Aslında her şey
İlkokulda bir gün
“Seni seviyorum” dediğimde
Tam da burnumun üzerine yediğim bir kalem kutusuyla başladı.
İlk aşk, ilk burun sızısı.
Ve çok sonra bir gün,
Bir ortaokul sırasında
Bir defterin arkasında başladı serüveni
Alabora olmuş aşkların bitmek bilmeyen seyrüseferleri
“Bir yüreğim vardı sahip olduğum;
İçine kucak kucak sevgi doldurduğum;
Hayat kağıttan bir kayıkmış;
Taşır zannedip içine yüreğimi koyduğum..”
Yirmibeş yıl geçmiş
Kelimelerin ilk kez birleşip bir anlam oluşturduğu zamandan beri
Ama bakıyorum
Burnumdaki sızı da aynı
Yirmibeş yıl sonra yazdıklarım da
Ve hayat giderek daha acımasız bir şekilde bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor,
“Ya elimdekiler çok erken gitti birer birer;
Ya da beklediklerim çok geç geldi.
Ya elimdekini az gördüm paylaşmak için;
Ya zamansızdı vaktim yoktu istediklerimi yapmak için.
Şimdi hepsi bir düş.
Yaşanmışlığın sıradanlığı, geri dönülmezliğin çaresizliği.
Bakınca geçmişe ne kadarda acımasızmış hayat;
Hep yarın derken, hep sonra derken alıvermiş elimizde ne varsa bizden.
Ve ne kadar da sinsiymiş meğer;
Sevdiklerimizi elimizden alırken;
Uyuşturuyormuş bizi meğer;
Biz bile fark etmeden…”
Aykut Toklu
5 YORUMLAR
Duygu dolu..
Ne kadar güzel..
Yüreğinize sağlık..
Teşekkür ederim…
Dilerim sizi anlatmıyordur şiiriniz. Çok güzel ama çok da üzücü. Kısacık bir şiir ama roman gibi.
Bu köşede bugün ve eğer bir aksilik olmazsa bundan sonra her hafta paylaşacağım tüm şiirler 25 sene içerisinde ne yaşadı isem onları anlatıyor yani Beni 🙂 Kağıttan Kayık yazdığım ilk şiirdi, Hayat ise son şiirlerden biri. Kısa bir roman gibi hissettirmesi de beni oldukça memnun etti çünkü farklı bir tarz denedim ve şiirleri yazılış nedenleri ile biraz hikayeleştirmeye yani onları sadece şiir olarak sunmaya değil hikayelerini da anlatmaya çalıştım. Üzücü belki ama zaten hangi şair mutlu olmuş ki filmin sonunda 🙂
İçinden şiir geçen hikâyeler, güzel fikir, yüreğinize sağlık 🙂