı ki adımların
Şöyle bir bardak yıkayışının vaktiyle
Ölçülür ve denk düşerdi ancak
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Yok bir yanıtın ”nereye” diyenlere
Bir buz titreşimi gibi sallantılı ve şaşkın
Ve çabuk bir merhaban vardır bir yerden gelenlere
O bir yerler ki, diyelim çok uzak olsun
Sen gelmiş gibisindir oralardan, otobüslerden
Yollardan, deniz üstlerinden topladığın gülüşlerle
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki
Hani Etiler’den Hisar’a insek bile
Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın
Çok yaşında her zamanki çocuksun gene
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Mart ayında patlıcan, ağustosta karnabahar
Mutfağın mutfak olalı böyle
Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı
Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene
Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
Oysa güneş pek batmadı senin evinde
Söyle
Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.

1986’da İlhan Berk’in de yardımıyla Bodrum’daki küçük evinde torununu kucağında severken torununun elindeki çelik minik araba yanlışlıkla torununun elinden fırlar ve Cansever’in alnına hızla çarpınca beyin kanaması geçirir ve çok hazin bir şekilde 28 Mayıs’da hayatını kaybeder.

Edip Cansever hayatı boyunca ölüm fikriyle haşır neşir olmuştur. Her dönemde ölüm belli başlı temasıdır. Bu da “ölümü estetize ederek aşma” çabası olarak tanımlanabilir. Tema şairin kendi ölümüne kadar devam etmiştir.

▻ Cemal Süreya, Edip Cansever’in ardından bu şiiri yazmıştır:

Yeşil ipek gömleğinin yakası
Büyük zamana düşer.
Her şeyin fazlası zararlıdır ya,
Fazla şiirden öldü Edip Cansever.

Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever

Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever ve Tomris Uyar karmaşık aşk ilişkilerine rağmen birbirlerini çok seven dostlardır. Arkadaşlıkları kesintisiz sürmüştür. Cemal Süreya; “Edip’e şiir yazmayı ben öğrettim” diyerek Edip Cansever’e takılırmış. Turgut Uyar da “Bu ikisi tartışırken ben de gittim Tomris’le evlendim,” diyerek onlara latife yaparmış.

Tomris Uyar’ı, Turgut Uyar’ın arkasından Edip Cansever’i de kaybetmek çok sarsmıştır. Tomris Uyar, Edip Cansever için şunları söylemişti:

“Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. Bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana.”

Tomris UyarTomris Uyar

Devrin en önemli şairlerinin aşık olduğu bir insan olmak nasıl bir duygu diye ona sorulduğunda; “Kendime bir ilham periliği vehmedecek kadar komik bir insan değilim tabii. Kendimi de o kadar beğenmem. Yalnız şöyle bir şey var: Düşünen ve sorgulayan bir insanım. Bu sözünü ettiğiniz kişiler de kendi yaptığı işleri sorgulayan, düşünen, tartışmayı seven kişilerdi. Herhalde asıl çekici yanım buydu benim. Tartışırdım. Bir de çok açık sözlü olmam etkili olmuştur sanıyorum. Konuyu anlamam ve disiplinli olmam,” diyerek son derece mütevazi bir cevap vermiştir.

Tomris Uyar, hayatının en önemli insanlarından olan Turgut Uyar’ı ve Edip Cansever’i kaybedince kendini edebiyata adadı. Acılarından yazdığı öykülerle kaçmıştır.

Tomris Uyar, yazılarında gerçekçilikten yanadır. Öykülerinde hayatın görülmeyen, konuşulmayan yüzünü, çirkinliklerini, insanların çiğliklerini tüm ayrıntısıyla anlatır. İnsanların bütün cafcaflı kisvelerini, afili unvanlarını, rengarenk makyajlarını kazıyarak altında olanı, şartlar oluştuğunda insanın insana neler yapabileceğini, ne gibi kötülüklere sebep olabileceğini gösterir. Ancak öykülerinde ele aldığı kötülük yapan kahramanlar, çoğunlukla kötülük sanatçısı değildir. Diğer bir deyişle, kötülük onların bile isteye yaptıkları bir şey değil, farkında olmadan, kendilerini tanımadan sebep oldukları bir edimdir.

Tomris Uyar, pek çok öyküsünde kadınları mercek altına alır. Kadınları ve onların sıkıntılarını, kadın diliyle anlatan ve öykülerindeki ustaca kurguyla çözmeye çalışan yazarlardan biridir. Toplumsal kurallar ve dogmalarla hayatlarının nasıl kısıtlandığını, geleneği düstur edinmeyen, eğitimli, “bağımsız” kadınların ise yaşadıkları sıkıntıları, cesaretlerinin toplum tarafından nasıl törpülenmeye çalışıldığı, hayata karşı takındıkları dik başlı tavır karşısında bazen en yakınlarının kendilerine gösterdikleri tepkileri anlatır.

Bilhassa Gündökümü-Bir Uyumsuzun Notları adlı kitabında, onun edebi kişiliğinin yanı sıra gerçek kişiliğini de, hayata, edebiyata, topluma ve kadına nasıl bir pencereden baktığını öğrenmek mümkündür. Ve onun edebiyatımızın en özgün, en karizmatik yazarlarından biri olduğunu da kuşkusuz kabul edilir.

Tomris Uyar öldü

Tomris, öyküleri ve şiirlere sebep aşkları, dostluklarıyla dolu dolu 62 yıl geçirir. Ancak 62 yaşında yakalandığı yemek borusu kanseri onu sonunda soluksuz bırakır ve Tomris Uyar 4 Temmuz 2003’te ardında nice güzellikler bırakarak hayata gözlerini kapar.

“İlişkilerimde hep kendime bir dokunulmazlık alanı bulmuşumdur. Bu da hakikaten sevilmem, değerlendirilmemle birlikte, çok tartışmalara neden olmuş bir özelliğimdir. Başkasına verdiğim özgürlüğün, yaratma, tek başına düşünme, yalnız kalma özgürlüğünün bana da verilmesini isterim,” diyen Tomris Uyar; kadının başarısını erkeğin eseri olarak göstermeye meyyal kalemlerin yazılarında dahi kimseye boyun eğmeyen, dik başlı, özgür hali ve tavrıyla, bu mutat ataerkil yaftaya izin vermez.

Özel hayatını öğrendiğimde, onun bu, aşık olduğu kimseye dahi eyvallah etmeyen özgür kadın ruhuna hayran oldum. Şimdi bu uzun yazının akabinde Turis Uyar’ı bir tek cümle ile özetliyorum:

Gelenek, görenek ve kuralların prangasını parçalayan hayatı ve aşklarını tutkuyla yaşayan, edebi yetkinliği ile cevresinde saygı uyandıran nev-i şahsına münhasır özel bir kadın.

Şenül Korkusuz

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 8 Nisan 2019 at 12:03

    Şenülcüm 3 bölümlük bu derece kapsamlı tarihi bir yazı dizisi hazırlamak ne büyük bir emek gerektiriyor çok çok iyi biliyorum. Yüreğine, kalemine, emeğine sağlık canım 🤗😘😘

    • Yanıtla Şenül Korkusuz 8 Nisan 2019 at 17:11

      Çok teşekkür ederim. Marifetin iltifat ile değer görmesi mutluluk verci. 😍🥰

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan