Ayyyyy, yumuş yumuş oldum bu kitabı okuduktan sonra. Biraz buruk bir yandan. Bir çocuğun gözünden okumak beni biraz şey yapıyor. Şey işte ne bileyim; şefkatli, merhametli, oyyy yavrum kıyamamlı…
Çocukluk Anıları
Bir ağabeyi var çocuğun. Bir de kardeşi oluyor. Bir kuşu var. Kuş bir gün kaçıyor. Çocukluğunda kuş alıp da kaçırmak, çok tipik. Bunun gibi tipik çocukluk anıları yer alıyor kitapta. Geçim sıkıntısı mesela. Çocuk haliyle dışarıda bir şeyler satmaya çalışıp da satamamak.
Pul Biriktirmek
Ben pul biriktirmedim. Benim çocukluğumda pul değil de peçete koleksiyonu revaçtaydı. Yazarın anlattığı çocuklukta çeşit çeşit pullar varmış. Kendilerince sınıflandırıp saklıyorlarmış.
Babadan Çekinmek
Babası bir tamir tamirat işi için yardım istediğinde çocuk heyecandan ne yapacağını şaşırırmış. Yanlış alet getirir, yanlış iş yaparmış.
Babaları, yine tipik bir şekilde çocukları ile yakınen ilgilenmeyen, ev geçindirmekle ilgilenen, belki de bu nedenle çocuklarıyla ilgilenmeye fırsat bulamayan bir baba. Ama bana sorarsanız tipik babalar, çocukla ilgilenmenin ne demek olduğunu bilmiyor. Çocukken kendisi ile de ilgilenen bir baba olmadığı için, baba olduğunda kendisi de kendi babasından gördüğünü yapabiliyor ancak.
Az konuşan, çabuk öfkelenebilen bir baba. Ailesine sert iken dışarıya daha yumuşak: “Babam da başka pek çok insan gibi uzağındakilere ve yeni tanıştığı insanlara anlayışlı, iyi davranıyor, yakınlarından bunu esirgiyordu.”
Felsefe hocasıymış kitaptaki baba. Yaşı ilerlediğinde artık çocuklarını dinler olmuş. Daha doğrusu dinlemeye çalışır olmuş. Anlamak için çaba gösteriyormuş.
“…son yıllarında anneme ve biz çocuklarına karşı davranışları da değişmiş, babam yumuşak ve sevecen biri olmuştu. Her şeyin en doğrusunu ve mükemmelini isteyen, bulamayınca öfkelenen hallerinden eser kalmamıştı.”
Ama biraz geç olmuş artık. Çocuklar büyüdükten, kendi hayatlarını, kendi ailelerini kurduktan sonra gelen anne baba ilgisi çok da anlamlı olmuyor.
(Bu arada erkeklerin yaşları ilerleyince daha sevecen olmalarına dair deniyor ki azalan testosteron ve artan östrojen hormonu. Bkz: Erkek Beyni)
Her Şey Hatırlandığı Gibi
Bir gün artık büyümüş olan üç kardeş, eski yaşadıkları yerlere gidiyorlar. Anıları canlanıyor.
Ve şöyle bitiyor kitap:
“Hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil! Her şey hatırlandığı gibi.”
Saygılarımla,
Hülya Erarslan
No Comments