Aşk ve Farkındalık

Kendine Kulak Ver!

21 Şubat 2019

Kendine Kulak Ver!Bugünkü yazımda bireysel duygu aktarımı yerine, farkındalıkla ilgili sohbet etmek istiyorum.

O yüzden bu yazıyı kahve-çay sohbeti ya da rakı masasında dertleşme gibi görebilirsiniz. Hayatımızın hızlı geçen zamanında, onlarca sorumluluğa yetişmeye çalışırken yaşadığımız yorgunluk dilerim bu yazı bittiğinde son bulur ya da en azından bunun için bir yol olur.

Yaşamımızda hersey yolunda giderken bile ruhumuzun derinlerinde görmezden geldiğimiz o ince sızının artık bitmesi gerektiğini düşünüyorum. Sürekli kendimize daha iyi olmak, daha iyi hissetmek için kurallar koyuyoruz.

Sevdiklerimize vakit ayırmak, rahat yaşayabilmek için para kazanmak, kendimizi anlatmaya çalışmak, aşk yaşamak için doğru insanı aramak ya da kırılan kalbimizi defalarca tamir etmek için sürekli uğraşıyoruz. Tüm bu uğraşları bitirmek ya da tamamlamak için sürekli koşturuyoruz. Her şeyin “tam” olmasını, yerinde ve yeterli düzeyde durmasını istiyoruz.

Halbuki; tüm bunlar hayatımızı monotonluktan kurtaran yapbozun küçük parçaları, o yüzden çözmeye odaklanmak yerine akışına bırakıp tadını çıkarmak lazım. Detaylara takılmak ya da bütünde kaybolmak yerine biraz durmak ve beklemek lazım. Bırakalım yapmamız gerekenler zamana yayılsın, biz de içimizdeki o ince sızıyı kendimize zaman ayırarak giderelim.

Yazmak

Kendini dinlemenin, ruhunu dinlendirmenin en rahat yolu yazmaktır. İster edebiyatınız kuvvetli olsun ister olmasın fark etmez. Yazdıkça; yaşadıklarınızı, duygularınızı ve gerçekten vermek istediğiniz tepkileri görme şansı yakalarsınız. Haklılığınızı ya da haksızlığınızı ortaya çıkarırsınız. Yazmaya başladığınız o anda ilk önce yüzeyde kalan duygularınızı ve devam ettikçe aslında derinlerde nelerin gizli kaldığını göreceksiniz. Bu kendinizle yüzleşebilmenin en iyi yoludur.

Nasıl bir baş ucu kitabımız varsa bir tane de baş ucu defteri edinmek lazım. Ne zaman o sızı bir iç çekişle ortaya çıkıyor, ne zaman olmadık zamanda gözlerimiz uzaklara dalıyor işte o zaman bilmeliyiz ki durup bir kendimizi dinlememiz lazım. Bu yüzden yazmamız, kendimizle sohbet etmemize yardım edecektir. Sohbet ettikçe de kendimizi daha anlayacağız.

Yöntem

Yazmaya nereden başlamalıyım demenize gerek yok. Önce kendinize ayırdığınız o sakin zamanda kalemle kağıdı elinize alın. Bir gazeteden, bir kitaptan veya bir müzikten rastgele bir kelime seçin, sonra seçtiğiniz o kelimeyle başlayıp beş dakika boyunca sadece aklınıza ne geliyorsa onu yazın. Bir kaç satırdan sonra o kelimeden kopup bilinçaltınızdakilerin sayfalara dökülmeye başladığını göreceksiniz. Bu sayede derinlerde neler hissettiğinizle yüzleşebilir ve kendinizle sohbete nereden başlayacağınızı bulabilirsiniz.

Dinlenmek

Bazen de tüm bunlara rağmen, yazamazsınız. Duygular, yaşananlar öyle birikir ki tek bir kelime dahi çıkmaz. Tüm tıkanmışlığınızla, kağıtla bakışmaya başlarsınız ya da kağıt değilde şayet bilgisayarda yazıyorsanız parmaklarınız harflerin üzerinde ne yapacağını bilmeden öylece durur.

Sorumluluklar, duygular, vakitsizlik, pişmanlıklar ve belki de ne yapacağını bilememek tüm kelimeleri karmaşık bir hale sokar, bunun sebebi zihin yorgunluğudur. E tabi bi’ de tüm bu duyguların sevdiklerimiz üzerinde etkileri de var, bir de o eklendiğinde sürekli çalışan beynimizde tek odaklanabildiğimiz ne kadar yorulduğumuz olur.

İşte tam bu noktada geceyi beklememiz gerektiğini düşünüyorum. Tek yaşamıyorsanız herkesin yatmasını bekleyin. Mümkünse yatak odasında değil de salonda cama yakın kendinize bir yer hazırlayın. Bir küçük mum dışında ışıkları tamamen kapatın. Zaten içimiz sürekli konuşuyorken dışımızda sessizlik hakim olsun. Buradaki mum içimizde sıkışıp kaldığımız o karanlık tünelde güneş niyetiyle bir aydınlık yaratacak. Odadaki karanlıksa daha iyi görmeyi sağlayacak.
Nasıl ki ışıkları kapattığımızda başta hiç bir şey göremeyiz ama sonradan gözümüz karanlığa alışır ve odadaki her şeyi seçmeye başlar, işte bu durum zihnimiz içinde geçerli…

Bırakalım karanlık, tüm o sıkıntıları ve zihin kalabalıklığını örtsün. Sonra tek tek seçip rahatça düşünebiliriz. Ruhumuzu dinlendirmek için biraz zaman verelim. Tam bu sırada bir detayı atlamamakta fayda var; tüm o baskı ve sıkıntıları önemli kılanın kendimiz olduğunu hatırlamak.

Kendimize zaman ayırmadan, kendimizi dinlendirmeden ve dinlemeden başlanılan her şey, hep biraz yarım kalır. Bunun için biraz oturup sessizliği yaşamakta fayda var, sonra zaten fark etmeden süzgeçten geçen düşünceler yazıya dönüşmek isteyecek.

Sonrasında haklı çık ya da çıkma, savaş ya da savaşma hiç bir önemi kalmayacak.

Çözülmese de çözmek için gücün olacak, acele etmek yerine zamanı beklemenin keyfini çıkaracaksın çünkü artık kendini dinliyor ve anlıyor olacaksın.

Unutmayalım; biz kendimizi anlamadıkça, başkalarından bizi anlamasını bekleyemeyiz.

Farkındalık sizinle olsun.

Ateş Karadeniz

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

10 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Elif 21 Şubat 2019 at 20:59

    Ahh var ya Ateş, yazın ne kadar güzel mesajlar içeriyor. Yazarak içimde biriktirdiğim duyguları akıttıkça, yaşamım çok acayip bir dönüşüm yaşadı. Çok da kolay bir süreçten geçmiyorum. Hatta belki de hayatımın en zorlu sürecindeyim. Senin de yazında değindiğin gibi rakı sofrasında dertleşesim var. Ama hayatım yine yazında belirttiğin gibi her şeyi yetiştirme derdiyle geçiyor. Sen ve Ben ile soluklanıyorum bir nebze.
     
    Yazın çok iyi geldi teşekkür ederim.
     
    Aşk ve Farkındalık kelimeleri arası güzel bir uyumlanma olmuş.
     
    Sevgilerimle…

    • Yanıtla Ateş Karadeniz 22 Şubat 2019 at 01:38

      Maalesef bazen hayata hem yetişemiyoruz hem de yetemiyoruz ve bu kargaşada hep kendimizi unutuyoruz. Bu yazımla az da olsa dertleşebildiysek ve bir noktada buluşabildiysek ne mutlu bana..
       
      Zamanın ve hayatın hep kalbinden yana olmasını dilerim.
       
      Ayrıca; arada bir, doğru insanlarla rakı sohbetlerinin masum ve yararlı olduğunu düşünüyorum.
       
      Yorumun için asıl ben teşekkür ederim.

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 22 Şubat 2019 at 01:39

    Ateşcim çocukluğumdan beri kağıt ve kalemi terapi aracı olarak kullandım ben de. 12-13 yaşlarımdan beri, sağa sola dönüp, gözüme uyku girmediği gecelerde beni boğmaya çalışan yataktan kalkar yazmaya başlardım. Her satırda beni sıkan, boğulacak gibi hissetmeme neden olan düğümler teker teker çözülürdü.
     
    Bugün de bu sitede yaptığım bundan farklı değil aslında. Sadece ben de değil, burada yazan çoğumuz bu hisslerin sürgününde bu sitede buluştuk. Bu yüzden yazdıkların, anlattıkların çok tanıdık, çok ben gibi 😉
     
    Seni o kocaman yüreğinden öperim.
     
    Sevgiler canım

    • Yanıtla Ateş Karadeniz 22 Şubat 2019 at 01:57

      Ben de kendimi bildim bileli hep yazdım. Yazmak; bana bir dost gibi “Ne yapacağım?” diye düşünmeden öylece gelmişti. İstedim ki bu yazı, yazmayı erteleyen her insana bir fikir olsun. Aynı bendeki gibi, yazmak onlara da dost olsun ve iyi gelsin.
       
      Hem editörüm hem ablam olarak duygularımı paylaşmamda bana bir yol açtığın için teşekkür ederim.
       
      Sevgim ve saygımla..

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 22 Şubat 2019 at 12:43

    Bu yazıyı hiç silmeden muhafaza edeceğim. Uyguladığım halde etkilendim.
     
    Ben hergün kaybettiğim sevdiceğime mektup yazıyorum ve ona anlatıyorum tüm duygularımı. Adeta hergün yeniden buluşuyorum onunla. Ve bu bana çok iyi geliyor.
     
    Sevgiyle kalın.

    • Yanıtla Ateş Karadeniz 22 Şubat 2019 at 19:07

      İlginiz ve paylaşımınız için çok teşekkür ederim.

      Hayatın iyi ve güzel yanları hep sizinle olsun.

  • Yanıtla Ahu Kınay Zabun 22 Şubat 2019 at 15:33

    Ateşşş çok iyi geldi bu yazı. Durmam gerektiğini anlatıyordum kendime ve bu yazı önüme geliverdi. Ah Ateş, yazmak cok iyi geliyor ve dediğin gibi gece özellikle. Geceyi iple çekiyorum, sonra da her sabah panikle derse yetişmeye çalışıyorum 😉
     
    Adın bana enerji veriyor ve artık yazılarının sıkı bir takipçisi olarak sesleniyorum sana 🙂
     
    İçimden geldi yazıyı okurken bu senin için:
     
    https://youtu.be/28W_sotzXUw

    • Yanıtla Ateş Karadeniz 22 Şubat 2019 at 19:16

      Ben de hep gece yazar, düzenlemesini de sabaha bırakırım çünkü aradığım o sakinliği hep gece de bulmuşumdur. 🙂
       
      Ayrıca düşünceleriniz ve ilginiz beni çok mutlu etti, aynı şekilde bende yazılarınızı severek takip ediyorum.
       
      Bu müziği de çok severim, hediye gibi geldi teşekkür ederim.

  • Yanıtla Mehmet Gökcük 22 Şubat 2019 at 19:36

    Düşünmeye, hissetmeye, hissinin tadını çıkarmaya dahi vakit ayıramayanlar ülkesi haline geldiğimiz şu zamanda, harika önerilerle dolu zarif bir yazı olmuş…
     
    Yüreğinize, kaleminize sağlık…

    • Yanıtla Ateş Karadeniz 24 Şubat 2019 at 13:53

      Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Güzellikle kalın…

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan