Bir Katre Kitap

Ruhdanlık

8 Kasım 2019

Kitap: Ruhdanlık | Yazar: Beril Erem | Yorumlayan: Şenül Korkusuz


Ruhdanlık | Beril Erem

Dergideki editörüm Beril Erem’in çiçeği burnunda, buharı üzerinde tüten öykülerini okurken insana dair binbir ruh hâlinin, Alaaddin’in sihirli lambasına hapsolmuş cin misali küçücük bir kitapta sıkıştırılışına şahit oluyorsunuz. O kocaman dev, çok bilinen masalda küçücük bir lambaya nasıl sığmışsa; her gün karşılaşıp önemsemediğimiz sıradan insanların ruhu da ailevi, siyasi ve sosyal çevrenin kıskacında örselendikçe sinmiş, hor görüldükçe susmuş ve kendi dünyalarına hapsolmuşlardır.

Bu hikayeler; sinen ruhların uyanan cesaretlerini, lâl olan dudakların isyankâr çığlıklarını görünür ve duyulur kıldığından küçük gürülen, sıradan kahramanların dev ruhunu gözler önüne sermiş. Peki bu sıradan insanları devleştiren nedir, diye merak ediyor musunuz?

Lambadan cin çıkmasının müsebbibi Beril Erem’in lambayı ovalayan kıvrak, samimi kalemidir elbette.

Bu mahir kalem sayesinde farklı insanların içinde gizlenmiş engin ruhları keşfediyoruz. Bu minvalde hikayeler ile kitabın adı müsemma olmuş. Okuyucuyu derinden etkileyen, kimi zaman sarsan kimi zaman heyecanlandıran çoğu zaman da hüzünlendiren kahramanların saklandığı “Ruhdanlık”, özgürlüğüne kanat çırpmayı arzulayan ruhların hapsoldukları cehennemden firar edişinin hikayelerini anlatıyor bizlere.

Daha ilk hikayede, hayatımızda kaybolmaya yüz tutmuş nezaket, zarafet, letafet yüzyıllık uykusundan uyanıp, içimizi sızlatıyor bir anneannenin şiirlere gizlenmiş aşkında. Çocuk dünyasına en çok nüfuz eden eğitim için pedagoglardan, çok bilmiş uzmanlardan ziyade aile büyüklerinin tecrübesine ihtiyacımız olduğunun en güzel kanıtıdır; “Lades” hikayesi.

Çok bilmiş uzman demişken; “Terapi” hikayesinde bir psikiyatristin kendisi ile evlenmek isteyen, bunu da çok mantıklı gerekçelerle izah eden hastası karşısında ters köşe oluşu, yazarın ince mizah anlayışını ve keskin ironi yetisini gözler önüne seriyor. Bu hikayeyi okuduktan sonra, ben de kendimle evlenseymişim keşke, diye hayıflandım doğrusu.

Bulgaristan’da kendi dini, dili ve milliyeti unutturularak asimile edilmek istenen Türklerin köklerine sahip çıkma mücadelesinin bir kız çocuğunun gözüyle anlatılması da beni çok etkiledi.

Milli ve dini değerlerimizi korumak adına öyle beylik hamasi söylemler yerine naif bir üslubun da etkili olabileceğini gösteren “Senovo’ya Veda” hikayesi ders kitaplarına konulabilecek bir hikaye bence. Vatanın kıymetini anlayan nesiller yetiştirmenin bir yolunun da vatanından edilen bir mazlumun hikayesini anlatmaktan geçtiğini, bu hikayeyi on dört yaşındaki küçük kızıma okuduğumda onun gözlerinde parlayan vatan sevgisinde gördüm.

Acılar yarıştırılmaz bilirim ama yeryüzünde en can yakan acı “evlat acısı”dır herhalde. Bu acıyı yaşayan anneyi teselli etmek için kelimeler kifayetsizdir ama bu sızıyı az da olsa anlamak için, usta bir elin biçem verdiği kelimeler yeterlidir kimi zaman. Burnumun direğini sızlatan, kalbimi acıtan “Sızı” hikayesi beni en çok etkileyen hikayelerden biri oldu.

Tecavüze uğrayan kadınların yürek burkan hikayelerini çok okudum ama kardeşine tecavüz eden kocasını yakaladığı için sevdiği iki cana kıyan bir annenin evladının hikayesini hiç okumamıştım. Yazarın gözü dönmüş bir babanın evladında açtığı yaranın muttasıl nasıl kanadığını anlatan “Yara” hikayesi ve daha birçok hikayesi; hayat karşısında yenilen, direncini kaybeden birçok kadının öyküsünü anlatır bize.

Buna mukabil terazinin kaybedenler kefesine inat kazananlar kefesine sabırla tutunanlar da hiç de az değildir Beril Erem hikayelerinde.

Hayata dair hırsları, arzuları, hayalleri olan; kendi ayakları üzerinde korkusuzca duran kadınlar da umut vaat eder okuyucuya. Temizlikçilik yaparak ailesini ayakta tutan bir kadının vefalı, dürüst ve kanaatkâr duruşunun sürpriz bir mirasla, yediği dayakların intikamını arzulayan kadının ilahi adaletle, yanlış bir tedavi yüzünden bacaklarını kaybettikten sonra hayata tutunma azmini kaybetmeyen küçük bir kızın onu kanatlandıran protez bacaklarla ödüllendirilmesinde buram buram yaşama sevinci ve umut kokar. İşte bu koku ile içiniz açılır, ferah feza bahşeden bir sevinç kaplar yüreğinizi.

Velhasıl Beril Erem; “Ruhdanlık” kitabının bahçesinde hüzünle, sevincin; hayal kırıklığı ve ümidin çiceklerini bir arada yetiştirmiş. Ancak hikaye gülizarında bahcevan olmak hiç kolay değildir. Beril Erem’in canlı ve doğal üslubu, anlattığı her duyguyu yürekten hissettiğinin delâleti. Bu derinden duyuş, sakin, usul akan bir nehir misali biz okuyucuları da istemsizce sürüklüyor kahramanların dünyasına.

Malumunuz baharda nehrin gücü, kışın yağan kardandır. Beril Erem’in coşkun akan dilinin gücü de bilgiye ve okumaya doymayan zihnine biriktirdiklerinden gelmiş kanımca. Artık tedavülden kalkmış kelimeleri diriltirken de dile yeni kelimeler kazandırmak için kafa yorarken de bu birikimden faydalanmış.

İşte bu yüzden Beril Erem’in kitabı vakıa anlatan sıradan bir kitap kategorisine koymak adil bir davranış olmaz.

Bu kitap; dil üzerine araştıran, düşünen, üreten bir dil emekçisinin mahsulü olmasından mütevellit ayrı bir saygıyı da hak ediyor bence.

Hikaye yazmak sanıldığının aksine hiç de kolay değildir. Romanda müsrifçe kullanılan sözler, hikayede cimrice kullanılır. Zira marifet tek atımlık kurşunla hedefi gözünden vurmaktır. İyi bir nişancı olmak ise bolca sabır, hiç tükenmeyen bilmeyen bir çalışma azmi ve Tanrı vergisi bir kabiliyet ister. Beril Erem ilk kitabı ile bu yolda ümit vaat eden bir yazar.

Beni böylesine heyecanlandıran, düşündüren ve umutlandıran Beril Erem’in “Ruhdanlık” kitabını tüm kitapseverlere şiddetle tavsiye ediyor, yazarın yeni kitaplarını merakla bekliyorum.

Şenül Korkusuz

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

3 YORUMLAR

  • Yanıtla Gönül Koçhan 8 Kasım 2019 at 23:18

    Bir öykü kitabını anlatırken siz de bu öykülerden yeni bir öykü yaratmışşınız. O nasıl güzel bir anlatım. Su gibi akıp giden ifadeler…
     
    Eski-yeni dans eden sözcükler. Aaa…. bu konulara da değinilmiş diyerek kitabı daha çok okumaya meraklandıran cümleler.
     
    Hepsi, hepsi işte muhteşem bir anlatım. Kitabın yazarını da kitabın bu güzel yorumunu yapan sizi de içtenlikle kutluyorum. Kitabı en kısa zamanda okumaya çalışacağım. 👏👏👏❤️❤️🌺🌼🌸

  • Yanıtla Beril Erem 10 Kasım 2019 at 11:29

    Şenülcüm çok teşekkür ediyorum bu muhteşem değerlendirmen için. Kitap yorumu demek haksızlık olur bu şahane metne. Sen de bir “kitap yorumu” şaheseri çıkartmışsın resmen.
     
    Elbette bu şahesere benim kitabımın denk gelmesi inanılmaz gurur verici benim açımdan da.
     
    “Ruhdanlık”ın edebiyat yolculuğuna çok güzel bir mihenk taşı bıraktın.
     
    Çok ama çok teşekkür ediyorum.

    • Yanıtla Şenül Korkusuz 10 Kasım 2019 at 12:26

      Rica ederim. Zevkle okudum, samimiyetle yazdım. 😊

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan