Röportaj

James Önder

16 Mayıs 2022

Röportaj: James Önder | Röportör: Özgür Ay

Tekrar merhaba;

Uzun süredir yazamıyordum, her açıdan oldukça yoğundum. Baktım bu böyle gitmiyor, öyle durdukça pas tutuyor insanın düşünceleri, pas tuttukça daha az düşünür ve hareket eder oluyor, “Bu kısır döngüden çıkmam gerekir” dedim kendi kendime. Bir süre sonra bir baktım ki yeni bir proje çerçevesinde yeni şeyler yazabilirim.

Yeniden yazmaya başlarken kendimi de yenilemeyi düşündüm, “yenilemek” ve “yinelemek” iki ayrı kelime iki zıt anlam ama bir harfin yer değişimi yetiyor bunun için, aynı şekilde dikkat etmeye çalışacağım, kendimi yenilemek isterken yinelememek için.

Blues

Hemen konuya gireyim, başta İstanbul olmak üzere bu ülkede blues müziğe gönül vermiş, bildiğimiz bar programı yapmaktan öte bu müziği olabildiğince derinden araştırıp zengin örneklerini en iyi şekilde yorumlayan müzisyenleri ve bu müziğe yer açan sahneleri bulmaya ve sana tanıtmaya çalışacağım. Yirmi bin kilometre uzakta olmalarına rağmen sanki Missisipi’yi, New Orleans’ı, müzikle öncelikle İstanbul’a ve sonrasında tüm şehirlerimize kadar getiren bu toprakların rengine renk katan blues müzisyenlerinden öğrendiklerimi seninle paylaşacağım.

İlk olarak, dinlediğim andan itibaren, müziğe yaklaşım biçimini, gitar ve vokal tekniğini beğendiğim, fırsat oldukça dinlemeye gittiğim ve her dinleyişimde yeni şeyler öğrendiğim bir müzisyen ile başlamak isterim.
 

James Önder

 
Özgür Ay: James merhaba, ilk sorum biraz klasik bir soru olacak, bazı yerlerde kısaca belirtmişsin ama tekrar sormak isterim. Ne zaman gitar çalmaya başladın ve seni ilk etkileyen müzik türü ve müzisyenler kimler?

Röportaj: James Önder | Röportör: Özgür AyJames Önder: Merhaba. Gitara lise bir gibi başladım. Beni ilk etkileyen tür, film müzikleri olmuştur, özellikle Star Wars. Diğer taraftan filmlerde, dizilerde karşımıza çıkan Rock’n’Roll, Blues, Folk, Hard Rock, Ambient, New Age, vs. gibi türler de var. Ebeveynlerin dinlediklerine de girersek işin içinden çıkılmaz. Etkisi olan birçok müzisyenden aklıma ilk gelenler Mark Knopfler, Eric Clapton, Buddy Guy, John Williams, Hans Zimmer, Chris Rea, Basil Poledouris, Lindsey Buckingham, Johnny Cash.

Özgür Ay: Sanırım 2005 yılından itibaren daha çok blues müziğine yakın İngilizce sözlü şarkılar bestelemişsin, birkaç şarkın bazı filmlerde kullanılmış ya da yorumlanmış. Bu konuyu bize biraz anlatır mısın?

James Önder: 2005’te, en sonunda, PC ile kullanabileceğim kayıt ürünleri aldım (Anam sağolsun.) İlk başlarda tahminen bilinçaltından birikmiş şeylerden ötürü iyi kötü bir şeyler hızlıca ortaya çıktı. (Sonra her şey yavaşladı.) Dinlediğim çoğu müziğin blues temelli olmasından dolayı genelde pentatonik’ten şaşmıyorum.

Birkaç parçamın filmlerde kullanılmış olması tamamen şans ve tesadüflerden ibaret diyebilirim. Hızlıca anlatmak gerekirse; bir dönem beraber çaldığım Can Gox’un da olduğu grup ile bir yarışmaya katılmak için yazdığım ve kaydettiğimiz iki şarkıdan biri olan “Wrong Side of the Road”, “Kaybedenler Kulübü” filminde kullanıldı. Filmin devamı olan “Kaybedenler Kulübü Yolda” filminde de “Goodnight My Love” ve “Just Another Day” şarkılarıma yer verdiler.

Bir de kardeşim Michael Önder’in yazıp yönettiği “Taksim Hold’em” isimli uzun metraj film için altı dakikalık müzik ile başrol oyuncularından biri olan Berk Hakman’ın yazıp seslendirdiği “Texas” şarkısını kaydettim.

Özgür Ay: Seni ayrıca Steady Fingers isimli bir grup ile beraber yaptığın albüm ve çalışmalarda görüyoruz. 2009 yılında yaptığın “Nothing Fancy” isimli bir albümün de var, tam bir blues albümü ve şarkılar size ait sanıyorum, bize biraz Steady Fingers ile ilgili bilgi verebilir misin?

Steady Fingers

James Önder: Belirtmem gerekir mi bilmem ama Steady Fingers benim, bir grup değil. (gülüyoruz) Adım ve soyadımla bir şeyler çıkarmak istemediğimden böyle bir yöntem seçtim.

“Nothing Fancy”e gelirsek, o sıralar elimde olan akustik şarkıları o albümde toplamıştım. Ondan evvel çıkan “Best Of” ise “Hey, ilk albümümün adı Best Of olsa ne komik olur” gibi kötü bir fikrin kurbanı olarak derleme kısmında genelde yer alıyor. İki albüm de ağırlıklı olarak Blues, Country, Folk, Indie Rock türlerinden bir şeyler taşıyor. Bunlardan sonra çoğunlukla enstrümantal müzikler yayınladım.

Özgür Ay: Uncle James artık senin sahne adın oldu sanıyorum. Bu isim nasıl aklına geldi?

James Önder: 2005 yılında Ölüdeniz’de bir çocuğun bana “Amca, mendil alsana” demesiyle tohum atılmış oldu. O dönem bir veya iki defa “Uncle James & electricBlue” olarak çaldık electricBlue grubu ile şaka niyetine. 2014 yılında Burak Ocakçı ile Ağaç Ev’deki ilk sahnemiz için isim gerekince “Uncle James & Nephew Burak olsun” dedik. Daha sonra marabalarım ile “Uncle James & The Marabas” olarak da sahne alınca isim iyice oturdu.

Özgür Ay: Çay Bahçesi isimli albümün enstrümental bir albüm. Çay bahçesinde satılan her bir ürün için bir şarkı yazmışsın, keyifli bir albüm olmuş, özellikle şarkı isimleri çok enteresan. Böyle bir albüm yapma fikri nasıl oluştu?

James Önder: Uncle James olarak 2019’da Arpej Yapım İle anlaştım. İlk olarak Nephew Burak ile dört şarkılık “All In Vain” kısa çalarını kaydettik. Bir sonraki albüm için de Steady Fingers olarak “Barista”, “More Coffee”, ve “I’ll Put the Kettle On” isimli kahve ve çay konulu üç enstrümantal albümden esinlenerek “Çay Bahçesi”ni kaydettim.

🌟 Ek bilgi: Albümdeki dört parça, ilk iki enstrümantal albümümde yer alan dört parçanın yeniden yorumlanmasının veya bozulmasının sonucudur.

Dinleyici Kitlesi

Özgür Ay: Türkiye’de rock, blues gibi müzik türleri belli bir dinleyici kitlesine sahip ama hâlâ yeterli sayıda olmadığını düşünüyorum, senin yazdığın ya da yorumladığın eserler bu türler arasında da daha otantik, daha öz bir tarafta. Peki yaptığın bu müziğe tepkiler sence nasıl?

James Önder: Yeterli sayıda bir dinleyici kitlesi vardır bence ama yapmaya çalıştığımız, özellikle rock ve blues’da, eski ağır abi ve ablaların arasına sızmaya çalışmak. O da hiç kolay değil. Bir film veya dizide yer almayan şarkılar için hayat çok zor. Bir şarkıyı geniş kitlelere ulaştırma ihtimali bir insana yıldırım çarpma ihtimalinden çok da farklı değil. İnsanların tepkisine gelirsek, nadiren tepki alıyorum. Genelde sosyal medyada insanlar “beğen”e tıklayıp gidiyor. (Bkz. “Yüreğine Sağlık”) Bu yeterince geniş bir kitle oluşturamamış olmamdan da kaynaklı. Bir de birçoğumuzun unuttuğu “Eşiniz, dostunuz sizin hayran kitleniz değildir” gerçeği var.

Özgür Ay: Blues müziği, özellikle senin yaptığın biçiminin bu ülkenin türkü ve şarkıları ile benzer noktaları var mı, bu konuda ne söyleyebilirsin?

James Önder: Dürüst olmak gerekirse buna cevap vermek için yeterli bilgiye sahip değilim. Ama konu olarak benzerlikler bol: keder, neşe, sıkıntı, aşk acısı, iş güç, kirayı ödeyememe, tren, araba, söğüt dalına yuva yapmış manda…

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan