Ay Işığı Yolcusu

İnişler, Çıkışlar, Görmek

11 Ocak 2022

Yazı: İnişler, Çıkışlar, Görmek | Yazan: Atakan Balcı

Kör kuyuları gören düşüncelere dalmak, yaşamın özünden koparılmış kimseleri yutar iyice dürtülmezse düşleri içinden. Varlığın yokuşu boşluğun bayırı ile mi dengelenir aşağı doğru? Yukarı giden yükselir mi, aşağı giden alçalır mı? Çok mu keskin gözleri yığının? Yaşamlı bile değil, sürü değil, yığın! Ne keskin algın var(!) senin!

Bırakabilir misin tuttuğun merdivenin basamağına yapışmış olan sol elini sağ elini gösterip, yumruk ile sallarken? Bıraksan o görmezden geldiğin ve merdivenin basamağını sıkı sıkı tutan sol elini ve yine sallasan… sağ elini yumruk ile. Uçarken nasıl görünür o keskin gözlerin, nasıl görürsün uçarken vâdileri, inişleri, çıkışları? Bayırdan inilir yokuştan çıkılır mı her kezinde?

Bayır bay eder, varsıllaştırır mı özünü; yokuş yok mu eder kesip soluğunu? Düz veya ters, hangisi doğrudur her süreç için? Herhangi biri doğru mudur her süreç için? Kanatların nerede?

Körlük duyusal mıdır? Âşık Veysel neden açtırmadı gözlerini? Görmek duyusal mıdır? Fikret Kızılok neden kırdı sazını ustası Veysel’in ardından? Sevi duyusal mıdır? O kadar mı yalnızca, orada mı aradığın? Ya neyi aradığın? Ayırdında mısın? Kanatların nerede?

Kör kuyuları sarsan ışık sende en ufak kıpırdamaya bile yol açmaz.

O kadar mı aydınlandın, o kadar mı ışıksın akça pakça(!) ki tek bir çakıl taşın bile oynamaz yerinden bireysel yeryüzünde? “Kimsesel” demek gerekir belki de, birey olmaktan bu denli uzak olanlar için ya!…

Kör kuyuları sarsan kara, kızıl, gökçe ışık neden sende en ufak bir kıpırtı bile sağlamaz, dışındaki yığınlardan mı, varlığına temellendirilen akça örtülü karanlığın özünde açtığı yarayı tıkamak için içine aldığın sanal kalabalıktan mı? Neden?

Kör kuyuları sarsan çaka, çakmaz mı varlığının hiçbir noktasında? Etki-tepki’nin, karma’nın, samsara’nın ya da ne dersen adına artık o büyük, tekil ve evrensel ölçekli döngünün o denli ötesinde bir aydınlık noktası mısın? Kanatların nerede?

Ne kadar derinine battın ki akça karanlığın, sarsılmıyorsun döngüdeki yerinden? Nasıl keskin bir bıçaksın ki batarsın dibine değin etinin? Nasıl bir karanlık bilmişlik, nasıl sarsılmaz bir karanlık senin karanlığın? Biz karanlığı da aydınlığı da tüm renklerle barındırırken varlığımızda nasıl bağlandın döngünün bu kör karanlığına, ki kör eden de, karanlığı dipsiz kılan da sensin ey yığın? Kanatların nerede?

Yalnızca bırak, kendini kendine, özüne bırak, korkmaktan çekinme, tedirgin ol, heyecan duy, özgürlük heyecan verir bireye, özüne doğumunun ilk anlarında. Kanatların özünde, onu sakladılar, en çok da sen sakladın, örtü üstüne örtü attın üzerine, çevresine. Kendini gösterecek gibi olsa kesip attın, attığını sandın, yok etmek kolay görünüyordu ancak varoluşunu silmek, yok kılmak olanaklı mı kanatların? Kanatların nerede?

Sevi ve ışık ile!…
 
 
Atakan Balcı
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan