Varlık Sancısı

Hava Durumu, Yalan Durumu

24 Şubat 2021

Yazı: Hava Durumu, Yalan Durumu | Yazan: Hüseyin KüçükkelepçeGünümüz medyasında (her türlüsünde) yalan, aldatma ve maniplasyon aracı yapılan alanların başında hava durumu gelmektedir. Hava durumu ile ilgili yapılan çarpıtma ve abartıların başat nedeni hesap verilebilirlik makanizmasının olmaması geliyor. Hukukta ya da etikte yapılanın karşılık bulması için mağdurların harekete geçmesi gerekir. Böyle bir kitle olmadığı için salla sallıyabilirsen durumu sürgitmektedir.

Küçük bir araştırma ve uzun vadeli yalanlar

Geriye doğru küçük bir araştırma yaptım. “Felaket yaklaşıyor” uyarısı gibi başlıklarla verilen hava durumu haberlerinin hemen hemen tamamı yalan çıkmış.

İki türlü yalan var iklim haberlerinde: Uzun vadeli, kısa vadeli.

Atıyorum: “Beş gün sonra tarihte görülmemiş kar yağışı geliyor” diye kesinlik ifade eden bir başlıkla haber verildi. Damla kar yağmadı. Soran olursa “Efendim tahmin işte tutmadı” tamam ama sen haberin hiçbir yerinde tahmin kelimesini kullanmadın. Kesinlik ifade eden bir başlıkla abarttıkça abartarak haberi verdin. Tıklanma/yalan rekoru kırarak, insanları dolandırarak para kazandın. “Kar yağmadı” diye arayan, soran da olmadı. Oh ne âlâ bir ticaret. Bu uzun vadeli yalan.

Balkanlardan, Sibiryadan… Hebele hübele

Bir de başlıkla haber içeriğinin ilgisiz/bağlantısız olduğu haberler var. Sanki hava saldırısında kararatma yapma uyarısı gibi bir başlık görüyorsunuz. Hemen tıklıyorsunuz (yalan amacına ulaştı.) Heberde resmi ya da sivil bir gözlem evine referans yok. Çünkü böyle bir hava tahmini yok. “Balkanlardan, Sibiryadan… hebele hübele” gibi eveleme geveleme cümleler. Bu da kısa vadeli yalan. Zamanını çaldı, planlarını iptal ettirdi, boşa konuşmanı sağladı. Boşa konuşma derken, bir çok diyaloğun ilk cümlesi bu yalancı başlıklar oluşturuyor. Kimin umurunda.

Hadi bir iki sefer düştük bu tuzağa unutmasak bari. Nerede! Dakikalar sonra faklı kelimelerle başka bir başlık, yine tıklıyoruz. Adamlar balık hafızamıza güveniyor. Ben yer değiştirmeyeceksem hava/yalan durumuna bakmıyorum.

“Donsuz geceler” dileği işsiz bıraktı

Eskiden iklim haberleri hava tahmin raporu diye verilirdi. Ana haberlerden sonra günde bir sefer okunurdu. Tahmin olduğu her seferde vurgulanırdı. Köprülerin altından epey su akmış olabilir ama yalan söylemek değişmeyen bir yanlıştır.

Aklıma karamizah bir olay geldi: TRT’li yıllardı. O dönem hava durumunu sunanlar da çok tanınırdı. Hayranları vardı. Çok meşhurlardan biri ilkbaharın soğuk bir gecesinde çiftçileri dona karşı uyarmak için “donsuz geceler” dileğinde bulunarak bülteni kapatmıştı. Zamanın cumhurbaşkanı olan zatın eşinin ilgilileri arayarak çok kızdığını ve adamın işine son verdirdiği muhalif haber mecralarında dolayısıyla sokakta epeyce gündem olmuştu.

Binlerce donlu first lady

“Don” kelimesinden kıl kapmasının nedenine gelince: Cumhurbaşkanı olan zat seçilmeden önce çalıştığı önemli devlet kurumunu temsilen yurtdışına her çıktığında “Eşime iç çamaşırı getiriyorum” ayağıyla pahada ağır, yükte hafif ürünleri kaçak olarak yurda sokmuşmuş. Hatırladığım kadarıyla binlece don ve çoraptan bahsediliyordu. “Bir kadın kaç don ya da çorap giyebilir?” sorusu sokakta soruluyordu ama cevap yoktu.

Güya hava tahminlerini sunan kişi bu durumu ima etmişmiş. Mış, miş dedik lakin mışsız cümle şu: Zât-ı muhteremi o geceden sonra ekranda göremedik. Kovulma gerçekti yani.

Biz nereyiz? İskandinavya, Hollanda… Bu kadar mı sorunsuz memleket?

Geçenlerde anlı şanlı bir haber kanalı işi zıvanadan çıkarmıştı. Sokakta dolaşan muhabir soruyor:

“Kar yağsın ister misniz?”
“Evet isterim.”
“Müjdemi isterim. Önümüzdeki günlerde epey yağacak.”

Şimdi nedir bu? Bir haber kanalının gündemi bu mu olmalı. Bu hava durumunun ne kadar sömürüldüğünün somut örneğidir. Biz nereyiz? İskandinavya, Hollanda… Bu kadar mı sorunsuz memleket? Nedenlerden çok olguya bakarsak: Tembel, niteliksiz bir medyamız var.

“Daha çok bana tıklasınlar(!), daha çok para kazanayım.”

Hava durumu gibi bilimin konusu olan bir alanda bile gerçeği eğip büken medyanın derdi: “Daha çok bana tıklasınlar(!), daha çok para kazanayım.” Bu amaçla her türlü çarpıtma, abartma, saptırma yapılıyor.

Peki bilim ne diyor; birçok alanda kullanılan kelebek etkisi metaforunu duymayan kişi azdır. İşte hava olaylarında da bu metafor kullanılır. Fizikte sonucu büyük ölçüde başlangıç koşulları tayin eder. Başlangıç koşullarını bilirsek geleceği HD kalitesinde görebiliriz. Gel gör ki başlangıç koşulları o kadar çok ki bunları bilmemiz imkansızdır. Klasik fizikte teoride (Laplace Şeytanı) de olsa bilmek mümkündü. Atom fiziğinde ise teoride bile bunu yapmanın imkanı yoktur.

Bir kelebek kanat çırpınca beklenmeyeni bekle

Efendim, Marmara’da bir kelebek kanat çırpsa Akdeniz’de fırtına olur. Kelebeğin kanat çırpması bir fırtınaya göre çok çok küçük bir harekettir. Lakin yine de bir hava hareketidir. Kelebek metaforunun verdiği başat mesaj öngörülemezliktir. Başlangıç koşullarındaki çok küçük bir değişiklik çok büyük bir etki yaratabilir. Bunu asla bilemeyiz.

“Kaotik bir sistemin tüm başlangıç koşullarını bilemeyeceğimizden nihai sonucu da öngörmemiz mümkün değildir. Kelebek etkisinden örnek verirsek; tüm kelebeklerin kanat çırpışlarını ölçmek mümkün olmadığından hava ile ilgili tahminlerimiz de genel olarak tahmin olarak kalcaktır.”*
 
 
Hüseyin Küçükkelepçe
 
 

Notlar & Açıklamalar:

* Dr. Burak Karabey – Popüler Sience Dergisi, Sayı 106    ⇡⇡⇡
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan