Röportaj

Tufan Çapar

15 Mart 2021

İlayda Oylum Güleryüz Röportajları | Tufan Çapar

Sizin lisede favori hocanız kimdi? Benim İngilizce hocalarım şöyle bir kenara dursun, coğrafya dersini bana sevdiren yakışıklı, dinamik bir hocam vardı: Tufan Çapar. Şanslıyım ki hâlâ var. Bugün mü? Kendisiyle yazmaya ve hayata dair bir röportaj gerçekleştirdik. Buyurunuz.

İlayda Oylum Güleryüz – Eğitimci, fantastik kitaplar yazarı, koşucu, eş ve baba. Vaovvv. Bu yaşta bunca başlık altında olmak nasıl bir his hocam? Öğretmenim… Nasıl, kaç yaşında okumaya başlamışsınız değil ama ilk ciddi anlamda yazmaya başladığınız yaş kaçtır?

Tufan ÇaparTufan Çapar – Ortaokul yıllarımda başladığımı hatırlıyorum ilk yazmaya. Deri kaplı küçük bir defterim vardı, var. Hâlâ duruyor o defter. Yazdıklarımın hiçbirini atmadım, atamadım çünkü 🙂 Çok beğendiğim, okurken içinde kaybolmak istediğim kitaplardaki gibi yapabilmeyi hep istemişimdir. Ortaokul yıllarımdan sonra da hiç bırakmadım. Ama ilk ciddi yazma serüvenim üniversite yıllarında fanzin çıkarırken olmuştur.

İlayda Oylum Güleryüz – Yazmak ne değildir?

Tufan Çapar – Bir çok insana göre yazmak ve yalnızlık birlikte düşünülür. Oysa yazmak yalnızlıkla ilgili değildir. Tam tersine o kadar kalabalıksındır ki onlar konuşur çoğu zaman senin yerine 😉

İlayda Oylum Güleryüz – Yazmaya dair ritüelleriniz var mıdır? Nelerdir?

Tufan Çapar – Evdeki herkes uyumadan yazamam. Gündüz de yazamıyorum, mutlaka dışarıda havanın kararması, çevremdeki herkesin uyuması gerekiyor. Ancak o zaman yazdığım karakterlerin fısıltılarını duymaya başlıyorum.

Hayatımda kahve ve koşu olmazsa olmaz

İlayda Oylum Güleryüz – Olmazsa olmaz?

Tufan Çapar – Kahve, koşu. İkisi de hayatımın önemli bir parçası. Her zorlu günün öncesinde koşmaya çalışırım. Gün içindeki zorluklarla mücadele etmenin en kolay yolu koşmaktır. Çoğu zaman da koşarken kurguda yerine oturmayan birçok şeyi yerine oturtmak mümkün oluyor. O nedenle koşu yazarlığımı da besliyor.

Lagün'ün Çağrısıİlayda Oylum Güleryüz – İlk kitabınız “Lagün’ün Çağrısı” kitabında sizi yazmaya çağıran neydi?

Tufan Çapar – 2000 yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde öğretmenlik yaparken aklıma geldi “Lagün’ün Çağrısı”nın hikayesi. Karlı bir Van Gölü manzarasına bakıyordum, birden aklıma geldi fikir. Eve nasıl gittiğimi, elime boş bir sayfa alıp haritayı nasıl çizmeye başladığımı anlatamam. Ancak o ilham anından sonra, dosyanın kitap haline gelmesi için çok çileler çekmek gerekti. Sevdiğim bir yazar zamanında şuna benzer bir şey söylemiş: Yalnızca ilk cümle Tanrı’dan gelir. Geri kalanın tamamı ise çalışmadır. Çok inanıyorum buna. İhlamın bizi çalışırken yakalaması, en doğru üretim anıdır bence.

İlayda Oylum Güleryüz – Yazmaya nasıl motive oluyorsunuz?

Tufan Çapar – Ben yenilgilerin hayatımızdaki en iyi öğretmenler olduğunu düşünüyorum. Yazma motivasyonum da hayatımdaki diğer başarmak istediğim şeyler gibi şekilleniyor. İnsanların “sen yapamazsın” demelerini, onlara göre imkansız bir şeyi başarmanın hazzını düşünüyorum. Yazmaya ilk başladığım zamanlarda temel motivasyonum, bir kitap yazamayacağıma inanan insanların yanılmasını sağlamaktı aslında. Şimdilerde ise yazma motivasyonum bambaşka şekilde biçimleniyor. Artık yarattığım karakterler kafamda konuşmaya, yaşamaya devam ediyorlar. Onları yazmak için klavyenin başına geçmek yeterli.

Öğretmen olmasaydınız ne olmak isterdiniz?

İlayda Oylum Güleryüz – Size hayır yapamazsın, yazamazsın diyenlere cevabınız kitaplarınız. Öğretmen olmasaydınız ne olmak isterdiniz?

Tufan Çapar – Aslında bana ilk yapamazsın diyen de bir öğretmenim. Üniversiteye hazırlanırken sözel bölüm öğrencisi olarak matematik öğretmenimin 10 net çıkaramazsın demesi üzerine (o zamanlar 52 soru vardı matematikte) üniversite sınavında dershanenin en iyi matematik sonuçlarından birini çıkarmıştım 😉 İnsanların hayatları boyunca “yapamazsın” diyen birçok insanla karşılaştığını biliyorum. Öğrencilerim de birçok kez bu sözü duyuyorlar. 2000 yılında o karlı Van Gölü manzarasına bakarken hayalimi paylaştığım o öğretmenler odasındaki tecrübeli öğretmenler de “yapamazsın” demişlerdi bana. O an, onları dinlemiş olsaydım şimdi yayımlanmış 6 kitabı olan bir yazar olamazdım.

Sevgili Oylum, öğretmen olmasaydım muhtemelen ben olamazdım. Öğretmenin öğrettiğinden çok daha fazlasını öğrencilerinden öğrendiğini biliyorum. Yaşam boyu öğrenen olmanın en kolay/en zor yolu da öğretmen olmak aslında. Başka bir hayat düşünemiyorum.
TED Konuşması
İlayda Oylum Güleryüz – Öğrencilerinizle olan, unutulmaz bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Tufan Çapar – O kadar çok var ki! Ama en unutulmazı “Hocam, beni evlendirecekler” diyerek ağlayan, çevre baskısı yüzünden liseyi bitiremeyen bir öğrencimle ilgili olanı galiba. Türkiye’de daha reşit olmadan, resmi nikah olmadan evlendirilen hâlâ bir sürü çocuk var. En çok da onların okumasını istiyorum, okul dört duvarla çevrili, içinde öğretmenler olan bir yer değil çünkü. Okuduğun her kitap bir okul, her karakter bir öğretmen aslında. Çocuklar okusun!

İlayda Oylum Güleryüz – Kalem olur da elinizden düşerse, nasıl tekrar ayağa kalkıyorsunuz beraber?

Tufan Çapar – Her zaman sıkı sıkıya tutmuyorum kalemi. Bazen düşmesi, bazen masanın üzerinde unutulup gitmesi de gerekli. Hayat dediğimiz şey sürekli yükselen bir grafikte olmaz ki! Elbette bazen düşüp bazen kalkacağız. Ama düştüğümde nasıl kalktığımı soruyorsan, yarınki beni düşünüyorum. “Yarın bugününe baktığında ne düşüneceksin Tufan diyorum kendime. Vazgeçtiğine değdi mi?” diye soruyorum kendime.
Aile

Peki ya sanat ve edebiyat?

İlayda Oylum Güleryüz – Sizi motive eden şarkı?

Tufan Çapar – Anathema’nın harika bir girişi olan Angelica diye bir şarkısı var. Sanırım beni en motive eden şarkı o. Hatta “Lagün’ün Çağrısı”nın kurgusu da bu şarkının seyriyle aynı dokuda yazılmıştır.

İlayda Oylum Güleryüz – Hayatınızın kitabı?

Tufan Çapar – Çok var. Kendi paramla aldığım, kitaplığımda hâlâ yer alan, gözüm gibi baktığım bir “Yalnız Efe” var mesela. Kıymeti elimdeki her kitabın üzerinde benim için. Yüzüklerin Efendisi, Bİlge Adamın Korkusu, Dune serisi, Sahilde Kafka, Baudolino, Yeni Hayat… Bende iz bırakan o kadar çok kitap var ki!

İlayda Oylum Güleryüz – En vurgulu motto cümleniz?

Tufan Çapar – Don Huan’ın Carlos Castaneda’ya söylediği bir söz. “Savaşçının gücü niyetindeki saflıkta yatar.”

İlayda Oylum Güleryüz – Koşmak ile yazmak benzer mi dersiniz?

Tufan Çapar – Ben yazmaya başladıktan çok sonraları koşmaya başladım. Murakami’nin dediğinin tam tersi geçerli bende, Koşmasaydım yazamazdım diyor o. Bense yazmasaydım koşamazdım 🙂 Bunun nedeni bir roman dosyasının bitirebilmek için çok emek, müthiş bir sabır gerekiyor. Orada sabırlı olmayı öğrenince uzun mesafe koşularında da sabırlı olmayı biliyor, her gün çalışmanın nasıl büyük sonuçları olacağını çok iyi anlıyorsun.

Tufan Çaparİlayda Oylum Güleryüz – Ölüm mü, hayat mı?

Tufan Çapar – Ölüm vardığımız yer. Oysa yol hayatı devam ettirmek değil mi? Öyleyse yaşadığımız her an yoldayız. Gittiğimiz yerden çok daha önemlidir yolda olmak. Oruç Aruoba’nın dediği gibi gündüz yarasalarıyız biz, geceyi düşleriz gündüzken, geceyken de gündüzü.

İlayda Oylum Güleryüz – En sevmediğiniz “şey”?

Tufan Çapar – Cehalet! Bilmediğini farkında olmayan insanlarda gördüğüm o altı boş özgüven. Sanırım en sevmediğim şey bu.

İlayda Oylum Güleryüz – Koşmak?

Tufan Çapar – Yazmadığımda yaptığım eylem.

İlayda Oylum Güleryüz – Hareket edememek?

Tufan Çapar – Yazarken yaptığım eylem 🙂

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan