Satır Arası

Dışlanmak

22 Temmuz 2022

Yazı: Dışlanmak | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

İş dünyasında, aile çevresinde ya da arkadaş çevresinde kimsenin istemediği bir olgudur “dışlanmak”. İçe dönük olan, sosyal ortamlara çok girmek istemeyen, mümkün olduğunca az kişiyle iletişim kurmaya çalışarak hayatını devam ettirmek isteyen bireyler bile dışlanmak istemezler çünkü kalabalık sevmemek bir tercih, dışlanmak ise maruz bırakılan bir yalnızlıktır.

Dışlayanlar

Dışlayan insanlar, gruplaşmayı ve ötekileştirmeyi sevenlerdir. Kendileri kabul etmek istemeseler ve sürekli inkar etseler de aslında yaptıkları psikolojik şiddettir. Tabii ki herkesin her anı birlikte geçirmesi ya da her aktiviteyi birlikte yapması söz konusu değildir ama her durumda özellikle bir ya da iki insanı planlı bir şekilde grubun dışında bırakmak psikolojik bir şiddet uygulamak demektir.

Bu durum, iletişim kaynaklarında her ne kadar şiddet olarak geçse de herhangi bir somut veri olmadığı için bu ispat edilebilir bir durum değildir. Bu yüzden de dışlayanlar için vazgeçirici bir yaptırımı yoktur.

Dışlananlar

Çoğu zaman, dışlanan bireyler, bu şiddet türünün hiç farkında bile olmazlar. Hatta, birden fazla ortamda dışlandığını hisseden bireyler, zamanla bunu hak ettiklerini düşünürler. Bu da dışlanmayı normalleştirmek demektir. Zamanla hiçbir ortama kabul edilmeyeceklerini düşünürler ve bilinç dışında adeta bu durumu kabullenirler.

Bu kabullenme doğrudan doğruya bireyin özgüvenini etkiler. Özgüvensiz duruş da tutumları ve davranışları etkiler. Bu da sonuç olarak, bireyin çevresi tarafından algılanma biçimini etkiler. Çünkü bu bireyler özgüven eksikliğinden dolayı ya çok çekingen davranırlar ya da özgüvenleri olmadığını belli etmemek adına fazlaca girişken olmaya çalışırlar. Fakat bu girişkenlik de yapmacıklık sonucu olduğu için, kendileri hakkında beliren algı kesinlikle olumsuz olur. Olumsuz olarak algınan bireyler de dışlanmaya sürekli maruz kalırlar.

Bu sebeple, sürekli dışlanmaktan muzdarip olan bireyler ilk önce nasıl algılandıklarını gözden geçirmelidirler. Nasıl algılandığını anlamak da her şeyden önce insanın kendini nasıl algıladığını fark etmesiyle olur. Öz algısı olumsuz olan birey, başkalarında da olumlu bir izlenim oluşturamaz. Çünkü bu durum her zaman iletişimine yansır. Hem konuşma tarzında, hem konuşurken seçtiği sözcüklerde hem de beden dilinde kendini gösteren bir öz algı her zaman, herkes için söz konusudur. Yaşam enerjisi de bu öz algıdan çok etkilenir. Yaşam enerjisi düşük olan insanlar da dışlanmaya çok daha meyilli olan insanlardır.

İş Hayatında Dışlanma

Bir de özel hayatında bu tip davranışlara maruz kalmayan, sadece iş yaşamında dışlanan insanlar vardır. Bu da bireyin iş çevresindeki insanların sahip olduğu, kaçınılması şart olan, yıpratıcı hırsın bir getirisidir. İş hayatında, çok hırslı ve kendilerine yeterince güvenmeyen bireyler, kendi konumları için tehdit gördükleri insanları dışlayarak, onlara mobbing (bezdiri) uygulayabilirler. Bu durumda da dışlanan birey, bu duruma çok üzülüp tepki göstermemeli, yine aynı şekilde özgüveni ile güçlü bir duruş sergilemelidir. Bu gibi davranışlara maruz kalsa da bezmeyeceğini önce kendine sonra da iş çevresine gösterebilmelidir.

Aslında çok fazla duyduğumuz “insanların bize nasıl davranacağını büyük oranda biz belirleriz” cümlesinde olduğu gibi, birey insanların kendini dışlamasına izin vermemelidir. Gerçek bir özgüvenle çevresine “Ben dışlanacak bir insan değilim” mesajını sözsüz bir şekilde verir. Dışlamayı alışkanlık hâline getiren insanların da ciddi bir özgüven sorunu olduğu için bu mesaj, örtük hâliyle bile onları rahatsız eder ve kolay kolay özgüvenli bireyi dışlama cesaretini kendilerinde bulamazlar.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan