Tanrıların Gazabı

* Öncelikle buradan editörüme sevgiler. Bıktım bu kadından. Mitoloji yazım haftaya aslında, ya da ben öyle biliyorum. Çat bir mesaj; “Yarın yazın yayınlanacak, neden yazmadın? Yazıyı göndermek için 1 saatin var.”

Ulan benim laptop zaten 15 dakikada açılıyor. Eee daha mitoloji okumam lazım, sonra onu aklımda tutacağım da yorumlayıp yazacağım. Yeminle bırakacağım yazmayı. Musluk zannediyor beni. Şarıl şarıl yazı akıtıyoruz sanki.

Ganymedes, İksion, Arakne, Tresias ve Niobe Mitleri

Abi ben bir şey öğrendim. Bizim bu, her güzel varlığın yaratıcısı olan Zeus, sadece güzel kadınlara vurgun değilmiş. Güzel olan her şeye hayranmış. Hatta güzel, yakışıklı delikanlılara bile gönlünü çok çabuk kaptırabilirmiş. Yok artık, yeminle ben şok 😳

Zeus, bir gün yeryüzünde olağanüstü güzellikte ve çekicilikte bir delikanlı görüyor. Başına geleceklerden habersiz olan bu yakışıklı delikanlının cazibesinden Zeus kendini alıkoyamıyor. Âşık oluyor. Yatıyor kalkıyor ille de o delikanlıyı istiyor. Yok diyor millet, sana başkası mı yok? Anlamıyor bizimki.

Delikanlıyı fanilerin arasından alıp onu sürekli yanında bulundurabilmek için Olympos’a çıkarmak istiyor.

Bildiğin adamı dağa kaldıracak.

Yakışıklı faninin adı da Ganymedes. Neyse bizim yakışıklı bir akşam İda Dağı’nın yamaçlarında sürüsünü otlatıp onlara kaval çalıyor. Zeus bu rahat durur mu? Kendini kartal şekline sokup, yükseklerden süzülerek Ganymedes’in arkasından yanaşıyor ve üzerine çullanıp onu Tanrıların Dağı’na götürüyor. (Az önce dağa kaldıracak derken şaka yapmamıştım)

Delikanlıyı ambrosia ve nektar ile besleyip hoş endamını kaybetmesin diye gençliğini muhafaza ettiriyor.

Umarım bu Yunanlılar, Tanrılarını örnek almıyorlardır.

Hera

Yemin ediyorum Zeus’un başına gelebilecek en güzel şey HERA. Ama nerde kıymet bilen mi var? Kocası Zeus, Hera’yı ne kadar aldatırsa aldatsın, çapkınlık, hovardalık yaparsa yapsın, bizim hatun sadece kıskanıyor, sinirleniyor. Kocasına hiçbir zaman ihanet etmiyor.

Ah Hera, Tanrı olmuşsun ama kafa hâlâ bi’ milyon. Öyle hayat mı geçer ya? Tohumuna para mı verdin? Sana başka Tanrı mı yok? Gönder gitsin. Ama yok. Bir de Afrodit’ten sonra en güzel Tanrı. Kısmeti kapanmış desem o da yok. İlanı aşk edenler, kapısında köpek olanlar çok. Ama bizim ki İlle de Zeus diyor.

İksion Miti

Hera’ya aşkını söyleme cüretinde bulunanların en tanınmışı İksion.
İksion’un başından da aynen şöyle bir olay geçiyor:

İksion, tam evlenmek üzereyken karısının babası yani kayınpederi, bundan ağır hediyeler istiyor. Bildiğin başlık parası. Ya bu Tanrıların bizden ne farkı var ben hala çözemedim. Neyse bizimki de diyor ki; “Tamam kızı verirsen istediklerini vereceğim.” Ancak evlendikten sonra sözünü tutmamış. Ben de olsam ben de tutmam. Kızı almışım artık. Oturup bir de babasını mı besleyeceğim?! Kayınpeder aptal. Önce hediyeleri alacaktın sonra kızı verecektin.

Neyse İksion, bakıyor peder sinirlendi, ona istedikleri hediyeleri verme bahanesi ile akşam yemeğine çağırıyor. Ve zavallı kayınpeder yemek masasından ateşle dolu bir hendeğe sürüklenip orada diri diri yakılıyor.

Tabi bu durum Tanrıların hoşuna gitmiyor ve kimse onu affetmiyor. Resmen cinayet oğlum bu. Tabi o zamanlar Cinayet Masası olmadığından bu tarz olaylara Tanrılar Masası bakıyor. Baş Tanrı tarafından affediliyor. Tabi bu kanı bozuk İksion, Zeus’un merhametini unutarak Tanrılarla yemek yediği masada şımarıyor. Bu yetmiyormuş gibi Zeus’un karısı Hera’ya yan gözle bakıyor. Aklından insanoğlunun bile geçiremeyeceği edepsizlikte şeyler geçiriyor. Tabi Hera bakışların farkında ama sesini çıkarmıyor. İksion durumu abartıp bizim kıza ilanı aşk ediyor. Hera tabi kıyamam. Karşılık vermiyor. Durumu Zeus’a anlatıyor.

Zeus, Hera’nın yanlış anlayıp anlamadığını kontrol etmek amaçlı bir bulut parçasını Hera şekline sokarak İksion’un yanına gönderiyor. Tabi bizimki rahat durur mu? Hayali olan Hera’yı kucaklamaya çalışırken Zeus bunu hemen cehenneme fırlatıyor. Onu yanan bir tekerleğe bağlıyor. Tekerlekte sürekli dönüyor ve İksion sürekli yanıyor.

Bu arada Hera iyi kadın, sadık kadın, hoş kadın falan ama kibri ve kini de varmış. Büyük mağaralara kapatılan rüzgârlar onun emri altındaymış. Nefret ettiği birine kötülük yapmak istediği zaman rüzgârların bekçisi olan Eole’ye emir verir, evleri, ağaçları yıktırırmış.

Rüzgârın bekçisi bile varmış. Rüzgâra karşı işemek diye bir tabir var ya, aman ha kullanmayın artık. Vallahi Hera’nın gazabına uğramanızı istemem.

Arakne’nin Örümcek Oluşu

Athena, bütün sanatların bilhassa kadınların yaptığı nakışların, işlemelerin koruyucusuymuş. Hera’nın gelinliğini bile o hazırlamış. Ulan tanrılar bile gelinlik giyiyor. Yunan kadınları da bu sanatı Athena’yı izleyerek ondan görerek öğrenmişler. Oğlum ne güzel ya… Tanrı ile oturup nakış, incik boncuk yapıyorsun.

Lydialı güzel hatun Arakne işlemede, oya yapmakta o kadar ileri gitmiş ki, Nympha bile ormanlardan, su başlarından ayrılarak sinema seyreder gibi gelip Arakne’nin sanatını seyretmeye geliyormuş.

Bir gün periler Arakne’ye “Bu kadar güzel oya işlemeyi sana zeka tanrıçası mı öğretti?” diye soruyorlar. Arakne’den giden cevap ise “Kim benimle boy ölçüşebilir? Ben Athena’yı bile sollarım.”

Athena tabi bunları duyuyor. Sonuçta bizim burada yerin kulağı varsa, onlarda da göğün kulağı varmış. Athena, yaşlı bir kadın şekline girerek Arakne’nin yanına gidiyor. Sanatının güzelliğinden bahsederlerken bizim bu Arakne yine “Athena bile benimle boy ölçüşemez. İsterse gelsin müsabakaya girelim,” diyor.

Bizler burada rakıyı biraz fazla kaçırınca en fazla “O kedi buraya gelecek,” diyoruz. Onlarsa Tanrıyı müsabakaya çağırıyorlar.

Durum böyle olunca Athena, yaşlı kadın kılığından çıkıp kendini gösteriyor. Ve gergef işlemeye başlıyorlar. İşlemeler bitince Athena diğer hatunun işlemesinde hiçbir kusur bulamıyor. Arakne’nin işlemesini alıp buruşturup yırtıp atıyor.

Ya sen koskoca tanrısın. Bu kıskançlık nedir ya?

Tabi Arakne bu hakaretten sonra kendisini asmak istiyor. Athena ona acıyor; “Sen ölmeyeceksin, yaşayacaksın. Fakat benimle yarıştığın için hayatın artık ağ üstünde geçecek,” diyerek kadını örümceğe çeviriyor.

Al işte şimdi ben evde gördüğüm örümcekleri nasıl öldüreceğim artık. Aslında o çıtı pıtı bir genç kız.

Tresias’ın Kör Oluşu

Athena bir gün bir savaştan çıkıyor. Yorgun, bitkin bir halde olduğundan kendisini bir ırmakta yıkamaya başlıyor. O sırada Tresias adında yaşlı bir adam oradan geçerken çok susadığından dereye doğru yürüyor ve suyun içinde Athena’yı görünce çok şaşırıyor. Athena ilahi vücudunun fani bir insan tarafından görülmesine çok üzülüyor ve adamın gözlerini alıyor.

Ya ama artık gerçekten terbiyesizlik bu. Ne bu ya? Canın sıkılsın şekilden şekle gir. Yok, canın sıkılsın onu örümceğe çevir bunun gözlerini al.

Hayır, yani yaşlı adam vücudunu görse ne olacak? Yukarıda her haltı yemişsiniz. Yaşlı amca görünce utandım.

Niobe’nin Kaya Oluşu

Lydia Kralı’nın kızı Niobe, hepsi birbirinden güzel 12 çocuk annesi olduğundan gurura kapılıp sadece iki çocuk annesi olan Leto’dan kendini üstün görmüş.

Ulan 12 çocuk nedir? Futbol takımı mı kuracaksın? Ya kadın senin hiç mi başın ağrımadı? Sen hiç mi yemek yapmadın? Temizlik yapmadın? Kocana hiç mi trip atmadın? İnsanoğlunun bu kadar seks hayatı yok ya.

Benim 12 çocuğum var. Bana bir şey olmaz falan filan diye övünen Niobe’nin sözlerini Leto duyunca çok üzülmüş. Ve tanrılardan ana olan bir kadına hakaret eden Niobe’nin cezalandırılmasını istemiş. Ve cezada hemen verilmiş.

Niobe’nin 6 oğlu avlanırken öğle vakti Apollon okları ile onları yere sermiş. Bu kötü haber yayılınca 6 kız kardeşleri de naaşların bulunduğu dağa doğru koşarken gece olmuş. Ve Artemis görünmez okları ile 6 kız kardeşi birer birer vurarak öldürmüş.

Zavallı anne ölen evlatlarının cesetleri arasında saçını başını yolup, dizlerini dövüp, ağıtlar yakıp ağlamaya başlamış. “Gitti gittiii çocuklarım benim yüzümden öldü,” diye ağlarken, gözyaşları kuruyor, hıçkırıkları duruyor, kas katı kesiliyor sonunda. Ve bu durum bir ızdırap haline gelince Zeus’tan kendisini kaya haline sokmasını istiyor.

Durum böyle olunca hatun Sipylos dağına gidiyor ve bu dağın kayaları yükselerek onu bir sarmaşık gibi kucaklıyor. Izdırap heykeli gibi dikilen ve bir kadına çok benzeyen kocaman bir kaya olarak görülüyor.

Ah be kızım tamam anladık sevişmişsin, yapmışsın nur topu gibi 12 tane velet. İyi de sus otur. Ne elalemin çocuk sayısıyla uğraşıyorsun. Al işte şimdi ortada ne çocuk var, ne sen varsın.

Mizahla kalın,
Gülşah İslamoğlu