Gastronomi

Çayın Japonya’daki Serüveni

5 Mayıs 2021

Chado

Japon kültüründe çayın olağanüstü bir önemi var. Yalnızca “çay seremonisi” diye bir ritüelin olması bile Japonların çaya yükledikleri değeri gözler önüne seriyor. Siz de benim gibi keşfetmeyi seviyorsanız veya bir çay tutkunuysanız “chado” (okunuşu: sa-do) adı verilen bu eşsiz seremoninin parçası olmaktan bir hayli keyif alacaksınız.

Bu etkileyici çay seremonisini deneyimlerken yoğun duygular yaşayacak, dilini bilmediğiniz insanların samimiyetini kalben hissedeceksiniz. Ancak chado felsefesini anlamak ve inceliklerini öğrenmek için araştırma yapmak, katman katman derinlere inmek gerekli.

Bu uğurda sizi yüzlerce yıl öncesine uzanan bir serüvene davet ediyorum. Zaman makinesinde gerçekleştireceğimiz yolculukla çayın Japonya’daki macerasına tanık olacağız.

Zaman Makinesinde Yolculuk

Gözümüzü açtığımızda kendimizi 8. yüzyılda, Japonların çayla ilk kez tanıştığı dönemde buluyoruz. Halkın arasına karışıp başlıyoruz dolaşmaya. Hazır gelmişken bir bardak çay da biz içsek hiç de fena olmaz aslında. Hoş, pek de çay varmış gibi görünmüyor etrafta.

Hemen ileride estetik bir haz uyandıran Budist tapınağı gözümüze çarpıyor. Tapınağın önünde bir grup toplanmış, hararetle konuşuyorlar. Rahiplerden biri sürekli elindeki kabı gösteriyor ve yarı kuşkulu bir tebessümle yudumluyor. Kabın içindeki çay olabilir mi?

Yakından görmek için hiç vakit kaybetmeden aralarına karışıyoruz. Evet, evet! Çay bu. Rahipler Çin’den getirdikleri çayı içiyorlar. Fakat halk henüz bu özel içecekten haberdar değil. Çayın Japonya’daki ilk filizlenmesine şahit olduğumuza göre yolculuğumuza devam edebiliriz.

Chado

İyileştirici Güç

On ikinci yüzyıldayız. Çinli Zen rahipleri tarafından getirilen çay tohumları ve çay takımları Japon rahipler arasında popüler olmuş. Bize de bu kaplarda ikramda bulunuyorlar. Bir taraftan da çayın hastalıkları iyileştirme gücünden bahsediyorlar. Anlıyoruz ki Japonlar çayı şifa kaynağı olarak görüyor. Bununla birlikte keyifle yudumladığımız çay, halk arasında hâlâ yaygınlaşmamış. Vakit kaybetmeden yeniden yola koyuluyoruz.

Zenginlik ve İhtişam

On beşinci yüzyılın ortalarında buluyoruz kendimizi. Aristokrat Japon ailelerinden Omuraların evine konuk oluyoruz. Daha önceki dönemlerde tanık olmadığımız bu ihtişam karşısında şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Bin bir çeşit yemekle donatılmış yer sofraları, pahada ağır olduğu kuşku götürmeyen porselen kaplar eşliğinde gerçekleşen bir çay partisindeyiz.

Çay tüketimi tüccarlar arasında yaygınlaşmaya başlamış, bir nevi zenginlik göstergesi hâline gelmiş. Gösterişli kaplarda sunulan çayı kabul edip bu defa karnımızı da doyurmayı ihmal etmiyoruz. Bir sonraki durağımızda bizi nelerin beklediğini hayal ediyoruz.

Sadeliğin Güzelliği

On altıncı yüzyıla geldiğimizde yaşadığımız hızlı değişim başımızı döndürüyor. Ünlü çay ustası ve başarılı tüccar Sen No Rikyu’nun önderliğinde ihtişamın yerini sadelik alıyor. Kendisinin çay ritüellerinden birine konuk olma şansına sahip oluyoruz.

Sen No Rikyu, çay seremonisini “wabi-cha” adını verdiği bir felsefe üzerine kurduğundan bahsediyor. Onun için en önemli şey bizim kendimizi evimizde gibi rahat hissetmemiz. Seramik kaplarda çayımızı içtikten sonra misafirperverliği için teşekkür ederek oradan ayrılıyoruz.

Çay Okulları

Günümüze biraz daha yaklaşıp 19. yüzyıla geldiğimizde, çay tüketimi ve çay ritüellerinin güçlü derebeyleri ve halk arasında yaygınlaştığını görüyoruz. Dolayısıyla, farklı çay okulları ve öğretileri Japonya’nın dört bir yanına yayılmış, halkın epey ilgisini çekiyor. Japonlar gururla bu okullarda öğrenim görüyorlar.

Japonya’da çay kültürünün eğitimle yaşatıldığına, geliştirildiğine ve desteklendiğine şahit oluyoruz. Artık yolculuğumuzu günümüz Japonya’sında sonlandırma vakti geldi.

Sanat Dalı

Japonya’da yaklaşık kırk farklı çay okulu ve öğretisi bulunmakta. Chado, geleneksel sanat dalı olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla, iyi bir çay ustasının seramik, kaligrafi, estetik ve çiçek düzenleme sanatı (ikebana) gibi konulara hakim olması gerekiyor.

Chado, yüzyıllar içerisinde evrimleşip günümüzdeki hâlini almış, kökleri sağlam bir ritüel. Bir sonraki yazımda bu ritüelin hayranlık uyandıran maneviyatını keşfe çıkacağız.

Sizce Japonya ve Türkiye’de çayın önemi konusunda nasıl benzerlikler var? Bizim de çay okullarımız olsa kültürümüze nasıl bir katkısı olurdu?

Bu yazıyı beğendiyseniz yorum yapmayı ve paylaşmayı unutmayın.

Pelin Erem

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan