Ay Işığı Yolcusu

Işıltıyı Görmek

7 Haziran 2022

Yazı: Işıltıyı Görmek | Yazan: Atakan Balcı

Sırçalarla işlenmiş pencerelerden, sırçalarca içlenmiş yüreklerden dışarı bakıyor algımın dış çeperleri. Kalan yağmur damlasının al sıcağı kızıla dönüyor. Al yanaklar değil, kızıl bayraklar gibi yakarken elleri sımsıcak bir esenlik duyuyor içinde damlanın, seviyorum.

Taştan örülü duvarlara yasladığım sırtım ağrıyor, çok kötü ağrıyor. Taştan duvarlara dayamışım hâlbuki sırtımı, kendimi derin bir soluk gibi duymam gerekmez mi? Acıyı duyuyorum. Demek ki umut var.

Karnım ağrıyor, sıkıntı, buhran, çevremi saran… İçimi sarmış, içimde dönüyor acı. Yıkılan sanal duvarları yığının, özlediğim benliğimin ışığını gördüm yıkıntılar ardında.

Gör ya da görme, kime ne? Sen seç yolunu, seçimsiz yazını, kulluğunu. O da senin gibi, elleri, kolları, gözleri ama sen seç… “Bu benim kara yazım!”

“Kime ne”liğin ilmeklerini işleyen iye, hangi rengi sever, hangi renkten çekinir? Al karısı aldanan, kızıldan çekinir derler. Yitirdiği onlarca yaşamdan ötürü mü, kim bilir? Ben iyesiyim benliğimin kilidini kıran çekicin. Benlik, dediğimiz özden içeri mi, bize doğumdan öncesinden beri giydirdikleri giysiye “benlik” demiyor muyuz?

“Giysilere” değil, “giysiye”… Tümünüze tek tip birer giysi ölçüp, biçip, oturtmaya çalışıyorlar üzerimize. Bir noktaya kadar yalnızca onlar, bir noktadan sonra biz de destek oluyoruz, üstleniyoruz “benlik” saydığımız giysiyi kendimiz kılmayı.

Olmadı, olmuyor, üstüme olmuyor bu evcil giysi! Yabanıl olmayı ilkellik sayan sözde uygar kötülüğün modern/gerici ürünleriyiz tümümüz “netekim”! Daha çok uğraştırıyor olmayışı kendiliğimi.

Yabancı bir gökyüzünün yağmurları hasta ediyor soluk soluğa kırılan dolu sırçalarımı.

Hâlbuki ayazı bile hasta etmeyen/sayrılaştırmayan, Promete’nin özgürlüğüne kanat açtığı toprakların çocuğu değil miyim? O kanatlar benim öz varlığımda saklı değil mi? Ben de bir tür “Tulpar” değil miyim? Kanatlarımı gören olursa uçup gitmez miyim görünmeyen yelelerimi savurarak birlikte estiğim yel içinde?

Sokrat’ın/Sokrates‘in dediği gibi, “Bu giysi benim için değil”, onu dikenler, benliğime dayattıkları ezberle yaşarken gömülenler için. Bu giysi benim için değil; çıkar, kopar, yırt, kurtul/kurtulmak gerek artık bu dışarlıklı “sözde” benliğimden. Kanatlarım kanıyor, kanatlarım… kanıyor!

Seviyorum ve ışık ile!…
 
 
Atakan Balcı
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan