Heybemde Öyküler

İstikbal Kadınların Omuzlarında Yükseliyor

10 Aralık 2020

Öykü: İstikbal Kadınların Omuzlarında Yükseliyor | Yazan: Pelin Öncüoğlu Işık


Mehmet Hilmi Bey, Erenköy İnas Sultanisi bahçesinde öğretmenler ile birlikte.

Elindeki birkaç parça kağıda son kez göz gezdirdi. 17 yaşındaki genç kadının üzerinde savaş görmüş insanlardaki ağırbaşlılık ve olgunluk vardı. Gözleri yaşından çok daha fazlasını içinde barındırdığını ele veriyordu. Aslında zamanının tüm genç kadınları gibi onu da şartlar erken olgunlaştırmıştı.

Heyecanlı idi. Ama heyecandan çok gurur vardı gözlerinde. Sevgili abisi Ziya’nın ve babası Mehmet Hilmi Bey’in hazırlamasına yardım ettiği konuşmasını parmaklarının arasında evirip çevirdiği kağıtlara yazmıştı. Yazılı bir metne de ihtiyacı yoktu aslında. Orada yazan her kelimeyi, her satırı aklına kazımıştı. İçinde hissediyor, az sonra sarf edeceği kelimelerin uyandıracağı etkiyi merakla bekliyordu.

Binlerce kişi meydanı doldurmuştu. Kendi deyimiyle koca koca hanımların ve beylerin yanında yapacağı bu konuşmanın öneminin farkında, omuzlarındaki sorumluluğun bilincindeydi.

Sırası geldi ve emin adımlarla siyah bir örtüyle kapatatılmış kürsüye doğru yürüdü.

Yıl 1919. Müslüman genç bir Osmanlı kadınının gözleri önünde sel gibi akan bir kalabalık uzanıyordu.

O kadar kalabalığa rağmen topluluktan çıt çıkmıyordu. Pek çok iyi giyimli hanım ve erkeğin yanında emekçi kesimden birçok hanım ve erkek de meydanı doldurmuştu. Herkesin gözü bu 17 yaşındaki genç kadındaydı.

Derin bir nefes aldı ve konuşmasına başladı. Oldum olası hitabet sanatında iyiydi. Konuştukça kalabalığın arasında kendisini onaylayan baş hareketleri görmeye, “Evet çok haklı” şeklinde mırıldanmalar duymaya başladı.

Konuşmasının bıraktığı etki ile kendisi de heyecanlanmış, daha coşkulu konuşmaya başlamıştı. Sesinin her yükseliş ve inişinde kalabalıktan daha fazla onay nidaları yükseliyordu. Artık başlamıştı, bunu daha iyi görebiliyordu. Direniş ruhu kendisinin konuşmasından birkaç gün önce başlamıştı. Bu meydanda binlerce insana hitap ederken o ruhu kendisi de hissediyordu. Elleriyle tutabileceği kadar somutlaşmıştı.

Öykü: İstikbal Kadınların Omuzlarında Yükseliyor | Yazan: Pelin Öncüoğlu Işık


Bedia Leman Sarp

Kalabalığın coşku ile dalgalanması onu daha da coşturmuş, heyecanla konuşurken ellerini kollarını konuşmasına ortak etmeye başlamıştı. Bu millet hiç şüphe yok ki artık dönüşü olmaz bir yola girmişti. Ellerinden her şeyi alınmaya başlanan bir milletin gözü şüphesiz daha kara olurdu. Yıllardır işgal altındaki İstanbul ve Anadolu cephelerinde zulum gören cefakar halkın gözleri gitgide daha pek olmaya başlamıştı.

İstanbul hâlâ Anadolu’da yaşayanların ruh halinden epey uzaktı. Fakat bu mitinglerin amacı da bu değil miydi? Onlara Anadolu’da olup bitenleri anlatmak, İstanbul Hükümeti’nin vurdum duymazlığını gözler önüne sermek, uyuşturulmuş İstanbulluları uyandırmak değil miydi amaçları?

İstanbul Hükümeti’nin tarafında olan, “Verebileceğimizi verelim, bizlere dokunmasınlar” diyen yüzlerce İstanbullu olduğu gibi hâlâ yüreğinde istiklâl ateşi yanan insanlar da olduğunu biliyorlardı. Tek yapmak gereken o ateşi alevlendirmek ve örgütlenmekti. Anadolu’da genç bir kumandan cephelerde zafer kazanırken yüreklere kıvılcım oluyordu. İstanbullu aydınların üzerine düşense bu gök gözlü genç adama yakıt olacak bir ruh yaratmak, o ruhu alevlendirmekti.

Aslında bardağı taşıran son damla 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali olmuştu.

İşgal sırasında Yunan askerlerinin sergiledikleri aşağılayıcı tutumların, zulümlerin, tecavüzlerin haberi İstanbul Hükümeti’nin örtbas etme girişimlerine rağmen İstanbul’a kadar gelmişti.

Her zaman, dünyanın her yerinde olduğu gibi direnişin ilk kıvılcımları eğitim kurumlarında çıktı. 17 Mayıs 1919’da önce İstanbul Üniversitesi’nde öğrenciler işgali protesto etmişlerdi. Bir kız öğrencinin kafeteryada yaptığı konuşma herkesi fazlasıyla etkilemişti. Öğrencilerin protesto toplantısının ardından 18 Mayıs tarihinde üniversite hocaları da aynı ateşle yanarak Darülfünun Mekteb-i Tıbbıyeyi Şahane konferans salonunda binlerce öğrenci ve öğretmeni toplayarak harekete geçmek gerektiğini konuşmuşlardı.

İstiklâl genç, eğitimli beyinlerin arasında kendine bir ruh bulmuştu. Görevlerinin örnek olmak ve halkı birliğe çağırmak olduğunun farkındaydılar. Anadolu’da o gün aynı ruhun peşinde genç bir kumandan, Bandırma Gemisi’nde, Samsun’a doğru yol alıyordu.

Bedia Hanım sonunda konuşmasını bitirdi. Meydan büyük bir coşku ile inliyordu.

Gözleri sahnenin bir köşesinden kendisini izleyen sevgili babası Mehmet Hilmi Bey’i buldu. Gururu gözlerinden taşmış, bir damla gözyaşı olmuştu. Avuçları patlarcasına onu alkışlıyordu. O heybetli eski Osmanlı mebusunu daha önce böyle gördüğünü hiç hatırlamıyordu. Duygularını belli etmeye alışık olmayan bu eski İstanbul beyefendisi kendisini duygularının akışına bırakmıştı. O anda şahit olmakta olduğu anın muhteşemliğinin ve nadirliğinin bilincinde kızının da parçası olduğu o muhteşem dakikaların tadını doyasıya çıkartmakla meşguldü.

Bedia Hanım kalabalığı selamlayarak babasına doğru yürüdü. Mehmet Hilmi Bey o dev cüssesinden beklenmeyecek bir içtenlikle kızını kucakladı.

“Seninle gurur duyuyorum Bedia. İnanıyorum ki örnek bir Osmanlı kadını olarak yaptığın bu konuşma tarihin akışının değişmesine yardımcı olacak.”

Öykü: İstikbal Kadınların Omuzlarında Yükseliyor | Yazan: Pelin Öncüoğlu Işık


Bedia Leman Sarp, Cumhuriyet Dönemi

“Teşekkür ederim peder bey. Fakat Halide Hanım’ın yaptığı konuşmanın yanında benimkisi denizde bir damla.”

“Bedia, susuz kalmış bu millet her damla bilgiye muhtaç. İnsanlara istiklâl yolunda sen de bir ışık oldun. İnanıyorum ki evladım bu millet istiklâlini korumak için meydanlardan cephelere inecek. Senin gibi aydın genç kadınların gösterdiği yol onlara ışık olacak. Bu yolda yürümeye ve yol göstermeye devam et.”

Bedia gururlanmıştı. Fakat her şeyden çok umutlanmış ve istikbâl için heyecanlanmıştı. Gerçekten başarabilirler miydi? İngilizi, İtalyanı, Yunanı, Fransızı bu saatten sonra vatan toprağından atabilirler miydi? Anadolu’da çetin rüzgarlar estiren genç kumandan Mustafa Kemal sadece savaşıp, cehpelerde zaferler kazanmakla kalmıyor, aynı zamanda halkı birlik ve beraberliğe çağırıyordu. Müthiş akıllı, vizyonlu bu genç adam bir halkın kaderini değiştirebilir miydi?

Mehmet Hilmi Bey, faytonda kızıyla birlikte İncirli caddesindeki evlerine doğru giderken bundan sonra olacakları hayâl etmekten kendini alamadı.

Bugün Bedia’nın Bakırköy Meydanı’nda halka yaptığı konuşma tesadüf değildi. Erenköy İnas Sultanisi’nin (Erenköy Kız Lisesi) müdürü olan Mehmet Hilmi Bey, lisesinde öğretmen olan Halide Edip‘in Fatih Meydanı’nda yapacağı miting konuşmasının notlarını dinlerken bir başka eğitimli, genç Osmanlı kadını olan kızını da aynı gün Bakırköy Meydanı’nda yapılacak bu ufak mitinge hazırlıyordu. O günlerde memleketin pek çok yerinde mitingler toplantılar düzenleniyor, halk uyandırılmaya, yeni bir ruh yaratılmaya çalışılıyordu. Eski mebus, yeni nesilleri büyüten kadınların bu toplumda her zaman örnek olmaları, eğitimli olmaları gerektiğine inanırdı. Ve eğitimli kadınların ise mutlaka topluma örnek olmak gibi bir görevleri olmalıydı. Osmanlı kadını akıllı, cesur, dirayetli idi. Mehmet Hilmi Bey şayet bir direniş olacaksa bunun eğitimli kadınların omuzlarında yükseleceğine inanmıştı. İşte bu yüzden okulunda edebiyat öğretmeni olan Halide, Fatih Mitingi’ne hazırlanırken kızını da Bakırköy Mitingi’nde konuşması için ikna etmişti.

“Toplumları asıl şekillendirenler kadınlardır Bedia. Genç nesilleri eğiten, büyütenler kadınlar olduğuna göre değişim kadınlar ile başlamalıdır. İyi öğretim ve eğitim görmüş, çağdaş bir kadın olarak o mitingde sen de konuşmalısın. İstiklale senin gibi genç, eğitimli kadınların ışık tuttuğu yolda yürüyerek ulaşabiliriz.”

Bedia Hanım eve geri dönüş yolunda aynı arabada babası ile yol alırken istikbalin nelere gebe olduğundan habersiz fakat büyük bir şeylerin olacağının bilincinde heyecan ve umutla İstanbul sokaklarını izliyordu. Gelecek çok büyük bir direnişe gebeydi.

Pelin Öncüoğlu Işık

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

10 YORUMLAR

  • Yanıtla Gökçe Çiçek Gönülaçar 10 Aralık 2020 at 15:06

    Aslında mesajla yazdım ama yine tekrarlayayım. Böyle cesur genlerin devamı olmanın haklı gururunu yaşamalısın. Ve bu sorumluluğu hâlâ omuzlarında hissedip bu gerçek yaşam öyküsünü bize yaşattığın için teşekkürler.
     
    Büyükanne ne kadar güzel bir Cumhuriyet kadınıymış..
     
    Bu öykülerin devamı gelmeli. Tebrikler Patikli Seyyah. ❤

    • Yanıtla Pelin Öncüoğlu Işık 10 Aralık 2020 at 17:10

      Sevgili Gökcecim güzel yorumun için çok teşekkür ederim. Benim için cok kıymetli 😍 Evet haklısın bu arada. Bazen bir eylerden pes etmeye kalkınca aklıma geliyorlar. Elimden geleni yapmalıyım diye kendimi motive ediyorum. Daha kim bilir ne çok böyle hikaye saklı. Bu hikayeyi yazmam konusundaki desteğin için de ayrıca tşsekkür ederim. Sevgili Didem ve senin sayende bu hikayeyi kaleme almaya karar verdim. Çok teşekkürler 🙂❤️❤️

  • Yanıtla Ilgın Cenkçiler 10 Aralık 2020 at 18:23

    İyi ki editörünüz sizi konu hakkında yönlendirmiş, bizleri Bedia Leman Sarp Hanım ile tanıştırdığınız için teşekkür ederim 🦋
     
    Bedia Leman Sarp Hanım’ın o gün yarattığı coşkuyu ve ailemin bana aşıladığı tutkuyu içimde taşıdığım için gurur duyuyorum.
     
    Sevgiler

    • Yanıtla Pelin Öncüoğlu Işık 10 Aralık 2020 at 21:34

      Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim ❤️ Beni mutlu ettiniz. Evet editörümüz konusunda çok şanslıyız. Bizleri cok iyi yönlendiriyor 🙂

  • Yanıtla Burak Süalp 11 Aralık 2020 at 12:24

    Pelincim, anneannenle ne kadar gurur duysak az gelir. İyi ki yaşamış. Kalemine sağlık canım benim.

    • Yanıtla Pelin Öncüoğlu Işık 11 Aralık 2020 at 12:41

      Burakcimm güzel yorumun için teşekkürler ❤️😍❤️

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 11 Aralık 2020 at 21:22

    Sosyal medya paylaşımlarında rastladığım bu hikayeyi bir de SenVeBen için anlatmanı rica ettiğimde beni kırmadığın için çok teşekkür ederim bi’ tanem. Aile tarihine, yüreğine, kalemine sağlık. Ağlayarak bitirdim tabi ben okumayı 🙈
     
    Böyle bir aileden gelmek elbette büyük bir gurur ama bugünkü Pelin’i görse eminim anneannen de seninle gurur duyardı 😘

    • Yanıtla Zeynep Mete 11 Aralık 2020 at 22:07

      Sevgili Pelinciğim;
       
      Çok güzel yaşanmışlık öyküsü, ne mutlu sana böyle güzel yaşanmışlığın bir parçasısın. Kadınlarımız çok yaşasınlar ama senin de işaret ettiğin gibi; akılları, cesaretleri, zerafetleri ve hünerleriyle…
       
      Bizlerle paylaştığın için tekrar teşekkürler.
       
      Sevgiler

      • Yanıtla Pelin Öncüoğlu Işık 17 Aralık 2020 at 22:20

        Zeynepcim, güzel, teşvik eden yorumun için teşekkür ederim ❤️ Kadınlarımız güçlerinin farkında olsunlar. Toplumu sekillendirenlerin kadınlar olduğuna gerçekten inanıyorum. O yüzden büyük dedenin agizindan öyle bir diyalog yazdım. Biz kadınlar kadınlara birey olarak bakan, eğitimli, şiddeti değil aklın süzgecini kullanan bireyler yetiştirdiğimiz zaman toplumumuz ileri gitmeye başlayacaktır.
        Umudum bu yönde.

    • Yanıtla Pelin Öncüoğlu Işık 17 Aralık 2020 at 22:12

      Didemcim çok teşekkürler 🙂 Hem beni her zaman desteklediğin, teşvik ettiğin için hem de güzel iltifatların için. ❤️😘

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan