Biraz Kitap

Biri, Hiçbiri, Binlercesi

21 Haziran 2022

Kitap: Biri, Hiçbiri, Binlercesi | Yazar: Luigi Pirandello | Yorumlayan: Hülya Erarslan


Biri, Hiçbiri, Binlercesi | Luigi Pirandello

Bugüne kadar kendinizde olduğunu hiç düşünmediğiniz bir özellik, pat diye biri tarafından size söylense?..

Kitapta bu oluyor ve bugüne kadar hiç de öyle olduğunu sanmayan adam birden bir aydınlanma yaşıyor. Ama bu aydınlanma pek onun hayrına işlemiyor.

Biri, Hiçbiri, Binlercesi | Çarpık Burun

Bir gün kadın, kocasına diyor ki; “Burnun biraz çarpık.” Öyle laf arasında, lalettayin söyleyiveriyor. Ay bunu duyan adam bir şok oluyor, bir şok oluyor, artık hiçbir şey o adam için eskisi gibi olmuyor. İyi ki karın, burnun biraz çarpık dedi. Bu kadar büyütmeye gerek var mıydı? Konu nerelere varıyor, aklınız durur.

Biri, Hiçbiri, Binlercesi | Ben Ben Miyim?

Adam bugüne kadar hiç farkına varmamış burnunun çarpık olduğunun. Karısının bunu söylemesiyle şaşırıveriyor. Takıntı yapıyor bunu. Yoldan geçenler hep burnuna bakıyor sanıyor. Daha önce başkalarının burnuyla dalga geçmiş, o geliyor aklına. İnsanlar da kendisiyle dalga geçmiştir diye düşünüyor:

“‘Başkalarının burunlarının kusurlarından söz eden şu zavallı adama bak, sen!’ diye düşündürmüştüm” diye dert ediniyor kendisine.

Sonra o da gidiyor başka bir arkadaşına, çenende gamze var, diyor. O güne kadar bunun farkında olmayan arkadaş da yol boyu her dükkanın camından çenesini incelemeye başlıyor. Muhtemelen bu arkadaş da başka bir arkadaşına bakıp kusur bulacak, örneğin alnına bir kusur bulacak, sonra o arkadaş da bunu takıntı haline getirecek… Bu zincir öyle büyüyor ki sonunda zinciri başlatan adama bambaşka bir arkadaşı gelip “Gözkapağımı kastığım doğru mu?” diye soruyor.

Biri, Hiçbiri, Binlercesi | Ben Kimim?

Karısının söylediği şeyle adamın fark ettiği şu ki; başkaları için, o zamana dek kendi gözünde olduğunu sandığı kişi değil. Kendisini hiç tanımadığını fark ediyor.

“…Başkaları tanıyorlardı beni, her biri kendince, bana verdikleri gerçekliğe göre; yani her biri bende, ben olmayan -bunların hiçbiri tam anlamıyla ben değildim çünkü- bir Moscarda görüyordu; kaç kişiyseler o kadar Moscarda vardı.”

Karısının da kendisini tanımadığını düşünüyor.

“Kendisini karıma sevdirmek için benim bedenimden yararlanan” biri diyor kendisi hakkında. Bir ben var benden içeri, demişti Yunus Emre bundan yüzyıllar önce. Ama onun kastettiği de daha başkaydı herhalde.

Biri, Hiçbiri, Binlercesi | Yalnızlık

Yalnız olmak istiyor. Belki düşünmek, belki de düşünmemek için. O kadar yalnız olmak istiyor ki istediği yalnızlıkta kendisi bile olmayacak yanında. “Kendimsiz bir yalnızlık” diye tarif ediyor bunu.

“Yalnızlık hiçbir zaman sizinle birlikte değildir; her zaman sizsizdir, ancak çevrenizde bir yabancı varken olanaklıdır.”

“Gerçek yalnızlık, kendi başına yaşayan, sizin için ne izi ne de sesi olan, böylece de yabancının siz olduğu bir yerdedir.”

Biri, Hiçbiri, Binlercesi | Delilik

Adam artık sıyırıyor. Bu sıyırmaktır. Başkalarının gözünden nasıl göründüğüne dair tahminler yapıp bunların tam tersi davranmaya başlıyor. Ben eski ben değilim, beni tanıdığınızı sandığınız kişi değilim, iyi mi sanıyordunuz, değilim diye başlıyor tuhaf tuhaf davranmaya.

Herkesin kendisini zalim sandığını düşünüp çok olmadık bir yerde bir iyilik yapıyor. Herkesin kendisini iyi sandığı bir yerde de kötülük yapıyor.

Kendi kendisine yabancılaşıyor. Örneğin; yolda giderken köpek tekmeliyor. Ben mi tekmeledim, yuoo onu küçük bir oğlan tekmeledi, kim bilir neden korktu, diye suçu kendisi olmayan kendisine atıyor.

Fena bir deliriş.

Yazar, 1934 Nobel edebiyat ödülü sahibi. Bu eseri hem acı hem mizah unsurları taşıyor. Yani delice.

Biri, Hiçbiri, Binlercesi | Aynısı Başıma Geldi

Bir kere bir arkadaşımla estetik konusunu konuşuyorduk. Ben de alnıma botoks yaptırsam iyi olur, dedim. Arkadaşım da: “Bence ihtiyacın yok” dedi. “Ama illa bir şey yaptıracaksan kaşlarını yaptırabilirsin, biraz dudak dolgusu yaptırabilirsin, burnunu da yaptırabilirsin…” diye sıraladı.

O güne kadar hiç farkına varmamıştım. Sonra ben de gidip başka bir arkadaşıma çenende gamze var, dedim. O güne kadar bunun farkında olmayan arkadaşım da yol boyu her dükkanın camından çenesini incelemeye başladı. Muhtemelen bu arkadaş da başka bir arkadaşına bakıp kusur bulacak, örneğin alnına bir kusur bulacak, sonra o arkadaş da bunu takıntı haline getirecek… Bu zincir öyle büyüdü ki sonunda bana bambaşka bir arkadaşım gelip “Gözkapağımı kastığım doğru mu?” diye sordu…

Şaka şaka, ben delirmedim. İyiyim. Başkasının gözünde nasıl gözüktüğümü dert etmiyorum. Ne kadar insan varsa o kadar da farklı görüş vardır. Bunu kabul etsek iyi olur.
 
 
Saygılar,
Hülya Erarslan
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Cüneyt Testereci 4 Temmuz 2023 at 21:44

    Okuduğum kitabı başkasının gözünden izlemek istedim, birçok şeyde aynı düşüncede olduğumuzu fark ettim. Bazen “Gerçekten böyle miydi?” diyerek kitaptaki notlarıma baktım.
     
    Güzel düşüncelerde buluşmak üzere.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan