Gastronomi

Sağlıklı ve Uzun Yaşamın Sırrı: Japon Mutfağı | 1

12 Ağustos 2020

Yazı: Japon Mutfağı | Yazan: Pelin Erem

Siz hiç kilolu bir Japon gördüğünüzü hatırlıyor musunuz? Tokyo gibi milyonlarca insana ev sahipliği yapan bir şehirde dahi kilolu kişi sayısı yok denecek kadar az. Japonların sahip olmadıkları fazla kilolar yaşam sürelerine eklenmiş gibi âdeta. Ortalama ömür erkeklerde 81’i, kadınlarda 87’yi bulmuş durumda. 100 yaş üstü kişi sayısı rekor üzerine rekor kırmakta.

90’lı yaşlarında dışarıda arkadaşlarıyla buluşup kimsenin yardımı olmaksızın mini golf oynayan, büyük bir rahatlıkla top peşinde koşturup yeni yetmeler gibi eğilip kalkan bu insanlara imrenmemek elde değil.

Japonların böylesine sağlıklı, kaliteli ve uzun yaşamalarının sırrı nedir? Kuşkusuz ilk akla gelen sebeplerden biri Japon mutfağı ve yemek kültürü.

Her şeyin en tazesi, en kalitesi burada

Japonya tarım ülkesi değil aslında. Tarım alanları ülkenin sadece %12’sini oluşturuyor. 127 milyonluk kalabalık bir nüfusu besleyebilmek için gıdanın büyük bir kısmını yurt dışından ithal ediyorlar. Buna karşın her türlü malzemenin en tazesini, en kalitelisini Japonya’da bulmak mümkün.

Yazı: Japon Mutfağı | Yazan: Pelin Erem

Her zaman mevsiminde yetişen ürünleri tüketmeyi tercih ediyorlar. Kaliteden ödün vermedikleri harika lezzetlerin yanı sıra, sunuma gösterdikleri özenle de yemeği görsel bir şölene dönüştürüyorlar.

Bu şölene en yakından tanıklık edeceğiniz yemek “kaiseki-ryori” adı verilen, şefin günün en taze malzemelerinden seçerek oluşturduğu deneyimler. Kyoto usulü olan bu geleneksel yemeği küçük porsiyonlu tabaklarda, çeşitli yemeklerden oluşan bir tadım menüsü gibi de düşünebilirsiniz.

“Kazıklandık mı?” derdine son

Japonların işletmecilik anlayışında öne çıkan özelliklerden biri standardizasyona sahip olmaları. Yemeğin, sunumun ve servisin kalitesi aynı fiyat kategorisindeki restoranlarda farklılık göstermiyor. Yemeğinizi yerken verdiğiniz paranın karşılığını alacağınızdan şüpheniz olmuyor. Her daim “Kazıklandık mı?” endişesi yaşamadan yenilen bir yemek bile ömrünüzü uzatıyor olabilir.

Japonlar çoğunlukla dışarıda yemek yediklerinden standartlar onlar için çok önemli. Bu nedenle gıda sektörü sürdürülebilirlik anlayışına sahip bir sektör. Dünyada en fazla Michelin yıldızına sahip restoranın Japonya’da olmasına şaşırmamak lazım.

Biz yaptık, siz yapmayın diye ilginç bir bilgi paylaşmak istiyorum; Japonya’da restoranlara bahşiş bırakılmıyor. Eğer bırakırsanız da arkanızdan koşarak paranızı geri getiriyorlar. Hatta bazı yerlerde bu davranış saygısızlık olarak kabul ediliyor. Olur da yolunuz bir gün oralara düşerse, aklınızda bulunsun.

Hijyenik koşullar

Japonya’da makul fiyatlı bir restorana gitseniz dahi malzemeler son derece kaliteli. Yedikleriniz midenize dokunmuyor, hijyene her daim dikkat ediliyor. Yemekten önce ellerinizi silmeniz için sıcak havlular veriliyor. Yemekten sonra kullanmanız için de paketli ıslak mendiller masalarda hazır bulunuyor.

Japonlar yemek yerken hijyen sebebiyle dış mekânlarda oturmayı tercih etmiyorlar, genellikle kapalı yerlerde yemek yeniyor. Hijyen konusunda çok dikkatli oldukları için “Acaba bu salatayı iyi yıkamışlar mıdır?” gibi huzursuzluklar yaşamak zorunda kalmıyorsunuz.

Bu kültürde tatlının yeri yok

Japonların tatlı tüketimi oldukça kısıtlı. Yemeklerden sonra genellikle bir veya iki dilim meyveyle birlikte tek top “matchalı” dondurma servis ediliyor. Bir çeşit yeşil çay olan matchanın sert ve acı bir tadı var. Bu sebeple matchalı dondurmayı tatlı olarak nitelendirmek çok zor. Hatta biz Türkler için tatlı kategorisine girmeyeceğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Yazı: Japon Mutfağı | Yazan: Pelin Erem

Japonlar tatlı fasulye ezmesinden “wagashi” adı verilen, çay seremonilerinde servis ettikleri şekerlemeler yapıyorlar. Hazırladıkları kremalar da çok güzel ve hafif oluyor. Özellikle Tokyo’da her türlü popüler tatlı markasının mağazası var, ancak kendi mutfaklarına özgü sınırlı sayıda tatlı çeşidi mevcut.

Şeker tüketmenin zararları artık herkes tarafından biliniyor. Tatlıyla arası olmayan Japonların sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmesi tesadüf olmamalı.

Sınırlı meyve tüketimi

Fiyatları çok yüksek olduğundan meyveler restoranlarda ufak dilimler halinde servis ediliyor. Marketlerde de meyveleri dilimle satın alıyorsunuz. Düzenli ama ölçülü bir tüketim var. Bizde kiloyla alınan kirazların bir avuç kadarı Japonya’da lüks bir hediye olarak verilebiliyor.

Hijyenik koşullar, kazıklanma endişesi olmaması, sunuma gösterilen özen, tatlıdan uzak durmak Japonların sağlıklı, uzun ve keyifli bir yaşam sürmesinde etkili. Bir sonraki yazımda Japon yemek kültürünü incelemeye kaldığımız yerden devam edeceğiz.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Pelin Erem

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Elif Bilici 13 Ağustos 2020 at 09:43

    Keyifle okuyacağım bir yazı dizisi daha gelmiş. Başlığın yanındaki o “1” bana devamı geleceğini ifade ettiği için nasıl kıymetli şu anda. En merak ettiğim kültür olur kendisi, gezip görmek hatta belki yaşayarak deneyimlemek istiyorum.
     
    Verdiğiniz bilgiler çok güzel ve hap bilgiler, devamını heyecanla bekliyorum. Elinize sağlık.
     
    Sevgiler

    • Yanıtla Pelin Erem 9 Nisan 2021 at 16:28

      Çok teşekkür ederim. Japonya’nın kültürel zenginliği büyüleyici. Fırsatı olan herkesin mutlaka gezmesi, görmesi, deneyimlemesi gerekiyor. Ben de tekrardan gitmeyi çok arzu ediyorum. Dilerim hayat en kısa sürede normale döner. Biz de Japonya’ya gider, üzerine de bir güzel sohbet ederiz 🙂

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 13 Ağustos 2020 at 15:45

    Selam;
    Japon mutfagı hep ilgimi çekmiştir ama genelde acı ağırlıklı yedikleri için birçok yemekleri bana uygun değil. Amerika’da oda arkadaşım Japondu bol cılı ve baharatlı yemekler yerdi hep.
     
    Bir sushi olsun veya deniz ürünlü noodle olsun bayılırım. Resimler bile acıkmaya yeterli oluyor.
     
    Kaleminize sağlık

    • Yanıtla Pelin Erem 9 Nisan 2021 at 16:33

      Çok teşekkür ederim. Sushi ve noodle a ben de bayılıyorum. Japonlar yemek işinden anlıyor 🙂

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan