Satır Arası

Hoşgörü

19 Mart 2021

Yazı: Hoşgörü | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

Hayatta bazı durumlarda hoşgörülü olunur, bazen olunamaz ama hayatlarının genelinde “hoşgörülü” olarak tanınan insanlar vardır. Bu insanlar, çoğu kişi tarafından sevilirler ve toplumda saygı görürler.

Peki nedir bu insanların diğer insanlardan farkları?

Bu sorunun cevabını aramak niyetiyle, farkındalıkla bu insanlarla konuşulduğunda ya da bu insanların davranışları incelendiğinde, olayların neden-sonuç ilişkilerine verdikleri anlamın çok farklı olduğu görülür. Onlar, olayların ya da sorunların nedenlerini genelde düşünülen nedenlerden çok daha çeşitli düşünebilen insanlardır. Onlara göre sonuç bellidir ama neden tam olarak net olmayabilir ya da tek olmayabilir. Düşünülen nedenden çok daha farklı ve karmaşık bir neden olabilme ihtimali her zaman vardır onlar için. Nedenleri herkesten farklı düşünebilme özellikleri, otomatik olarak sorunların çözüm yollarını da çeşitlendirir. Sorunların çözümleri için acele edip pişman olmaktansa, sabırla, kendilerine ve karşılarındaki insanlara zaman vererek çözüm üretirler. Olasılıkları iyi değerlendirerek, en doğru çözüme gidebilecek mantığı takip edebilirler.

Hoşgörülü insanların ortak bir yaş grubu ya da eğitim durumu yoktur. Her yaştan ya da her eğitim seviyesinden insan hoşgörülü ya da hoşgörüsüz olabilir. Hayata ya da insana dair olan her şey gibi bu da farkındalıkla kazanılabilen bir davranıştır. İnsanları, ilişkileri, olayları sakince takip ederek zamanla bir kişilik özelliği haline gelir hoşgörülü olmak. Hayata ne kadar geniş bakış açısıyla bakıldığı ile ilgili olan bu özellik, gerçek bir ufuk genişliğidir.

Gerçek Nedeni Bulmaya Çalışmak

Bu ufuk genişliğine ulaşmış olan insanlar, olayların görünen, yüzeysel nedenlerine bakmaz ya da oralara takılı kalmaz, insanları yargılamaz ya da “şunu yap”, “bunu yap” diye ezbere direktiflerle insanları boğmazlar. Yanlış sonuçların ya da yapılmayan davranışların nedenlerini araştırmaya odaklanırlar. Sonucun gerçek nedenini bilmeden, yapılacak her tavsiyenin boş olduğunu, bir kulaktan girip diğerinden çıkacağını bilirler.

Özellikle aile içinde yapılması söylenilen şeylerin gerekçelerine ulaşamamak aile bireylerini özellikle de çocukları ve gençleri duyarsız olmaya iter. Bu durum da zamanla öyle bir hâl alır ki insan tamamen duyarsız olmaya alışır. Sonra da ne söylenirse söylensin, hiçbirini umursamaz hale gelir.

Eskilerin hayat tecrübeleri ışığında söylediği güzel bir söz vardır:

“Aç bırakma hırsız olur, çok söyleme arsız olur.”

Buradaki “arsız” sıfatının tam karşılığı psikolojideki duyarsızlaşmadır. Yani umarsız olma halidir. Hoşgörülü insanlar, nedensiz konuşmadıkları için, ağızlarından çıkan her sözün haklı bir nedeni olduğu için, yakın çevrelerinde kendilerine karşı duyarsız olan pek kimse olmaz.

Hoşgörü İnsanın Kendinden Başlar

Hoşgörülü olmak tabii ki çok güzel bir durumdur ve bunun yüzeysel bir davranış şeklinden çıkıp tam olarak bir kişilik özelliği haline gelmesinin ilk adımı kişinin kendisine hoşgörülü olmasıdır. Her şeyden önce, kişinin yaptığı hiçbir şeyi küçümsememesi gerekir. Başarının küçüğü olmaz, her ne olursa olsun hedefe ulaşan her hareket bir başarıdır. Hayatta başarısızlıklar da ihtimaldir ve tüm başarılı olarak bilinen insanların hayatları dışarıdan görülmeyen başarısızlıklarla doludur. Başarısızlıklardan sonra ayakta kalabilme ve vazgeçmeme gücü gösterebilme gerçek başarıya götürür. Ama bunun yolu da sadece insanın kendi başarısızlıklarına ve hayatında yolunda gitmeyen şeylere rağmen kendine hoşgörülü olabilmesi ve gerçek nedenlere ulaşabilme çabasıdır. Nedenlere ulaşabilme çabası olmazsa, tek başına hoşgörü hiçbir şeye yaramaz. Sadece arkasına sığınılan bahane işlevini görür.

“O yüzden olmadı”, “Bu yüzden yapamadım”, “Zaten o durumda yapmak imkansızdı” gibi bahaneler de sadece gayretsizliğin üstündeki süs olurlar.

Bu da anlamsız yaşanacak hayatın kapılarını sonuna kadar açar.

Anlamsız hayatın içine açılan bu kapıdan girmeden, satır aralarında kalmış tüm nedenlere ulaşmaya çalışarak, önce kendimize sonra hayatın bütününe hoşgörü ile bakabilmek ve anlamlı hayatı yakalayabilmek ümidi ile…
 
 
Nalan Erpolat
 
 
 

Editör Notu:

Hoşgörü konusu, dergimizin felsefe köşesinde, Prof. Dr. Atilla Erdemli tarafından da kaleme alınmıştı. Bu yazıya da göz atmak isterseniz bağlantıyı tıklayabilirsiniz 👉🏻 Hoşgörü (Tolerans)
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan